İtalyan isimli Türk markaları

Geçen hafta iki günlüğüne Kiev’deydim.

4’üncüsü düzenlenen deri, moda ve jean fuarı için...

Türk tekstilinin son yıllardaki başdöndüren gelişimini görmek için eski doğu bloku ülkelerine gitmek gerekiyor. Daha önce de Moskova’da görmüştüm.

İnanılmaz bir ilgi var Türk tekstiline.

Bu işin mimarı başta Türkel Fuarcılık. Korhan ve Işıl Yazgan 10 yılı aşkın bir zamandır dünyanın çeşitli yerlerine, özellikle de eski doğu blokuna fuarlar düzenliyor.

Türk tekstilcilerini, Rusya’dan Mısır’a, Lübnan’dan Ukrayna’ya alıcılarla buluşturuyor.

Bu sefer de 170 Türk firmasını alıp, Kiev’e gelmişler.

Dile kolay 170 farklı Türk markası...

Bu başarının bir diğer mimarı Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen.

Dış ticaret için dişini tırnağına takıp çalışıyor, her olasılığı Türk girişimcisinin lehine döndürmeye çabalıyor.

Bu kez de fuarı Eurovision birincisi Ruslana ile birlikte açtı.

Fuarda benim en çok ilgimi çeken Türk markalarının isimleriydi.

Çoğunu tanımıyoruz bile.

İç piyasadan çok ihracata yönelik çalışıyorlar. Pek çoğunun Türkiye’de tek bir mağazası yokken doğu blokunda küçük çaplı bir zincire dönüşmüşler.

Türk tekstilcileri yurt dışında gösterdikleri yaratıcılıklarını ne yazık ki marka konusunda gösteremiyor.

İsim konusunda ciddi bir İtalyan kompleksi hakim.

Türk girişimciler dış piyasada daha kolay yer edinebilmek için moda devi İtalyan markalarını çağrıştıran isimler tercih ediyorlar.

Çoğu uydurma...

Kimi kendi soyadınının sonuna ‘ucci’ ekliyor, kimi ‘alli’...

Oluyor mu size Roberto Cavalli’nin, Salvatore Ferragamo’nun Laleli, Mahmutpaşa versiyonu...

Standtlar arasında dolanıyorum.

Borgetti, Ferrucci, Ghelli, Filpucci, Gilbeti Tun&Do, Mendo Pelle, Perre...

Sanırsınız ki 40 yıllık İtalyan markaları.

Hayır efendim, yüzde 100 ‘made in turkey’...

Daha da ilginçleri var;

Doramafi Sicilia’s, Imperio by Veronica Leather, Alberta-Antonyo Jacoby, Dio&Gomez Pelle by Derma gibi...

Kimisi de Türk-İtalyan karışımı yapmış ortaya;

Sizly by Yüce, Perfetto Pelle by Doğan.

Hele bir tanesi var ki bittim;

Ferraro Veli Yaşar!

Mesela şöyle de bir marka var; Byramucci...

Sahibi Bayram Kenan, adının ilk sesli harfini atıp sonuna ‘ucci’ ekleyip markayı yaratmış.

Tekstilci Yener Erdönmez de soyadının üç harfini kullanmış, olmuş mu size Erducci Pelle...

Ne var ki logo olarak Abercrombie & Fitch’in ünlü geyiğini kullanmış ki, olay esinlenme sınırını fazlasıyla aşmış...

70’lerde Türk sinemasında da benzer bir moda vardı..

Çok izlenen İtalyan ‘spagetti western’lerin yerli versiyonu çekilir, buna da ‘lahmacun western’ denirdi.

Türk sineması bunu aştı.

Bu isimlerden dolayı tekstilcileri eleştirmiyorum. Çünkü aynı tekstilciler Türkiye’ye milyar dolarlık iş hacmini yaratanlar.

Kiev’de bir kez daha gördük ki Türk tekstilinin gücü bu kolaycılığı aşacak noktaya gelmiştir.

Davut şaşırttı!

Gazetede bir arkadaş, ‘Dinle bakalım bu şarkıyı kim söylüyor’ diye bir cd çalmaya başladı.

Hip hop gibi başlayıp pop giden İngilizce bir şarkı...

Çıkaramadım...

50’inci saniyede giren kemençe sesine kadar...

CD’yi koydu önüme; Davut Güloğlu.

Bir önceki albümünde de alt yapısı çok iyi şarkılar vardı.

Albümde sözünü ettiğim 4’üncü şarkı Doyamıyorum Sana ve bir iki parça daha öyle.

Görünen o ki, Güloğlu’nun Karadeniz müziğindeki arayışları devam ediyor.

Bu arada neden Çat Çat adlı albümün kapağı Con Air filminden kopyalandı anlamadım.

Hem ateşler içinden çıkan Davut’un görüntüsü, hem de albüme konulan logo Nicolas Cage’in Con Air filminden aşırma.

Albümün içi, kapağından daha yaratıcı.

Makyöz Başbakanlık’tan

Başbakan’ın Ulusa Sesleniş’teki kötü makyajını geçen hafta yazmış, ‘Bu makyajı yapanlar işten atılmalı’ demiştim.

TRT baş makyözü Adile Karasu aradı, ‘Makyajı biz yapmadık, Başbakan’ın kendi makyözü var’ dedi.

Erdoğan’ı çirkin gösteren meğer Erdoğan’ın kendi ekibiymiş.

Potanın Perileri 12 Dev Adam...

Filenin Sultanları...

Son olarak da Potanın Perileri...

Devler, sultanlar, periler derken benzetme işini abarttık mı?

Reklam filmi 12 Dev Adam etkisi yaratıyor ekranda ancak Periler’in kamuoyunda güçlü bir etki yaratamadığı kesin.

İlk maçı kazanıp, son iki maçı kaybedince ekrandaki reklam filmleri de azaldı mı yoksa ben mi rastlamıyorum... Bu akşam Romanya’yı da yenemezlerse perilik halleri kalmayacak zaten.

TARİHTE BUGÜN

1 YIL ÖNCE

6 Eylül 2004 Gökhan Özen gözaltında

Adı bir kuaförün kaçırılarak dövülmesi olayına karışan şarkıcı Gökhan Özen gözaltına alındı.


10 YIL ÖNCE 6 Eylül 1995

Terim’li Milli Takım

Fatih Terim yönetimindeki milli takım 39 yıl sonra Macarları 2-0 yendi, iki golü de Hakan Şükür attı.

Danimarka maçında seyircilerin İstiklal marşını yine söyleyememesi

Formula 1’de Sertab Erener’in İstiklal marşının sözlerini karıştırması
Yazarın Tüm Yazıları