Hande-Fazıl aşkının misyonu

Hande Ataizi de Fazıl Say’la ilişkisi için, "Aşkımızın bir misyonu olsun istiyorum" dedi.

Bir oyuncuyla bir piyanist aşkına nasıl bir misyon yüklenir kararlaştırdılar mı bilemiyorum ama ben yeni çift için kısa bir liste yaptım:

á Mesela, Muğla’da ağaç katliamına karşı kendilerini birbirlerine zincirlesinler...

á Mesela, PETA üyeleri gibi Hande de Kentucky’nin önünde soyunup poşete girsin. Fazıl da yanı başında Chicken Little soundtrack’inden Don’t Go Breaking My Heart şarkısını piyanoda çalsın.

á Mesela, Angelina-Brad çiftini örnek alıp, Kanada ve İsviçre gibi ülkelerden evlat edinsinler. (Popüler ve sofistike kültür kombinasyonuna da bu yakışır)

á Ya da, Mission Impossible’ın yerli versiyonunda birlikte oynasınlar.

Bu ilişkide aklıma takılan bir nokta daha var.

"Bize kimse dokunmasın, haberimizi yapmasın" demiş Hande Atazi.

Tıpkı, "Ben Paris’e gidiyorum beni öldü farzedin" diyen Yeşim Salkım gibi...

Tıpkı, "Farzedin ki Dalay Lama’nın müridi olmaya Tibet’e gittim" diyen Neco gibi...

Hepsi biliyor ki bu işler böyle olmaz.

Gün gelir Paris’ten dönülür, mürit olmaktan vazgeçilir, aşklar misyonunu kısa sürede tamamlar ve ünlüler yine "haberim yapılmasın" dedikleri kürkçü dükkanına geri döner.

Herkesin paraya ihtiyacı var

Amerikan Express kredi kartı Garanti bünyesine geçince, yeni bir reklam kampanyası yer almaya başladı yazılı ve görsel basında...

Andy Roddick, Tiger Woods, Kate Winslet, Jose Mourinho yer alıyor reklamlarda.

Hepsinin ortak özelliği, alanlarında en iyi olmaları.

Roddick tenisin zirvesindeki isimlerden.

Woods golfte tartışmasız bir numara, dünyanın en çok kazanan sporcularından.

Winslett Hollywood’un en popüler kadın oyuncularından.

Mourinho sadece Chelsea’nin değil tüm futbol dünyasının gözdesi.

Yani hiçbirinin bu reklamdan gelecek paraya ihtiyacı yok.

Ya da tam tersi...

Belki de bu reklam herkesin her zaman paraya ihtiyacı olduğunun kanıtı.

Çocuk hesabı...

Dört çocuğu olan ve asgari ücret kazanandan vergi alınmaması için çalışmalara başlandı.

Daha önceki, "Yedi çocuğu olan asgari ücretliden vergi almayalım" teklifi çocuk yapmayı özendireceği için dörde indirildi.

Oysa yedi çocuk değil, tam aksine dört çocuk önerisi çocuk yapmayı daha fazla özendirecek. Çünkü yedi çocuğun çeşitli zorlukları var.

Bir defa yedi çocuk sahibi olmak için en az ’sekiz yıl aralıksız çalışmak’ lazım.

Elde edilecek kesilmeyen vergi parasıyla yedi çocuğun masrafını karşılamak mümkün değil.

Yani vergiden muaf olmak için yedi çocuk yapmak, astarı yüzünden pahalıya gelen bir hesap...

Oysa dört çocuk öyle mi?

Türkiye’de ailelerin çoğu zaten iki-üç çocukludur.

Üç çocuğu olan asgari ücretli hemen bir çocuk daha yapıp bir yıl sonra vergiden kurtulacak.

İki çocuğu olan da iki yıl sonra vergiden muaf hale gelebilecek.

Sizce hangisi daha kolay?

Yedi çocuğa ulaşıp vergiden kurtulmak mı, dört çocuğa ulaşmak mı?

Çocuk yapmayı özendirmek için bundan daha iyi bir teklif olamazdı.

Magazin her yerde aynı

İngiliz basını yeni Prenses Diana’sını buldu.Prens William’ın sevgilisi Kate Middleton, her gün İngiliz gazetelerinde...

Geçen gün de Middleton, sabah işe gitmek için evinden çıktığında karşısında 30 paparazzi ve TV kameraları bulmuş.

Yani magazinin kuralları Türkiye’de ya da İngiltere’de farklı işlemiyor.

Show Plus’ta geçenlerde Lindsay Lohan’ın hayatını izledim.

Kariyerini, bundan sonra oyunculuk ve şarkıcılıkla sürdürmek isteyen seksi modelin yaşadıkları, bizim burada aynı kariyer çizgisini takip eden seksi güzellerin yaşadıklarından bir farkı yok.

Plajda bikinili ve üstsüz çekilmiş fotoğrafları, göğüs dekolteleri, frikikleri, peşinde gazetecilerle Lindsay Lohan tıpkı bizimkiler gibi...

Magazin muhabirleri de öyle...

Yukarıdaki cümleyi tekrar kuracak olursak; magazinin kuralları Türkiye’de ya da dünyada farklı işlemiyor.