Paylaş
İngiltere Kralı 6. George’un gerçek hikâyesini anlatan film, bizde bu hafta sonu vizyona girecek.
12 dalda Oscar adayı...
Babası 5. George’un ölümü ve abisi Edward’ın aşkından dolayı tahttan feragat etmesi üzerine tahta geçen ‘zoraki kral’ın hikâyesini anlatıyor.
Ancak 6. George’un bir kusurcuğu var.
Fena halde kekeme ve Almanya’yla girecekleri savaşı duyuracağı ulusa sesleniş konuşmasını bile yapamayacak kadar konuşma engelli.
Tam da bu noktada yardımına konuşma terapisti Lionel devreye giriyor.
Ve farklı teknikleriyle zoraki krala teklemeden konuşmayı öğretiyor.
Hem 6. George rolünde Colin Firth hem de terapist rolünde Geoffrey Rush’ın oyunculukları müthiş.
Her ikisi de perfor-manslarıyla ‘en iyi erkek’ ve ‘yardımcı erkek’ dallarında Oscar’a aday zaten.
Bizde Osmanlı padişahlarının hayatı dizilere konu olunca kıyamet kopuyor.
Atatürk’ün en ufak bir zaafı anlatılınca millet isyan ediyor. Bu film ise tamamen 6. George’un insani bir zaafı üzerine kurulu.
Konuşamayan, sinirlenince kilitlenen, içine kapanık bir kral portresi...
Filmde Churchill de var. Elinde purosuyla Kral’ın yanında...
Ne birileri kalkıp “6. George’un kahramanlıklarını neden anlatmadınız” diye bağırıp çağırıyor ne de “Churcill’e benzemiş-benzememiş” tartışmaları yaşanıyor.
Çünkü herkes bunun bir film olduğunu biliyor.
Bu film sayesinde biz de 6. George’un hayatını öğreniyoruz.
Durum bu kadar basit...
Özgürlük dediğiniz şey
Öyle bir ülke hayal ediyorum ki...
Bir karikatür hakaret değil, cemaat eleştirisi olarak algılansın...
Öyle bir ülke hayal ediyorum ki...
Yayın çizgisini beğenmediğim, benimle ilgili de manipülatif şeyler yazan, her aklına esen iddiayı manşet yapan internet sitelerine sabah baskınları yapılmasın. Yöneticileri yazdıklarından dolayı gözaltına alınmasın.
Ama burası Türkiye...
Bu yüzden mizah dergisi sokaklarda yakılır, internet sitelerinin yayını durdurulur.
Özgürlük dediğimiz şey ya vardır ya yoktur.
Oğuz Aral’ın heykeli nerede
Karikatür dedim de başlıktaki soru aklıma geldi.
Cihangir Parkı değişmeden, oradaki otopark yıkılıp yapılmadan önce parkın tam ortasında Penguen ekibi tarafından yapılmış bir Oğuz Aral heykeli dururdu.
Genç kuşak karikatüristçilerin Oğuz Aral’ın anısına diktikleri bir heykeldi o...
Gözünde gözlüğü, elinde kocaman kalemi, hafif abartılı göbeği, kaidesinde duran ‘gereksiz taramalardan kaçının’ sözüyle 4-5 yıl parktaki çocuklara gülümsedi Oğuz Abi.
Otopark inşaatı yapılırken kaldırılan heykel inşaat biteli bir yıla yakın bir zaman olmasına rağmen parka bir daha konulmadı.
Beyoğlu Belediyesi, İspark yetkilileri ya da Penguen’ciler?..
Oğuz Aral heykelinin akıbetini bilen var mı?..
Talihsiz reklam
Bu yılın en talihsiz reklamı Rıdvan Dilmen’in oynadığı fast food markasının reklamıdır.
Hatırlayın reklamı...
Rıdvan birlikte hamburger yediği gence “Üç yiyen gördün mü, beş yiyen gördün mü” diyerek Real Madrid-Barcelona maçına gitmeyi teklif ediyordu...
Tam bu reklamlar dönmeye başlamıştı ki Rıdvan kalp krizi geçirip hastaneye kaldırıldı, günlerce yoğun bakımda kaldı.
Dikkat ettim de reklam bir anda ortadan yok oldu.
Hamburger reklamı ve üzerine kalp krizi...
Daha talihsiz bir reklam kampanyası olur mu?
Bu işin en sevindirici yanı Rıdvan’ın turp gibi yeniden aramıza dönmesidir.
Hem hamburgerciye hem de Rıdvan’a geçmiş olsun.
Paylaş