Paylaş
Ben bir gün önce Bursa galasını izlediğim için erkenden yazabiliyorum bu yazıyı...
Genelde galalara gitmem, bunu bile arkadaşlarım arayıp “Sen İstanbul’daki galalara gitmiyorsun, Yedi Kocalı Hürmüz için Bursa’ya nasıl gittin” dediler...
Yedi Kocalı için değil, İpekyolu Film Festivali için gittim Bursa’ya...
Gittiğim akşam da Yedi Kocalı Hürmüz’ün galası vardı.
Ezel Akay, Gülse Birsel, Müjdat Gezen, Erkan Can, neredeyse Nurgül Yeşilçay dışında film tam kadro olarak Bursa’daydı...
Ezel Akay’ı tebrik etmek gerekiyor, memleketindeki festivale önem verip İstanbul’dan önce galayı İpekyolu Film Festivali’nden yaptığı için.
Bu hafta sonu vizyona girecek filme gelince...
Ben fragmanlara bakıp Nurgül Yeşilçay’ın, Ayten Gökçer ve Türkan Şoray’dan daha iyi Hürmüz olacağı tahmininde bulunmuştum...
Filmi izleyince ilk şunu düşündüm;
Hürmüz’ün de masumiyeti gitmiş...
Evet Hürmüz hep hoppaydı, hep erkekleri kapıdan alıp bacadan gönderecek kadar fettan bir kadındı ama yine de bir masumiyeti vardı...
Belki Türkan Şoray’ın belki Ayten Gökçer’in belki de 70’lerin 80’lerin masumiyetiydi bu...
2010’ların Hürmüz’ü ise çok daha şuh ve abartılı olmuş.
Ayten Gökçer’in “3’te yetmez 5 tane” dediği şarkıyla, Nurgül Yeşilçay’ın “Gökten herif yağacak” şarkısı 30 yılın farkını anlatıyor zaten...
Bu hikayeyi tıpkı Aşk-ı Memnu, tıpkı Yaprak Dökümü gibi modernize edip günümüze uyarlasa belki çok daha iyi sonuç alırdı Ezel Akay...
Akay, dekor ve kostümlerle 70’lerin nostaljik atmosferini yansıtmaya çalışsa da, Hürmüz o atmosferin içinde ‘Sex and The City’nin Samantha’sı olmuş...
Bursa Film Festivali’nin tarihi değişmeli...
Bursa Film Festivali’nin çok büyük şansı var çünkü İstanbul’a çok yakın...
Sinameseverlerin Bursa’ya gitmesi, medyanın ilgi göstermesi açısından büyük avantaj bu...
Ne var ki bu avantajı yeterince kullanamıyor, İpekyolu Film Festivali...
Bu yıl geçen yıla oranla daha az bir medya ilgisi söz konusu...
En büyük hata ise festivalin tarihinde...
Bu festivali öncelikle kim ayakta tutacak?
Başta Uludağ Üniversitesi olmak üzere Bursa’daki öğrenci kitlesi.
Ancak her yıl Bursa’da festival üniversitelerin vize tarihleriyle çakışıyor...
Öğrenciler vizeye mi hazırlansın, festivalde film mi kovalasın?..
İpekyolu Film Festivali’nin tarihi mutlaka yeniden ele alınmalı...
İstanbul Film Festivali’ne 162 bin, Bursa Film Festivali’ne 70 bin seyirci
Bursa İpekyolu Film Festivali’nin kısa sürede kazandığı önem ve potansiyeli anlatmak için başlıktaki kıyaslama yeterli sanırım...
İstanbul Film Festivali’ni bu yıl 162 bin kişi bilet alıp takip etti.
2008’de ise bu rakam 170 bindi.
Bursa’da geçen yıl İpekyolu Flm Festivali’ni takip eden biletli seyirci sayısı 70 bin...
Bu yıl da aynı rakamın yakalanması bekleniyor.
İstanbul’un nüfusu 15 milyon...
Bursa’nın nüfusu 2,5 milyon...
İpekyolu Film Festivali’nin önemini göstermeye yeter bu...
En zor rol
Müjdat Gezen’i Bursa’da Yedi Kocalı Hürmüz’ün galasında görünce sordum; “Savaş Dinçel’i seslendirmek zor olmadı mı” diye...
Cihat Hazerdağlı’nın Suluboya adlı filminde rol alan Savaş Dinçel kısa bir süre sonra vefat edince filmin seslendirmesini yapamamıştı.
Suluboya’da Savaş Dinçel’i seslendirmek de 40 yıllık dostu Müjdat Gezen’e düştü...
“Ne sen sor ne ben söyleyeyim” dedi Müjdat Gezen.
Hastalığı döneminde Savaş Dinçel’in nasıl günde güne eridiğini anlatırken bile gözleri dolardı Müjdat Abi’nin...
“Hayatımın en zor rolü Savaş’ı seslendirmekti. Düşünse karşımda duruyor ve ben onu seslendiriyorum” dedi.
Anlatırken bile içi titriyordu, seslendirmeyi nasıl yaptığını siz düşünün artık...
Paylaş