Paylaş
4 yaşındaki kızının velayetini almak için dava açmış Peker, dava dosyasına da 2007’de boşandığı eşi Melek Taşkın’la ilgili iddialar koymuş.
“İffetsiz” diyor eski karısı için... “Kızının bakımıyla ilgilenmiyor” diyor...
“Florya’daki evini Rus kadınlarla birlikte taşıdı” diyor. (‘Rus kadın’ detayını vererek neyi ima ediyorsa artık!) Erkek arkadaşlarıyla fotoğrafını da koymuş dava dosyasına.
Fotoğrafta eski karısıyla bir erkek yan yana duruyor. Ama sadece duruyorlar...
El ele, göz göze değiller. Sıradan bir fotoğraf.
Kaldı ki el ele, göz göze de olabilirler, öpüşürken bile fotoğraf çektirebilirler.
İffetsizlik mi bu?
Üç yıl önce boşandığın genç bir kadının yeni bir erkek arkadaşı olamaz mı Peker?
Olmasını istemiyorsan, boşanmayacaktın...
Genç bir kadını, eski eşini, kızının annesini kamuoyu önünde iffetsizlikle karalamak bu kadar kolay mı?
Amaç 2 bin 500 lira nafakayı kaldırtmak ve kızının velayetini almak.
Peker ‘kızımla ilgilenmiyor’ kaygısında haklı da olabilir, ancak bir kadına iffetsiz damgası vurmak bu toplumda yapılan en kolay şeydir. Hiç değilse deneyimli bir sanatçı bu kolaycılığa kaçmamalıydı...
Melis’e yardım kampanyası
Bizim Melis Alphan’ın durumuna çok üzüldüğüm için bir yardım kampanyası başlatmaya karar verdim.
Gücümüz yettiğince toplayıp, biriktireceğiz...
Biriktirdiğimiz parayla da Melis’e en ihtişamlısından Chanel çanta, en pahalısından Manolo Blahnik ayakkabılar alacağız...
En pahalı modacılara elbiseler diktireceğiz.
Çünkü zavallı Melis bunlara ulaşamadığı için ünlülerin giydiği birbirinden pahalı kıyafetleri, ayakkabıları kıskançlıkla yerden yere vuruyor!
Hatırlayın, Selin İmer kıyafetini eleştirdiği için Melis’e “Şuna param yetmiyor alamıyorum” desene diye kızmıştı...
Son olarak Seren Serengil kendisini yılbaşı ağacına benzeten Melis için, “Ben araştırdım onu, Beyoğlu’ndan giyiniyormuş, benim zevkimi anlayamaz” dedi.
Eee madem öyle, ben de Melis’in İzmir’in köklü bir ailesinden gelmesini, Londra’da moda okumasını bir kenara bırakıp yardım kampanyası başlatıyorum...
Belki Selin’le Seren de bir el atar.
Ünlü kurbanı reklam
Geçen hafta konuk olduğum Ali Atıf Bir programında sordu; “Cüneyt Özdemir’in rol aldığı reklamları nasıl buldun” diye...
Şöyle özetledim:
1- Gazetecilerin reklamda oynamasına karşı değilim.
Ama Cüneyt kendisi yerine başkası oynasa ‘gazeteciler reklamda oynamamalı’ diye ortalığı yıkardı, bunu not düşmeli. Başkasına etik, kendine gelince olur dememeli insan.
2- Haber programı sunanlar reklamda oynayabiliyor da, haber bülteni sunanlar niye oynayamıyor?
Cüneyt Özdemir oynuyorsa, Mehmet Ali Birand da oynayabilmeli ya da ikisine de yasak olmalı.
“Siyaset Meydanı”nındaki Ali Kırca’nın reklamda oynayıp, Show Haber’deki Ali Kırca’nın oynayamaması gibi bir şey bu...
3- Reklamın ne anlattığını hâlâ anlamış değilim. Bir ay üç hafta olunca ne oluyor, Finansbank ne yapıyor belli değil...
Belli ki Cüneyt “onu yapmam, bunu yapmam” dediği için derdini anlatamayan bir reklam çıkmış ortaya. Yani ünlüden yararlanayım derken, ünlü kurbanı olmuş reklam.
Yeni godikler geliyor
Yılmaz Erdoğan’ın ne zamandır sesi soluğu çıkmıyor...
Yeni film mi çekiyor, senaryo mu yazıyor, kafayı neye taktı bu aralar diye merak ettim.
Film falan değil, uzun zamandır tek uğraşı BKM Mutfak ekibiymiş.
Mutfak ekibiyle Çok Güzel Hareketler Bunlar’ı yaratan Yılmaz, uzun zamandır yeni godikler bulmak için uğraşıyormuş.
Sonunda da 60 yeni godik bulmuş.
Bu ekiple birlikte hem Mutfak’ı hem de ÇGHB’ı yenileyecekmiş.
Paylaş