Paylaş
Vizyon öncesi şampiyon halterciyi canlandıran Hayat Van Eck, Süleymanoğlu’nun annesine hayat veren Selen Öztürk ile filmin yönetmen koltuğunda oturan Özer Feyzioğlu ile bir araya geldim. Bulgaristan’dan kaçıp Türkiye’ye gelen, Bulgar Türklerinin yaşadığı zulmü tüm dünyaya duyuran ünlü sporcunun fedakarlık öyküsünü bir de onların ağzından dinledim...
◊ “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu”, 22 Kasım’da vizyona girecek, öncelikle hayırlı olsun diyelim... Sohbetimize de filmde Naim Süleymanoğlu’nu canlandıran Hayat’la başlayalım... Hayat nasıl bir hikayen var?
- Hayat Van Eck: Babam Hollandalı, annem Türk... Ben 6 yaşındayken Amsterdam’dan İzmir’e taşındık. Eğitimime İzmir’de başladım. Liseden mezun oldum. Üniversiteyi de ya Almanya ya da İstanbul’da okumak istiyorum.
◊ Hangi liseden mezunsun?
İzmir Anadolu Lisesi...
◊ Üniversitede hangi bölümü okumak istiyorsun?
Bilgisayar mühendisliği...
◊ Peki oyunculuk eğitimi ne olacak?
Bu projeden önce Bahar Kerimoğlu’ndan oyunculuk eğitimi aldım.
◊ Sana birçok ödül kazandıran kariyerinin ilk filmi “Daha”dan önce bir eğitimin yok muydu?
Hayır, Onur Hoca (Saylak) özellikle eğitim almamı istedi. Olduğum gibi beni alıp oynattı.
◊ Onur’la yolunuz nasıl kesişti?
Türkiye’ye geldiğimden beri menajer Sonat Fişek’le çalışıyorum. Onur Abi de “Daha” için uygun erkek oyuncu ararken Sonat Hanım’la iletişime geçmiş.
Daha sonra benimle deneme çekimi yaptı, role uygun olduğumu görünce de bana şans verdi.
Filme 70 kilo ile başladım 82 ile bitirdim
◊ Halter kaldırma sahneleri seni çok zorladı mı?
Evet çünkü benim film öncesinden omuz sakatlığım var.
Bunu göz önünde bulundurarak halteri kaldırırken dikkatli bir yol izledik. Ona göre önlemlerimizi aldık.
◊ Nedir omzundaki problem?
Çıkıyor! (Gülüyor) Sol omzumdan ameliyat geçirdim.
◊ Doğuştan mı sonradan mı oldu?
Doğuştan...
◊ Film için nasıl hazırlık yaptın, pazıların öncesinde de var mıydı?
- Hayat: Yoktu...
Filmin çekimlerine 70 kilo ile başladım, 82 ile bitirdim. Hazırlık süreci çekimlerden 6 ay önce başladı. Tabii çekimler sürerken spor ve halter programlarıma devam ettim. Toplamda 10 ay fiziksel bir yoğunluk içerisindeydim.
Hayatımda verdiğim en kıymetli karar
◊ Selen senin bu filmle yolun nasıl kesişti?
- Selen Öztürk: Filmin yapımcısı Mustafa Uslu ile yolumuz “Çiçero” ile zaten önceden kesişmişti. Mustafa Bey sonra bu film için beni aradı. Çok heyecanlandım, “Hemen senaryoyu okuyorum” dedim. Okuduktan sonra da Mustafa Bey’i “Hatice Ana’ya talibim” diye aradım. Hayatımda verdiğim en kıymetli, en doğru karar olduğunu film sürecinde anladım. Çıkan sonuçtan çok mutluyum.
◊ Naim’in hikayesinde en çok seni ne etkiledi?
Naim’in hikayesi inanılmaz vurucu... Soydaşlarımıza o dönem yapılan ağır zulümleri dünyaya duyurmak için verdiği mücadele çok anlamlı...
◊ O dönemi hatırlıyor musun?
Evet, 1988 yılında Seul’da yapılan olimpiyatı ailece izlediğimizi hatırlıyorum... Zaten bu kadar iyi bildiğim birinin hayatını canlandırmak çok heyecan vericiydi. Bir de teklif gelince “Film nerede çekilecek, Bulgaristan’da mı” diye sordum. “Evet” yanıtını alınca “tamam” oldum. Çünkü bu filmin çekilmesi gereken yerin orası olduğunu hissetmiştim.
◊ Hayat sen kaç yaşındasın?
- Hayat: 18...
◊ Naim’in şampiyonluk dönemlerini görmedin o halde...
- Hayat: Yok, o dönemi hiç bilmiyorum. Naim Süleymanoğlu rahmetli olmadan önce bir banka reklamında oynamıştı, oradan hatırlıyorum onu. Bir de ortaokulda hakkında yazılan bir paragraf okumuştum...
◊ Ne yazıyordu o paragrafta?
- Hayat: Türkiye’nin önemli insanları hakkında yazılan bir paragraftı... Naim Süleymanoğlu’nu da sadece “bizi olimpiyatlarda sundu” diye tanıtmışlardı. Ama bu proje ile çok farklı yönleri olduğunu öğrendim.
◊ Naim Süleymanoğlu’nu canlandırman için ilk teklif geldiği zaman ne düşündün?
Mustafa Abi (Uslu) ile telefonda görüştüm. Çok duygulu ve etkili bir konuşma yaşandı. Telefonun diğer ucundan güzel bir iş ortaya koyma niyetini hissettim. Mustafa Bey’in daha önce böyle önemli biyografiler yaptığını da bildiğim için, büyük bir heyecanla “elimden geleni yaparım” dedim.
◊ Peki filme başladıktan sonra Naim’in hikayesinde en çok neyden etkiledin?
- Hayat: Bu kadar genç yaşta karşısına koskoca bir devleti almasından... Bulgaristan’daki komünist rejimin uyguladığı asimilasyona meydan okudu. Ve amacı için her anlamda hayatını riske attı. Kaldırdığı ağırlıklar insan üstü, bunları başarması beni gerçekten etkiledi.
◊ Halterde kaldırdığı en büyük ağırlık kaç kiloydu?
- Özer Feyzioğlu: Biz filmde Naim’in öyküsünü Seul’a kadar anlatıyoruz... O yüzden filmde kaldırdığı en ağır halter, 190 kilo... Naim Süleymanoğlu sonraki olimpiyatlarda tabii daha büyük rekorlar kırmış.
◊ Neden Seul’a kadar anlatıyorsunuz hikayeyi?
- Özer: Naim Süleymanoğlu’nun hayatını bir misyon çerçevesinde anlatıyoruz. Bizim için bu sadece sporcu filmi değil. Elbette filmde Naim Süleymanoğlu’nun sporculuğu başlı başına bir konu olarak duruyor. Ama bizim için heyecan verici olan şey, Naim Süleymanoğlu’nun sporu politik amaçla mükemmel bir şekilde kullanması...
Naim Süleymanoğlu, 88 Seul Olimpiyatları’nda 190 kiloyu sadece spor kariyerinde zirveye ulaşmak için kaldırmadı. Bu başarının ardından Time dergisine kapak oldu.
Bütün dünyanın gözü ona döndüğünde ise Bulgaristan’da yaşananları anlattı. Biz de filmimizde işte bu öyküyü anlatıyoruz. Spor onun için bir amaç değil, araçtı.
Todor Jivkov’un odasında çekim yaptık
◊ Yönetmen olarak “Naim” filminde neyin altını çizdiniz?
- Özer Feyzioğlu: Benim için hikayenin en muhteşem yanı 18 yaşında bir çocuğun koskoca bir rejime kafa tutması ve Bulgaristan’da yaşananları dünyaya duyurmaya başarması. Kırcaali’ye araştırma yapmak için gittiğimizde yüzeysel bir bilgiye sahiptik. Orada tanıştığımız yaşlı insanlar şunu söyledi; “Kapıların açılmasını sağlayan Naim Süleymanoğlu. Naim bizim kahramanımız, çünkü ilk kez orada yaşananları dışarıya duyurdu.”
◊ Film ekibinde Bulgarlar da var mıydı?
- Özer Feyzioğlu: Evet... Ekipteki o yılları yaşamış Bulgarlar, “Kırcaali’de bunlar yaşanırken biz Sofya’da hiçbir şey bilmiyorduk” dediler. Naim’in de amacı yaşananları dünyaya duyurmaktı. Bulgaristan’da rock star gibiyken “Ben gidiyorum çünkü bunu dünyaya duyurmam lazım” diyor. İnanılmaz bir fedakarlık öyküsü...
◊ Bulgaristan’daki çekimler sırasında hiç zorlukla karşılaşmadınız mı?
- Özer Feyzioğlu: Bulgaristan parlamentosu bu asimilasyon konusunu bir meclis kararıyla tanımış ve Türk halkından özür dilemiş vaziyette. Ortalama bir Bulgar vatandaşı asimilasyonu ne o zaman ne de şimdi destekliyor. Bizim konuştuğumuz herkes bunu insanlık dışı buluyor. Bulgarlar son derece destek oldular. Siyasiler de destek oldu. Hatta o dönemin komünist lideri Todor Jivkov’un odasında çekim yapmamıza bile izin verdiler.
◊ Dekor değil mi orası?
- Özer Feyzioğlu: Hayır. Todor Jivkov’un aracı ve odasında çekim yaptık. Bulgaristan hükümeti ve halkının pozitif yaklaşımı olmasaydı bunları yapamazdık.
◊ Filmin antikomünist bir yaklaşımı var mı?
- Özer Feyzioğlu: Anti otoriter bir yaklaşımı var. Konu komünizm değil bizim için. İnsan haklarına aykırı davranan tüm sistemlere karşı bir söylem bu. O gün oradaki rejimin siyasi bir kararı var, Türkçe konuşmak yasaklanacak, camiler kapatılacak ve Türk isimleri değiştirilecek diye.
- Selen Öztürk: Onları en çok etkileyen de isimlerinin değiştirilmesi olmuş...
Naim’in annesinden sonra mafya halasıyım
◊ Selen yeni sezonda ekranda var mısın?
- Selen Öztürk: Evet, Kanal D’de yayınlanacak “Azize” dizisi ile izleyici karşısına çıkacağım.
◊ Dizi ne zaman başlayacak?
- Selen: 19 Kasım Salı günü.
◊ Neyi oynuyorsun orada?
- Selen: Bir mafya halasıyım. (Gülüyor)
◊ Naim’in annesinden sonra bir mafya halası...
- Selen: Evet, ben her seferinde farklı roller oynamak istiyorum. Ruhu, motivasyonu değişik olsun diye farklı enerjideki karakterlerle yolculuk yapma peşindeyim.
◊ “Azize”den umutlu musun?
- Selen: Kuvvetli bir hikayesi var. Ekibimiz de çok güzel oldu. Volkan Kocatürk çekiyor. İzleyicinin seveceğini düşünüyorum.
İlla birini seçmem gerekirse yazılımcı olmayı tercih ederim
◊ 18 yaşındasın... “Daha” gibi ödüllere boğuldun bir film, ardından da Türk spor ve siyasi tarihin en önemli karakterlerinden biri... Çok iyi bir başlangıç... Bu seni korkutuyor mu?
- Hayat Van Eck: Evet harika, tadını çıkarıyorum demek istiyorum. Çünkü ikisi de birbirinden keyifli işler. Hayatıma tecrübe kattılar. O yüzden bir başlangıç veya son olarak görmek istemiyorum.
◊ Dizi teklifleri almaya başladın mı?
- Hayat Van Eck: Evet teklifler geliyor, biz de değerlendiriyoruz. Daha çok eğitimime önem verdiğim için uygun zaman ve uygun projeyi bekliyorum.
◊ Yerli bir dizide oynama hayalin var o halde…
- Hayat: Niye olmasın diyorum.
◊ İlerisi için oyunculuk mu yapmak istiyorsun yoksa bilgisayar mühendisliği mi?
- Hayat: Oyunculuğu çok keyifle yapıyorum, hayatımın her anında uygun bir ortam da olursa yapmak isterim. Ama farklı bir yönde de kendimi geliştirmek istiyorum.
◊ Peki çok iyi bir oyuncu mu olmak mı, yoksa insanlık için önemli bir yazılım mı yazmak istersin?
- Hayat: Mutlu olmak isterim. İlla seçmek gerekirse çok iyi bir yazılımcı olmayı tercih ederim.
Turgut Özal Türkiye’ye getirdi
Naim Süleymanoğlu, 1986 yılında Avustralya’nın Melbourne şehrinde düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası’nın ardından dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın talimatıyla casus filmlerine konu olacak özel bir operasyonla Türkiye’ye getirildi. Filmde, Süleymanoğlu’nun Türkiye’ye getirilişi de yansıtılıyor.
Naim Süleymanoğlu’na selam niteliğinde
◊ Bu filmi izlerken ağlayacak mıyız, gurur mu duyacağız? Nasıl bir duygu içerisinde olacağız?
- Selen: Bence hem ağlayacağız hem de gurur duyacağız. Bazen kızacağız bazen de sevineceğiz. Bir sürü duyguyu aynı anda yaşayacağız. Bir yandan insanlık dramı, öte yandan büyük bir başarı öyküsü göreceğiz. Teşvik edici, ilham verici, büyük duygular uyandıran ve Naim Süleymanoğlu’na bir selam niteliğinde güzel bir proje.
◊ Naim’in büyük başarılar elde ettikten sonra düşüşe geçtiği bir dönem de var. Bu film Naim Süleymanoğlu’nu hak ettiği gibi hatırlamamızı sağlayacak mı?
- Özer: Tek kelimeyle “evet”. Kim bu adam sorusunun cevabını yaşadıklarımız ve kararlarımız veriyor. Bizim için önemli olan anlattığımız süreçte Naim’in verdiği kararlar ve davranışlar. Dolayısıyla benim kafamda net bir Naim Süleymanoğlu var. Bizim anlattığımız sürecin ertesi gününden itibaren ne yaşamaya başladığı, neyi tercih ettiği önemli değil. Naim 10 yaşında haltere başlamış, 18 yaşında ülkesinden ayrılıp 3 sene boyunca ailesini görmeden devletin ayarladığı lojmanda halter çalışmış. Bizim açımızdan baktığımız zaman bu film, tam anlamıyla fedakarlık öyküsü.
Paylaş