Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten!

Milyonlarca lira harcanan“Fatih’in Fedaisi: Kara Murat” filmi 172 salonda vizyona girip de gişede iki seksen yatınca, filmin yönetmeni Murat Usta faturayı Gezicilere kesmeye kalktı...

Haberin Devamı

Filmi beğenmeyen eleştirmenleri ‘çapulcu’ ilan ederek, “Kime hizmet ediyorsunuz o... çocukları” dedi.
Filminin bazı kesimleri rahatsız ettiğini söyledi.
Son olarak gişe başarısızlığını ‘paralelcilere’ bağladı.
Filmi için büyük bir karalama kampanyası başlatıldığını iddia etti...
Önce dönüp aynaya bakmak, “Nerede hata yaptık” diye düşünmek yerine ciddi ciddi bu söylediklerine inanıyor olmalılar ki, filmin oyuncuları da aynı telden çalmaya başladı.
Oyuncular da yönetmenleri gibi, “Suçumuz muhafazakâr film yapmak” dediler.
“Bize karşı acımasız bir karalama kampanyası yürütülüyor muhafazakâr film yaptığımız için. Çok ciddi derecede mağduriyet yaşıyoruz. Özellikle Gezi tayfası çok saldırdı bize. Abim Murat Usta da onlara yanıt verince olumsuz bir hava estirdiler. Bize çok büyük tuzak kuruldu” diyor Kara Murat’ı oynayan Fatih Usta...
Şaka gibi değil mi?..
Filmin başarısızlığını ciddi ciddi buna bağlıyorlar...
İyi de birader;
Bütün gazeteler emrinizde. Madem muhafazakâr film yaptınız, tak dediğinizde şak diye yazacak onlarca yazar var...
Bütün televizyonlar emrinizde... Çıkın istediğiniz kadar anlatın filminizi...
Bütün sosyal medya trolleri emrinizde... İstediğiniz gibi manipülasyon yaparlar...
Hiçbir yapımcının elinde olmayan bu kadar imkan sizde varken, hâlâ neyin tuzağından, neyin karalamasından bahsediyorsunuz?
Ne diyordu Ülkü Tamer bu durumlar için;
Hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten...

Haberin Devamı

Ayıba ayıpla karşılık vermek

Muhabirlerle ünlüler arasındaki kavgada gazetelerin taraf olması mı gerekiyor, yoksa sadece haberi vermesi mi?
Çok sevdiğim ve saygı duyduğum Cahit Berkay, kendisine hiç yakışmayan bir şey yaptı.
Magazin muhabirlerine ağza alınmayacak küfürler savurdu, olmayacak hakaretler etti...
Dün sabah kalkıp gazeteleri okuduğunda eminim kendinin de pişman olduğu sözler sarf etti gencecik muhabirlere...
Cahit Berkay’ın muhabirlere küfürler etmesi;
“Ağzınla iç Cahit Abi”...
“Yakıştı mı Cahit Abi”...
“Olmadı usta”...
“Efsane nefret kustu” başlıklarıyla gazetelere haber oldu.
Yani “Sen bizim çocuklara küfredersen biz de senden böyle intikam alırız” demeye getirdi magazin sayfaları.
Cahit Berkay’ın yaptığı ne kadar büyük bir ayıpsa, gazetelerin intikam naralarıyla attıkları başlıklar da ayıp...
Yapılması gereken, haberi yorumsuz verip geçmek, Cahit Berkay’ı okurun önünde kendi ayıbıyla baş başa bırakmak olmalıydı.
Cahit Berkay’ın gencecik muhabirlere hakaret etmeye hakkı yok...
Söylediği sözler, onun gibi usta bir isme asla yakışmıyor.
Ama gazetelerin Cahit Berkay’la aynı hatta girip manşetlerden yanıt vermesi de doğru değil...
Biz o yüzden dün “Ben Cahit Berkay’ım” başlığıyla verdik haberi.
Yorumsuz...
Sağduyulu okur, bu haberden de Cahit Berkay’ın gazetecilere bir özür borcu olduğunu anlar zaten...

Haberin Devamı

Hokkabaz filmi gibi

Adana’da altınları alıp kaçan gelinin hikâyesi, Cem Yılmaz’ın “Hokkabaz” filminin aynısı neredeyse...
Gelin evlendiği gece “Çok heyecanlıyım” diyerek kocasıyla beraber olmuyor.
Sabah da ekmek almaya diye evden çıkıyor, bir daha geriye dönmüyor.
Düğünde takılan altınları da yanında götürerek...
Gelinin İHA’ya yaptığı açıklamayı dinledim, “İftira atıyorlar” diyor ama filmlerde görüp de inanmadığımız olaylar var ya...
İnanın onlara inanın, bizi bize anlatıyor hepsi..

Tebrikler Yılmaz

Yılmaz Erdoğan, Russell Crowe’un filmi “The Water Diviner”da oynadığı rolle Avustralya’nın Oscar’ı sayılan AACTA ödülünü aldı.
‘En iyi yardımcı erkek oyuncu’ dalında büyük ödülü kazandı.
Sadece Yılmaz Erdoğan için değil, diğer Türk oyuncular için de yeni kapıları açabilir bu ödül...
Russell Crowe kontağıyla belki de yarın öbür gün Hollywood’un kapılarını da zorlayacak Yılmaz...
Tebrikler...

Haberin Devamı

Çevir kazı yanmasın

Yıllardır kimsenin çözüm bulamadığı Olimpiyat Stadı’na Fatih Terim çözümü bulmuş; saha 90 derece çevrilecek ve olay bitecek...
Mühendislere danışarak mı bu öneriyi ortaya attı, yoksa kendi fikri mi bilmiyoruz.
Ama ister 90 derece, ister 45 derece çevir, o stattan hayır gelmez hocam...
Dün bu konuyla ilgili en güzel başlık Hürriyet’teydi:
“Çevir stadı esmesin” demiş bizimkiler...
“Çevir kazı yanmasın”ın ‘Olimpiyat’çası işte...

Yazarın Tüm Yazıları