Paylaş
Eksiklerini yazmıştım.
Bunun üzerine yapımcısı Tayfun Topal, “Abi iddiaya girelim mi, film 1 milyon seyirciyi geçerse sen, geçmezse ben saçları kazıtacağız, küpe takacağız” dedi.
Hiçbir yapımcının zarar etmesini, filminin hedeflenen gişeye ulaşmamasını istemem.
Saçlarımdan olmayı hiç istemem.
Bu yüzden iddiayı köşeye taşımadım.
Ama görüyorum ki ısrarla ateş hattının içine çekilmeye çalışılıyorum...
Önce Ali Eyüboğlu, Milliyet’teki köşesinde bu iddiayı yazdı.
Tayfun’un İstanbul’da 50 billboard kiralayıp, benim iki fotoğrafımın altına ‘Bir bilenin ilk hali’, ‘Bir bilenin son hali’ yazacağını da Ali’den öğrendim.
Dün de Ayşe Özyılmazel Sabah’ta bu iddiayı kaybedeceğimi yazdı.
Madem öyle, buyrun böyle köşeme de yazıyorum...
Kolpaçino 1 milyon gişeyi geçemez.
Ama bu iddiada iki maddi hatayı düzeltmem lazım:
1- Ayşe Özyılmazel filmin gişesinin şimdiden 500 bin olduğunu söylüyor. Doğru değil, iki hafta sonundaki ulaştığı rakam 371.760. Box Office Türkiye’nin resmi rakamı bu.
2- Filmin Avrupa gişesini hiç konuşmadık Tayfun’cum... Ama görüyorum ki önce Ali Eyüboğlu’nun köşesinde, sonra Ayşe Özyılmazel’in köşesinde Avrupa gişesini de çaktırmadan iddiaya dahil etmeye çalışıyorsun. AB’ye söylediği sözü Başbakan Erdoğan’dan ödünç alıyorum... Maç oynanırken kural değişmez.
Uludağ’dan son haberler
- Sezonun son kayağı için bu hafta sonu gittiniz gittiniz, zaten önümüzdeki haftadan itibaren oteller sezonu kapatmaya başlıyor.
- Dağda hâlâ kar var, kar kalınlığı 115 santim, pistler kayak yapmaya hâlâ müsait.
- Uludağ’a hafta sonunda değil hafta içinde gidilir. Kalabalıktan uzak, sakin pistlerde rahat kayak yapmak ve kafa dinlemek için.
- Ali Ağaoğlu, Kartanesi Oteli’ni de alarak dağdaki otel sayısını ikiye çıkardı. Böylece sezon başında otelimi açmayacağım diyen Ağaoğlu, sezon sonunda ikinci otelini almış oldu.
- Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yaz sezonunda dağdaki düzenlemeyi yapmasını ümit ederek sezonu kapatalım...
Dondurmacı sırasında bir aday adayı...
Geçen gün Mado’dan dondurma alırken bir aday adayıyla tanıştım.
Adını da bilmiyorum, heveslendiği partiyi de...
İkimiz de müşteriyiz.
Dükkan çalışanlarını tanımanın da verdiği rahatlıkla bir havalar bir havalar...
Sanırsınız İstanbul 1. Bölge 1. Sıradan AKP’den aday olmuş çiçeği burnunda politikacımız...
“Beni desteklersiniz değil mi” demeler...
Küçük söylev çekmeler...
Ne zaman ki garip bir şekilde üzerine gelmiş güveni, önüme geçerek benim sıramı gasp etmek için kullanmaya kalktı.
“Birader sıra benim” dedikten sonra herkesin duyacağı şekilde lafımı çaktım...
“Allah’tan sadece aday adayısın bir de Meclis’e girsen neler yaparsın kim bilir” deyiverdim...
Allah hepimizi politikacının böylesinden korusun.
Sapphire’den ilk izlenim
2008’in Aralık ayında inşaat sürerken Nahit Kiler’le birlikte çıkmıştım Sapphire’nin en üst katına.
Hava kar yağışlı olduğu için muhteşem manzarasından bir şey anlamamıştık.
Geçen gün açılınca nasıl olduğunu merak ettim.
Şansa hava yine bulutlu olduğu için 15 lira ödeyip terasa çıkmadım.
Sadece alışveriş katını gezdim, ilk izlenim olarak şunları gördüm;
- Gösterişli ama ulaşılmaz değil...
- Muhafazakâr duruşlu ama söylendiği gibi içki yasak değil...
- Yüksek ama burnu havada değil...
- İstinye Park, Kanyon’la yarışamaz ama Cevahir de değil...
- Rezidansları ateş pahası ama alışveriş merkezi lüks değil...
- Dükkanların tamamı henüz açılmasa da ilgi hiç fena değil...
Paylaş