Hayal kurmayı unutmuş bir milletiz

“Diriliş Ertuğrul” dizisinin yapımcısı Mehmet Bozdağ’la ilgili sektörde sürekli pozitif şeyler duyuyordum da bu kadar donanımlı biriyle karşılaşacağımı tahmin etmiyordum... Henüz 34 yaşında olmasına rağmen tarihe ilgisi ve bilgisiyle dikkat çeken Bozdağ dönem dizilerinde giderek en iddialı isim konumuna yükseliyor. TRT’ye hazırladığı yeni dizisi “Kut’ül Amare”nin Riva’daki devasa setini görünce Türk dizi sektörü adına gururlandım. Bugüne kadar yapılmış en pahalı plato bu... 1914’ün Irak’ın Kut kentinin birebir canlandırıldığı platoda “iyi ki tanışmışım” dediğim Mehmet Bozdağ ile çok keyifli bir sohbet yaptık...

Haberin Devamı

◊ “Kut’ül Amare” adlı yeni projeniz için ne kadar zamandır çalışıyorsunuz?
- “Kut’ül Amare” ile ilgili çalışmaya iki yıl önce başladık. Bunun 6-7 ayı kaynakları okumak, dönemin ruhunu anlamak, I. Dünya Savaşı’na Osmanlı Devleti’nin neden girdiğini algılamak ve Irak’ta neler oldu araştırmalarıyla geçti.

◊ Bütün kaynakları sen mi okuyorsun?
- Ben tarih mezunuyum. Kendi tasarlamadığım hiçbir projeye giremiyorum. Mutlaka ruhen ve vicdanen kendimi hazırlamam gerektiği ile ilgili bir iç konsantrasyonum var. İlk başta tamamen ben okuyorum.
Sonra danışmanları belirliyoruz. Bu sürede yazdığım hikayeyi resmettiriyorum. Sanat yönetmenleri, kostüm tasarımcıları ve diğer senaryo ekipleri ile ortak hayal kuralım ki aynı dili konuşalım. “Diriliş”te de aynısını yaptık “Kut’ül Amare”de de.
Kendi yetiştirdiğim bir asistan ekibim var. 3-4 yıldır yazım grubu olarak birlikte çalışıyoruz.

◊ Kaç asistanın var?
- “Diriliş”te de iki asistanım var “Kut’ül Amare”de de. Biri Atilla Engin diğeri de eşim. “Diriliş”te bütün proje tasarımında eşim bizimle beraberdi. Eşim ilk başta asistan olarak başladı. 10 bölüm asistan olarak devam etti ve sonra onu senaryo ekibine aldım. Müthiş yetenekli. Bu kadarını beklemiyordum. “Kut’ül Amare”nin proje tasarımında da yer aldı. Benim ruhumu tanıyor. İktisatçı olduğu için de senaryonun matematiğini çok iyi çözebiliyor. Sonuçta senaryo hem duygu hem de matematik işi. O anlamda Zeynep Hanım’ın bana çok büyük katkısı oluyor.

◊ Çocuğunuz var mı?
- Evet, 22 aylık. Adı Alparslan. “Diriliş”e başladığımız 2014 yılında, projeyi tasarlarken nişanlandık sonrasında da evlendik. 6 ay boyunca neredeyse her gün 3 saatlik uykuyla durdum. İş tutacak mı tutmayacak mı diye. Bir de sektöre yeni girmiştik. Kimse inanmıyordu böyle bir iş yapacağımıza. İlk bölümünün yayınlandığı 10 Aralık günü sosyal medyada dünya birincisi olduk. Reytinglerde de birinciydik.

◊ İnsanların tepkisi nasıldı?
- Herkes çok şaşırdı. İnsanlar 3-4 gün inanamadı. İyi çalıştık. Ön hazırlığını çok iyi yaptım. Batılılar filmlere nasıl hazırlanıyorsa öyle hazırlandım. “Yüzüklerin Efendisi” ve daha birçok filmin kamera arkasını analiz ettim. İyi bir tarihçinin iyi bir tarihçi olabilmesi için metodolojiyi bilmesi gerekiyor. Ben de tarihçiyim sonuçta. Sadece belgeler yetmiyor.
O belgeleri okuyacak, anlamlandıracak bir disiplini ve metodolojisi olması lazım. Senaryo yazarken bunun faydasını çok gördüm.

