Paylaş
Ne işiniz vardı Gülhane Parkı’nda demeyin, o yıllarda her yaz Gülhane’de şenlikler yapılır ünlü sanatçıların tamamı orada sahneye çıkardı. En büyük olay Müslüm Gürses konserleriydi...
Müslüm Gürses’in henüz Teoman, Kenan Doğulu şarkıları söylemediği, ‘hard core’ Müslüm Baba olduğu yıllardı.
Yıkardı Gülhane’yi...
Konserler ücretsiz olduğu için, en koyu Müslümcüler Gülhane’ye akın ederdi.
Kendini sahneye atanlar mı istersiniz, jiletleyip kan revan içinde kalanlar mı...
Gülhane’yi tıklım tıklım dolduran tamamı genç erkeklerden oluşan topluluk, ibadet eder gibi taparlardı sahnedeki adama...
20 yıl öncesinden bahsediyorum, mesleğe yeni başlayan muhabir olarak bu konseri şaşkınlıkla izlemiştim.
20 yıl sonra Müslüm Gürses’i bu kez kendini jiletleyenler değil, elitist bir kitlenin karşısında izledim Al Jamal’de...
Bu kez sahneye atlayan yoktu, tam tersine sahneden inip masalara tek tek giden bir Müslüm Baba vardı.
“Tutamıyorum zamanı” diyordu, “Bugün benim doğum günüm” diyordu...
Kendi muhteşem şarkılarını da peşine ekleyerek.
O kadar sıkıcı başladı ki Al Jamal’deki Müslüm Gürses performansı, kalkıp gidesim geldi.
Sonra açıldıkça açıldı Müslüm Gürses...
Seyircilerin arasına karıştı, başladı şov yapmaya.
Espriler, yarım yamalak havada bıraktığı cümleler, kimi zaman unuttuğu şarkı sözleri, seyircilere takılmalar.
Duvarları kaldırdı, tüm çıplaklığıyla tüm samimiyetiyle karşımıza dikildi...
Fotoğraflarını çekenlere “Çok yakından çekiyorsuuuun” diye spontane besteler bile yaptı.
Ağzına leblebi attığı için, “Sakata gelmeyeliiim” diyerek şarkı söylemedi, “Su neredeee, su neredeee” diye ortalıkta dolaştı.
Vallahi de çok güldük.
Seyirciden elektriği aldıkça coştu, çoştukça açıldı Müslüm Gürses.
Son albümü Sandık’tan şarkılar söyledi, eğlendik.
20 yıl öncesinden bugüne değişmeyen tek bir şey vardı; seyircinin Müslüm Gürses’e sevgisi.
Her ne kadar kitlesi değişse de, yine onun için kollar iki yana açılıp “Babaaaa” diye bağırılıyor.
Gülhane’de de öyleydi Al Jamal’de de öyle...
Yazı masamda Gülben
8-9 Nisan’da Beşiktaş Kültür Merkezi’nde akustik bir konser verecek Gülben Ergen... Bununla ilgili gönderilen fotoğrafı görünce, “Aaaa Gülben Ergen yazı masamda” dedim. Anlamadı tabii kimse...
Görünce hemen tanıdım nerede çekildiğini, Cihangir’deki Susam Cafe’de... Tam da benim bazı sabahlar yazı için oturduğum masamda, tam da benim koltuğumda. Susam Cafe’de benim köşemde oturup poz vermiş Gülben...
Koltuğumda gözü varmış meğer! İşin şakası bir yana Gülben’in akustik konsere kalkışması büyük cesaret. Akustik konser dediğiniz bir gitar, bir perküsyon bir de vokal...
Elektronik hiçbir şey yok...
Güveneceğiniz tek şey sesiniz...
Böyle bir konserde gitarda Gülben’e kimin eşlik edeceği önemli tabii... Mesela yeni albümünde şarkılarını söylediği Mazhar Alanson ya da
Bülent Ortaçgil olsa o akustik konser tadından yenmez.
24 saat nasıl geçti
Hep en kötü anda biter zaten şarjı...
İki ay önce Uludağ’da donarak ölen gence de şarjı bittiği için zamanında ulaşılamadı.
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’yla birlikte düşen helikopterde bulunan İHA muhabiri İsmail Güneş’in şarjı da en kritik zamanda bitti.
Tamam alan dağlık bölge...
Tamam sis, kar var ama o çok güvendiğimiz teknolojiye ne oldu?
Üç ayrı cep telefonundan alınan sinyaller 1 kilometre eninde 30 kilometre uzunluğunda bir alanı işaret ediyor.
Baz istasyonlarının sık bulunmadığı bölgelerden gelen sinyallerle nokta atışı yer belirlemek mümkün olmadığı için...
İsmail Güneş’in 112’yle yaptığı son konuşmasının ses bandını dinlerken içim parçalandı.
Göz göre göre ölüme gidiyor insanlar, Cemil Çiçek “devletin elindeki tüm imkanlar seferber ediliyor” diyor ama sonuç yok.
Bu çağda bir helikoptere 24 saat ulaşamamak ne demek?..
Paylaş