Her isteyen dizinin Türkiye’nin dışişlerine karışma hakkı var mı?..

Yerli diziler kendilerine garip bir misyon yüklemeye başladılar, dizilerdeki öpüşme, sevişme, yastık koyma sahnelerinden çok daha tehlikeli bir durum bu...

Haberin Devamı

Başbakan’ın ‘one minute’ çıkışından cesaret alan yapımcılar İsrail’e giydirip duruyorlar.

Önce TRT’nin Ayrılık dizisi, Gazze saldırıları nedeniyle yüklendi İsrail’e...

Sonra Kurtlar Vadisi’nde Polat Alemdar daha da ileriye gitti, İsrail Konsolosluğu’nu basıp herkesi öldürdü...

İsrail de haklı olarak tepki gösterdi bu duruma.

‘Haklı olarak’ dediğim için hemen kızmayın bana, sakin şekilde İsrail’in yerine kendinizi koyun.

Hatta koymayın, yakın geçmişte bizim başımıza gelen benzer olayı hatırlayın.

Amerikan dizisi 24’te Türkler terörist gösterildiği için nasıl ayağa kalkmıştık...

Yabancı dizilerde Türklük ve Türkiye üzerine olumsuz bir şey gördüğümüzde sesimizi yükseltmiyor muyuz.

İsrail’in yaptığı da bu...

Türk dizileri tarafından karalanmak istemiyorlar.

İşin ilginci herkes bu dizilerin yol açtığı gerilimden dolayı İsrail’e yükleniyor...

Neden büyükelçimizin alçak koltuğa oturtulduğu sorgulanıyor.

Buna kızmakta sonuna kadar haklıyız haklı olmasına da kimse de kalkıp bu krizlere yol açan sebepleri; dizileri sorgulamıyor.

Sizin üzerinize vazife mi bu iş?

Neden iki ülke arasındaki ilişkilere dizi senaristleri müdahale edebiliyor

Oysa dizi senaristlerinin işi değil bu.

Mesela ben bir dizi yazıp oradaki karakter yoluyla Almanya’ya faşist diyebilir miyim?..

İngiliz askerlerini Irak’ta kadınlara tecavüz ederken gösterebilir miyim?

Amerikan konsolosluğunu bastırıp içerideki herkesi kurşuna dizdirebilir miyim?..

Türkiye’nin dışişlerine müdahale etmek bu kadar kolay mı?

İsteyen istediği ülke hakkında istediğini söyleyebiliyor mu?

Ne yazık ki İsrail’e vurmak Türk dizileri arasında moda haline geldi.

İşte bir dizi yüzünden iki ülke arasındaki krizin tırmandığı nokta orada.

Dışişleri ve RTÜK bu işe mutlak müdahale etmeli.

RTÜK öpüşmeyi, sevişmeyi bırakıp asıl bu konulara izin vermemeli.

Türkiye’nin dış politikası dizi senaristlerinin keyfine bırakılmayacak kadar hassastır.

Haberin Devamı

Ersoy’a ilginç yorum

Blog sitesi Tren-dometre’de gördüm haberi, sonunda Bülent Ersoy’u Amerika da keşfetmiş.

Ünlülerle dalgasını geçen dlist.com adlı sitede Bülent Ersoy’un bu resmi konmuş ve altına da;

“Hayır, bu Kardashian’ların makyajsız veya photoshop’lu bir versiyonu değil” diye yazmış
Sesiyle ilgili de şu yorumu yapmışlar;

“Köpeğiniz evinin önüne işerse dünyayı size dar edebilecek türden bir Türk dedesinin sesi var”...

Ardından yapılan yorumları ben buraya yazamayacağım. Yabancı internet medyasının bizimkilerden daha acımasız olduğu kesin...

Haberin Devamı

NTV’de iki Kamile

Burcu Esmersoy’u yıllardır tanırım ilk adının Kamile olduğunu yeni öğrendim.

Şaşırmadım dersem yalan olur...

Kamile kötü bir isim olduğundan değil, domestik bir isim olarak Burcu’ya hiç uymadığından.

Kamile Burcu’yla birlikte böylece NTV ekranındaki Kamile’lerin sayısı ikiye çıkmış oldu...

Diğeri kim mi?

Kamile Suat Ebrem...

Yani Müjde Ar.

Çarşı’nın Tekel’e desteği engellendi

Son Beşiktaş-Kasımpaşa maçında spor sayfalarına yansımayan bir olay yaşandı tribünlerde.

Çarşı’nın açtığı iki pankarta el koydu stat güvenliği.

Biri tribünlere girmesi 6 ay yasaklı olan tribün lideri Alen’le ilgiliydi.

“Alen sahaya üçlü çektir Kartal’a” yazan pankart açılmadan toplandı güvenlik tarafından.

Diğer pankartta ise Tekel işçilerine destek vardı.

“Bir elin nesi var” sözünden hareket eden Çarşı, “Tekel’in sesi var” pankartı hazırlamıştı ama bu da yasaklandı.

Türk futbolunun en renkli tribün grubu Çarşı’yı Çarşı yapan en büyük özelliği bu değil mi?..

Toplumsal olaylara karşı sesini yükseltmesi.

Ancak kulüp yönetimi tarafından mı Valilik tarafından mı bilmem, Çarşı’nın en önemli özelliği yok edilmeye çalışılıyor.

Yazarın Tüm Yazıları