◊ Peki yeni dizi projen “Kut’ül Amare” için nasıl bir hazırlık yaptın?
- “Kut’ül Amare”de 9 aylık bir ön hazırlık oldu. Tam çekimlere başlayacakken darbe girişimi oldu. İlk başta film yapacaktık. Ona hazırlanıyorduk. Sonra TRT ile konuştuk. Film yapmaktan vazgeçtik ve diziye döndük.

Haberin Devamı

Hayal kurmayı unutmuş bir milletiz

Haberin Devamı

“DiRiLiŞ”TEN 10 KAT DAHA ZOR BiR PROJE

◊ Sen o dönem Alparslan ve Malazgirt Savaşı’nın hikayesinin hazırlığındaydın diye hatırlıyorum...
- Evet, onun hazırlığı ve senaryosu bitti. Çekimlere yazın başlayacağız. Malazgirt film olacak. Benim denizciliğe merakım var. O yüzden Barbaros Hayrettin Paşa ile ilgili bir dizi tasarlıyoruz. Onun dışında birkaç tane daha hazırlamayı düşündüğüm dönem dizisi var. Mevlana’ya çalıştım. Akıncılar’ı dizi yapacağız. İnşallah bunların hepsi hayata geçecek.

◊ Belgesel de yapmıştın.
- “Diriliş” niye bu kadar başarılı oldu çünkü bir belgesel yaptım ve bir filmin nasıl kötü yapıldığını gördüm.

◊ Belgeselin adı neydi?
- “Ustalar”. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlatmıştım. Kötü değildi ama iyi de değildi. Dönemin en büyük bütçeli belgesellerinden biriydi. Orada çok şeyi analiz etme fırsatım oldu. Mesela at binmeyi bilen bir ekip geldi. “At binmeyi biliyorlar” dendi. Ama attan düştü biri ve hem atın hem de oyuncunun ayağı kırıldı. Sonra dedim ki, Batı bu işi nasıl yapıyor?
Oturdum bunu düşündüm. Her oyuncunun bir atı olması fikri orada çıktı. Sanat grubu çadır ve keçe atölyesi bulamadı.
Ben bir iş nasıl yapılır, bunun metodolojisini o belgeselde öğrendim. “Diriliş” o yüzden tık tık yürüdü. Ama “Kut’ül Amare”, “Diriliş”ten 10 kat daha zor bir proje.

◊ Neden?
- Mayınlı arazi... “Diriliş”te hayal gücümüzle istediğimiz gibi gidebiliyoruz. Ama “Kut’ül Amare”de böyle bir gücümüz yok. Tarihi gerçeklere sadık kalmak zorundayız. Orada hayali bir kahraman çıkardım.

◊ Kimdir kahraman?
- Mehmet isimli bir karakter. 1914’lü yıllar... Osmancık taburu kuruluyor. Mehmet de o tabura dahil olup gönüllü olarak cephede savaşmak istiyor. Tabura girmek için seçmeleri kazanıyor. Her şey yolunda giderken İngiliz istihbaratçı geliyor. Ortalık karışıyor.

◊ Mehmet karakterini hangi oyuncu canlandıracak?
- İsmail Ege Şaşmaz... Dizinin kadrosunda Kaan Taşaner, Serdar Gökhan, İlker Aksum gibi ünlü oyuncu arkadaşlarımız da var.

◊ Ne zaman motor diyeceksiniz?
- Geçtiğimiz pazartesi motor dedik. Set devam ediyor. İstanbul çekimleri var. Onları gerçek mekanlarda çekeceğiz. Sultanahmet Meydanı’na set kuracağız.
Şu ana kadar Türkiye’de yapılmış en büyük bütçeli işlerden biri olacak. Kazakistan’dan aksiyon ekipleri getirdik. At satın aldık. Sandıklar, tüfekler, çadırlar... 300’e yakın çadır yapıldı.

◊ Dizi ekonomisi bunu kaldırabilecek mi?
- Yapımcı olarak, Kayserili de olduğum için bunu sadece dizi olarak düşünmedim.
I. Dünya Savaşı ile ilgili belgeseller yapacağım. Hayalimde 2-3 tane film projesi var. Onları da bu setten çıkarmayı planlıyorum. Bu hazırladığımız “Kut’ül Amare”den Barbaros da çıkar.

◊ “Diriliş” yurtdışına da satıldı. Belki bunu da satarsınız...
- “Diriliş” 1 milyara yakın insan tarafından takip edildi. Ortadoğu, Endonezya, Orta Asya ve Balkanlarda yayınlanıyor. Bizim kendi medeniyet coğrafyamız “Diriliş”i çok yakından takip ediyor.
Bizim yapacağımız ikinci bir işi herkes bekliyordu. Biz de o yüzden “Kut’ül Amare” de kaliteli olsun diye gece gündüz çalıştık.

Haberin Devamı

Tarihi işler yapmak konusunda mahirleştik

◊ İki büyük işi de TRT’ye yapıyorsunuz. Neden özel kanallara bir proje yapmadınız?
- “Diriliş” de “Kut’ül Amare” de TRT’den bana geldi. Çok titiz olduğum için aynı anda 3-4 projeyi yapamam. Senaryoyu ve projeyi ben tasarladığım için zaman yetmiyor. Özel kanallarla da görüşüyoruz. İlerleyen zamanlarda onlar için de projeler yapacağız.

◊ Onlara da yine tarihi diziler mi yapacaksın?
- Tarihçi olduğum için tarihi dizilerden devam etmek istiyorum. Bir tane günümüz işi tasarladım. 12 gün Kazdağları’na gittim. Beynimi toparladım ve bir proje hayal ettim. Ama tarih konusunda bir boş alan var ve bizim de burada gücümüz var.

◊ Sizden önce “Muhteşem Yüzyıl”la başladı bu süreç aslında. Şimdi Kanal D, “Fatih” dizisini hazırlıyor. Bu işlerle ilgili ne düşünüyorsun?
- Yapılan her dönem işine saygım var. Çünkü dönem işinin ne kadar meşakkatli olduğunu ancak dönem işi yapanlar bilir. O yüzden yapan herkesi kutluyorum. Çünkü muazzam bir tarihsel zenginliğimiz var. Ama sadece kendi tarihimiz de değil. Benim Sümerler ile ilgili de bir hayalim var. Bu coğrafyada sadece biz yaşamadık. Parayı Lidyalılar buldu, yazıyı Sümerler. Asurlular benim de memleketim olan Kayseri’de ticari koloniyi kurdular. Onların da hikayelerine odaklanmamız gerekiyor. Hem Kayseri hem de Sümerlerle ilgili çalışıyoruz. Sümer tarihi ile ilgili ders alıyorum.

◊ Türk dizi ve sinema sektörü tarihi işler yapmak konusunda mahirleşti mi?
- Bence mahirleşti. Ama Türkiye’nin en büyük problemi yeteneklerinin farkında olmaması. Düşünsene 120-130 dakikaya mecbur ediyorlar ve düşük bütçelerle al yap diyorlar. Başarısız olunca da ‘başarısız’ diye sırtımıza yafta vuruyorlar. Türkiye’de dizi süreleri kısalır ve bütçeler düzgün hale gelirse dünyada çapında iş yapacak projeler çıkabilir.
“Game of Thrones” yılda 7 bölüm çekiyor. Bölüm başı 15 milyon dolar bütçesi var. Haksız rekabet. Buna rağmen Türk dizi sektöründeki önemli firmalar dizileri dünyaya duyurdu. Türk dizilerini marka haline getirdiler. O yapım firmalarına ket vurmak yerine önleri açmalıyız ki bütün dünyaya Türk dizilerini satabilelim.
Ay Yapım’ın, Timur Savcı’nın ve diğer yapımcı abilerin başarılarını görmezden gelmek olmaz.
Osman Abi (Sınav) anlatmıştı. Kenan İmirzalıoğlu’nun oynadığı “Deli Yürek”in yurtdışına satılması için sembolik 1 dolar istemiş. 1 dolara Kırgızistan ve Kazakistan’a “Deli Yürek”i göndermiş. Muazzam bir başarı. Altyapı yok, bütçe yok, yetişmiş eleman sayısı çok az ama buna rağmen Türk dizi sektörü başarılı oldu.

