İskele babası...

Önceki hafta gündem Eren Talu’nun açıklamalarıydı, geçen hafta Ömer Üründül’dü. Bu haftaki konumuz da belli oldu; Hakan Ural’ın açıklamaları.

Konu başlığı da şu:
“Bir baba çocukları hakkında böyle açıklamalar yapar mı?”
Okuyunca gözlerime inanamadım.
Hakan Ural’ın Sibel Can’dan olan çocukları Melisa ve Engincan hakkında söylediklerine bakın:
* Engincan çok içine kapanık. Keşke bir psikiyatriste gitse. Annesiyle asla görüşmek istemiyor.
* Melisa’nın dersleri kötü. Sürekli kilo alan bir kız. Melisa’yı testlerden geçirin, bakın bakalım doktor ne söyleyecek...
* Oğlumun içinde inanılmaz büyük bir nefret var. Öfkesi kontrol edilemez bir hâl aldı.
* Engincan, sırf annesinin yanına gidiyor diye kardeşi Melisa’yla konuşmuyor.
* Kilo alıp vermekten genç kızlığa geçişte Melisa’nın vücudunda çatlaklar, bozukluklar olacak.
Bunların hepsini söyleyen bir baba...
Bu nasıl bir sorumsuzluk?
Çocuklarının sıkıntılarını, yaşadıklarını çözmeye çalışmak yerine, bunları nasıl tüm Türkiye’nin önüne döker?
Üstelik çocuklar ufak da değil. Engincan 18, Melisa 17 yaşında...
Bunların hepsini kendileri okuduğu gibi, çevresindeki arkadaşları da okuyor...
Bir genç kızın kilo problemini, bir delikanlının psikolojik sorunlarını ulu orta anlatıp onları arkadaşlarına karşı zor durumda bırakmak bir babanın yapacağı davranış değil...
Bence psikyatriste ilk gitmesi gereken Hakan Ural’ın kendisi. Bir doktora anlatması gerekenleri gazeteciye anlattığı için.
Not 1: Başlığı niye öyle attın derseniz, İDO’yu uyarmak için o... Yaz geldi, iskele babalarına bakım lazım.
Not 2: Ayşe Arman’ı Eren Talu röportajında sadece ‘aktaran’ olduğu için eleştirenler şimdi bu röportajı da eleştirecek mi? Ben bunları iyi gazetecilik örnekleri olarak görüyorum. Gazetecinin işi bu, karşısındakinden en iyi lafı almak. Bu yüzden Günaydın’da Hakan Ural röportajını yapan Başak Çokan’ı da kutluyorum.

Hafta sonu notları

* Motorcu arkadaşlar uyardı, “Tek bir kask varsa arkadaki yolcu değil, motoru kullanan takar” dediler. Sinek ve toz topraktan sürücünün kaskla korunduğunu söylediler, sonra da eklediler: “Doğrusu, her motorda iki kask bulunmasıdır.”
* İz TV yapımcısı Savaş Karakaş, eğlence havuzlarına mahkûm edilen yunuslar için boğazları yüzerek geçecek. 18 Temmuz’da İstanbul, 30 Ağustos’ta Çanakkale Boğazı’nı yüzecek. Bu yüzme yarışları herkese açık, yunuslara destek olmak isteyenler de katılabilir.
* KKTC’ye gelmeyi reddeden Jennifer Lopez’i Türk radyoları boykot etmeye başladı. Başta Radyo5 olmak üzere bazı yabancı müzik çalan radyolar Jennifer Lopez şarkılarını çalmayacaklarını açıkladı.
* Tanıtımını gördüm, Coen Kardeşler’in “No Country for Old Men” filmini gösterecekmiş atv. “Yaşlılara Yer Yok” diye tanıtıyorlar filmi, sinemalardaki gösterim adı “İhtiyarlara Yer Yok”un neyini beğenmediniz?

Zambia’ya vize kalktı

Gazetelerde bir başlık; “Zambia, Türkler’e vizeyi kaldırdı”...
Bu vize işinde Türk insanının kompleksinin geldiği noktaya bakar mısınız?
Zambia vizeyi kaldırdı diye bayram edeceğiz neredeyse!
Doğru başlık, “Türkiye, Zambia’ya vizeyi kaldırdı” olmalıydı.
Söyler misiniz bana, iki ülke arasında vizenin kalkması Zambia halkı için mi daha sevindiricidir, Türk halkı için mi?
Ancak bu vize işinden yıllardır o kadar aşağılandık ki, Zambia bile olsa birileri vizeyi kaldırınca içimizi tarifsiz bir sevinç kaplıyor.
Not 1: Bu konuda atılacak başlıkların en doğru hali, “Zambia’yla Türkiye arasında vize kalktı” olmalıydı. Kompleksi bir kenara bırakalım artık.
Not 2: Afrika ve Arap ülkeleriyle vizelerin kalkmasına bazıları gibi burun kıvırmıyorum ben. Türkiye gibi girişimci bir ülke için Zambia da olsa vizenin kalktığı her ülkenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları