Paylaş
Bir gazetede çıksa yanlışlık vardır deyip geçeceğim de, üç gündür ayrı gazetelerde 50 bin liralık rakam telaffuz ediliyor.
ıskelenin üzerinde tüllerle örtülü olan bir çadır 50 bin lira olur mu?
Tüm bir sezona üç ay deyip 90 günden hesaplasanız, günlüğü 555 liraya gelir çadırın.
ıstanbul’un dış semtlerinde aylık ev kirası bu para.
Her şey dahil sistem de yok bu iskelelerde, yediği içtiğiyle günlüğü 1000 liraya gelir Süreyya Yalçın’a...
Bu 50 bin rakamını kim nereden çıkardı merak ediyorum.
Türkbükü pahalı bir yer herkes biliyor ama iskelede tüllerle kaplı bir şezlong fiyatının 50 bin lira olması imkansız.
Doğruysa daha da vahim...
Deniz Seki’ye sanatçılar niye sahip çıkmıyor?
Deniz Seki aylardır cezaevinde yatıyor, Seki’ye yapılan haksızlığa ise bir sanatçı dostu kalkıp isyan etmiyor.
Seki’ye büyük haksızlık yapılıyor...
Tutuklu yargılanmasına falan itiraz etmiyorum, suçsuz olduğunu iddia edecek de ben değilim...
Benim haksızlık dediğim 7,5 ay sonrasına dava günü verilmesi.
Suçu kesinleşmemiş birini 7,5 ay tek bir duruşmaya bile çıkarmadan hapiste tutmak haksızlık değil de nedir?
Avukatları bu nedenle Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi’ne gitmeye hazırlanıyor şimdi.
Sanatçı ‘dostları’ ise sus pus...
Herkes Deniz’i belli ki kafasında suçlu ilan etmiş, kimse bulaşmak istemiyor konuya...
Kokain kullandığı için cezasını çektiğini düşünüyor belli ki herkes...
Sanatçılar toplanıp, “Deniz Seki suçsuzdur” diye bağırsın demiyorum zaten.
Sadece arkadaşınıza yapılan haksızlığa sesinizi yükseltin.“Deniz Seki bir an önce yargılansın” deyin.
Yargılansın ki, gerçekten ne kadar suçlu olduğunu, sadece kullanıcı mı yoksa satıcı mı olduğunu ve cezasının ne olacağını hem kendisi hem de kamuoyu öğrensin.
Normal bir davada 2-2,5 ay sonrasına ilk duruşma günü verilirken Deniz Seki’nin en baştan suçlu ilan edilip 7,5 ay sonrasına ilk duruşma günü verilmesi hangi adalete sığar?
Sanatçılar buna itiraz etmeli, Deniz Seki’yle birlikte adalete sahip çıkmalı.
Bakalım bunu kampanyaya dönüştürecek birileri çıkacak mı?
Basının önüne çıkıp, “Deniz Seki bir an önce yargılansın” deme cesaretini gösterecek kaç sanatçı çıkacak bakalım...
Yoksa hep birlikte üç maymunu oynamaya devam mı edeceğiz?
Bu fotoğraflar Meltem’in isteği mi?
Bir Bodrum yorumu daha...
Kıvanç Tatlıtuğ ve Meltem Cumbul’un fotoğraflarını dün bütün gazetelerde görmüşsünüzdür.
Fotoğrafların çekildiği yer Dodo Beach, yani paparazzilerin uçan sineği görüntülediği bir yer...
Kıvanç’la Meltem, buraya gittiklerinde, sarmaş dolaş oturduklarında fotoğraflarının çekileceğini bilmemeleri imkansız.
Bu yüzden sanki bu fotoğrafların çekilmesini özellikle istemişler gibi geldi bana... Bunu daha çok isteyenin Meltem olması da kuvvetle muhtemel.
Çünkü geçen hafta ayrılık dedikoduları vardı, Kıvanç’ın dizideki öpüşme sahnesi vardı... Meltem’in de bunun üzerine, “Bakın, herkesin istediği adam benim yanımda” demesi ve bunu göstermek istemesi çok doğal bir kadın refleksi...
Çünkü özellikle genç kadınlar, Meltem’i fena halde kıskanıyor.
“Kıvanç bu ilişkide ne buluyor?” diye Meltem’e diş biliyorlar.
Meltem’in Kıvanç’tan büyük olmasına kafayı takıyorlar.
Bu ilişkiyi bu kadar kıskanan varken, aşkını ispat için Meltem, Kıvanç’la Dodo Beach’e gitmesin de kim gitsin?..
TV çok da kötü değilmiş
Televizyonun hep kötü örnek olduğu söylenir. Polat’a özenip adam vurdu.
Power Rangers’a özenip balkondan atladı. Hep haberler böyle verilir, televizyonun kötü yanına vurgu yapılarak.
Bakın ıngiltere’de ormanda kaybolan 9 yaşındaki çocuk televizyondan gördüklerini uygulayarak 24 saat boyunca hayatta kalmayı başarmış.
Demek ki televizyon kötü bir şey değilmiş. ıyi ya da kötü olması her araç gibi onu da nasıl kullandığınızla ilgili...
Paylaş