Haberin Devamı

“Diriliş”in filmi de olacak

◊ “Diriliş” bu sezon devam edecek değil mi?
- Devam edecek. 3 sezon tasarlamıştım. Ama ilgi çok yoğun olunca 4. sezona da devam etme kararı aldık. Ertuğrul kısmı bir sezon daha devam edecek. Nasip olursa “Diriliş Osman” kısmına da geçmeyi planlıyorum. “Diriliş”in filmi de olacak.

◊ Engin Altan Düzyatan, “Diriliş”in yeni projelerinde olacak mı?
- Daha kesinleştirmedik. 16 reyting alan bir diziyi bu kadar sevdirdikten sonra suyunu çıkarmadan naif bir şekilde bitirmek gerek. Müthiş bir reyting aldı bu sezon da. İnşallah daha da artacak.

◊ İki büyük set her anlamda çok ciddi bir yatırım...
- Öyle. Ama çok iyi bir ekip kurduk. Emeğini veren herkesin parası bizde vaktinde ödeniyor. Normalde ekiple senaryoyu yazıyoruz. Sonra herkese senaryoyu okutuyorum. Her hafta sonu bir diğer bölüme geçerken ekip başlarıyla senaryoyu masaya yatırıyoruz. Biz de onlara bölümü izleyip ne yapmaları gerektiğini söylüyoruz. O yüzden inanılmaz bir çalışma sistemimiz var.

Haberin Devamı

Hayal kurmayı unutmuş bir milletiz

Bilginin Allah’a ait olduğuna inanıyorum

◊ Osmanlıcan var mı?
- Var. Zaten literatüre de hakimim. Ama şirkette iki araştırmacı da bizimle çalışıyor. Bazen var olan kitapların özetini istiyorum. Ben bilgiye aşığım. Bilginin kutsal ve Allah’a ait olduğuna inanıyorum. Bir Müslümanın birinci vazifesinin bilginin peşinde koşmak olduğunu düşünüyorum.

◊ Böyle düşünmen ve bu işin peşinde koşman çok önemli...
- Geçen gün “Antarktika’da Donmuş Gezegen” isimli bir BBC belgeseli izledim. 1908 yılında Amerikalı ve İngiliz araştırmacılar Antarktika’yı çözmek için yürüyüş yapıyordu. 1908 yılında Antarktika’da biz olsaydık bugün başka şey konuşuyor olacaktık.
Neden Antarktika’da araştırma üssümüz yok? Neden uzaya gözlem aracı gönderme hayalimiz yok? Biz hayal kurmayı unutmuş bir milletiz. Bir an evvel hayal kurmamız lazım.

“Muhteşem Yüzyıl”ın siyasal bir desteği mi vardı?

◊ Çok genç yaşta büyük işler yapan bir yapımcısın. Seninle ilgili insanlar ‘nereden torpilli’ sorusunu soruyor...
- TRT’ye iş yaptığımız için insanlar arkamızda büyük bir siyasi güç ve torpille işin yürüdüğünü zannediyor. Proje TRT’den sadece senaryosu beğenildiği için geçti. O zamana kadar siyasi anlamda hiç kimseyi tanımıyordum.
Sayın Cumhurbaşkanımızla “Diriliş”in 7. bölümünden sonra tanıştım. Bizi beğenmesine binaen davet ettiler ve tanıştık. Bu kadar büyük beğeni alan bir işin arkasında sadece siyasal bir destek olmayacağı aşikâr.
Ondan önce Türkiye’de başarılı olan dizilerin arkasında siyasal bir destek mi vardı? “Muhteşem Yüzyıl”ın siyasal bir desteği mi vardı? Ama bitmeyen bir siyasal destek sorusu var. Senaryonuza karışıyorlar bile dediler.
Ben bugüne kadar ne Sayın Cumhurbaşkanımızdan ne AK Parti üyelerinden ne de TRT’den böyle bir uyarı ya da yönlendirme duydum.

◊ Ak Parti eski milletvekili Kemal Tekden’le yolunuz nasıl kesişti?
- Yolumuz Kayseri’de kesişti. Üniversite yıllarımda tanıştım Kemal Hocam’la. Sonra beraber şirket kuralım dedik. “Ustalar”ı yaptık. Yüzde 50 yüzde 50 ortak olduk. Şirketin adını Tekden koyduk. Öyle de devam ettik.

◊ Kemal Tekden’in sinema sektörüne merakı nereden geliyor?
- Çok zeki, gece gündüz çalışan biri. İnandığı şeyler için mücadele ediyor. Bize inandığı için destek oldu.
Üstün zekalılarla da ilgileniyor, bir vakfı var. Ben de Kemal Hoca’nın vakfının yönetimindeyim.
Türkiye’de üstün zekalı çocuklar maalesef değerlendirilemiyor. Bu yüzden de gelecek kuşaklarımız yok oluyor. Bununla ilgili dertlenen bir işadamı var.
Bu Türkiye için bir şans. O nedenle Kemal Hocam’dan Allah razı olsun.

◊ Kayseri dışında İstanbul’da da yatırımları var mı?
- Koleji var. “Kut’ül Amare”yi ben Bozdağ şirketinden yapıyorum. “Diriliş”i Tekden’den yapıyoruz.

◊ Bu projeye ortak değil mi?
- Değil. Bunu ben bağımsız yapıyorum.

Lisede arıcılık yaptım

◊ Çocukken de okumaya meraklı mıydın?
- 4 yaşından beri okuyan bir tiptim. Ortaokuldan itibaren de yazmaya başladım.

◊ Ailen ne iş yapıyordu?
- Babam arıcı, annem ev hanımı. İki kardeşiz. Kardeşim hâlâ Kayseri’de. Babam ben 5 yaşındayken Kayseri sokaklarında çikolata sattırırdı. Böyle böyle bir proje nasıl satılır onu öğrendim. Bir gün bal sattım, bir gün başka bir şey.

◊ Arıcılık yaptın mı?
- Yaptım. Liseden itibaren körük sıktım arılara, bal sağdık babamla birlikte. Arıcılık yaparken dağda yalnızsınız. O benim için inanılmaz bir okuma zamanıydı.

◊ Türkiye’de arı popülasyonu düşüyor mu?
- Düşüyor. Eğer daha da düşerse kuraklık başlayacak. Çünkü arılar aynı zamanda çiçeklerin de döllenmesine neden oluyor. Türkiye’nin acil bir şekilde hayvancılık özellikle de arıcılığa eğilmesi lazım. Babamla birlikte bir hayalim var. Arıcılığa yatırım yapmak istiyorum. Arıcılığın gelişmesi için elimden geleni yapmak istiyorum.

◊ Gerçek balı nasıl anlarız?
- Gerçek bal mutlaka kışın donan baldır. Halk bunu yanlış anlıyor. Şekerli bal zannediyorlar, kristalize olduğu için. Ama asıl o gerçek baldır. O donan balı sıcak suya koyarsın kıvamına gelir. Bala glikoz katıyorlar ve kışın donmasını engelliyorlar. Donmadığı için de insanlar onu gerçek bal zannediyor.

Böyle yatırım yapılmadı

◊ Şu anda bulunduğumuz arazi sana mı ait?
- Burası 180 dönümlük bir arazi. Pakmaya’ya ait. Biz 5 seneliğine kiraladık. Düzenli kiramızı ödüyoruz. Burayı bulana kadar neredeyse tüm Türkiye’yi analiz ettik. Araştırmamız 3 ay sürdü.

◊ Şu an bulunduğumuz arazide kurduğunuz şehir aslına uygun mu?
- Tamamen orijinali. Şehri birebir kurduk. 56 yapımız var. 26’sını kullanıyoruz. Ama 56 yapının da hepsini kullanabilecek durumdayız...

◊ “Kut’ül Amare” hangi tarihsel dönemi anlatacak?
- I. Dünya Savaşı’na girdik ve sınırlarımız çok geniş bir coğrafyadayken vatan coğrafyası elimizde kaldı. 1920 yılında bağımsız toprak parçası Ankara Polatlı ile Van arası. O koca devletten yıkılıp buraya kadar geliş hikayemizi anlatmak istiyoruz. Cumhuriyetimizin bu anlamda ne kadar değerli bir devlet olduğunu iyi idrak etmemiz lazım.
Dizimiz “Mehmetçik Kut’ül Amare”, “Mehmetçik Seydibeşir” ve “Mehmetçik Milli Mücadele” adlı bölümlerden oluşacak. 1914’ten başlayıp 1923’e kadar getireceğiz. Bu süreci eğer zihinlerde oturtturabilirsek ortak hafızayı da inşa etme şansımız olur.

◊ Buranın inşası ne kadar sürdü?
- 6 ayda bitti.

◊ Ön yatırımı ne kadar tuttu?
- Çok yüksek. Rakam vermeyeyim ama şunu söyleyebilirim. Şimdiye kadar hiçbir set için böyle bir yatırım yapılmadı. Atlar alındı, çiftlik kuruldu. Kostüm ve marangoz atölyelerimiz var. Binlerce aksesuvar üretildi. Her şeyi kendi ekibimiz yapıyor. 60 kişilik marangoz ekibimiz bulunuyor. Aylık maaşlı dublör ekibimiz var. Onlara kılıç ve kalkan eğitimi verildi. Ön hazırlığı iyi yaparsan proje uzun ömürlü oluyor. “Diriliş”te de ön hazırlığı iyi yaptık.

◊ Çok büyük yatırımlar yapılan ama beklenen reytingi alamayan işler çok oldu bu zamana kadar...
- Yapımcılık sadece parayı yatırmak değil ki. Hikaye, duygu ve hikayenin neyi sattığı önemli. Müşteriyi de tanımamız icap ediyor. Çok para yatırmak yetmiyor. Onunla hikayeyi buluşturabiliyorsan yapımcı olmuş oluyorsun. Buluşturamamak büyük bir risk. Bir de şu anda yaşadığımız kültürel, siyasal, iktisadi ortamla da yaptığınız projenin örtüşmesi lazım.

Hayal kurmayı unutmuş bir milletiz


SENARYOYU YAZARKEN ZORLANDIM

◊ “Kut’ül Amare”ye başladınız, Irak da karıştı yakın zamanda...
- Evet. O dönemde de aşiretlerin, mezheplerin kavgası var Irak’ta. Ve bu ayrılıkçı hareketleri kışkırtmaya çalışan casuslar var. Aynısı devam ediyor. Ortadoğu tarihini okursanız, Kuşçubaşı Eşref’in hikayesini ve I. Dünya Savaşı’na girme nedenlerimizi bilirseniz bugünle de örtüşme şansınız çok yüksek olur.

◊ Tarih tekerrürden ibaret mi?
- Burada iki şeyi sorgulamak lazım. Birincisi biz neden 100 yıl geçmesine rağmen bunu düzeltemedik? İkincisi de insanoğlunun acaba tarihi bilmemesi mi tarihi tekerrür ettiriyor diye düşünüyorum. Normalde bir şirket muhasebe yapar. Zarar ettiğini görür ve o zararı kapatmaya çalışır. Şu anda da onun muhasebesini yapmak zorundayız.

◊ Yazdığınız hikayede seni en çok etkileyen olaylar ne?
- Kut’ül Amare’de ve Çanakkale’de İngilizleri yenmemiz o döneme baktığımız zaman ihtimal dışıydı.
O yüzden Churchill, bir hafta sonra İstanbul’a gelip basın açıklaması yapacağını söylüyordu Çanakkale’ye giderken. Kut’ül Amare’de de öyle. Üç asırlık İngiliz tarihinin en ağır mağlubiyeti. Biz 2,5 milyon kişiyle savaştık, onlar 8 milyon. Ama ikisinde de yendik. Bizim hikayemizde de ihtimal dışı kahramanın savaşı kazanma ihtimali olacak. Reddedilen, gidemeyecek durumda olan bir adamın gitme mücadelesi ve İngilizleri durdurma hikayesi. O karakter Osmanlı’yı temsil ediyor.

◊ Bu seti kurarken en çok neyde zorlandınız? Senaryo mu, fotoğraflar mı o döneme ait eşyalar mı?
- Senaryoyu yazarken çok zorlandım. “Diriliş”te hayal etme şansımız vardı çünkü bilgi azdı. Burada her şeyi gerçek tarih üzerine hayal etmemiz gerekiyordu yanlış yapmamak için. Bütün bunları oluşturmak çok meşakkatli bir iş. Senaryoyu yazıp yazıp attık.

Yazarın Tüm Yazıları