“Gördün mü vize kalkıyor” diyenlere

O kadar laf söyledin, ne oldu haziranda Schengen vizesi kalkıyor”, “Türkiye, AB’den istediğini alıyor” diye imalı mesajlar atan okurlar var...

Haberin Devamı

Acele etmeyin arkadaşlar, acele etmeyin...
Hazirana daha çok var...
Ben hâlâ başından beri itiraz ettiğim noktadayım...
Daha ilk günden, “Avrupa kendi kapısının önünü temizleyecek diye vizesiz seyahat istemiyorum” diyerek bu anlaşmaya itiraz ediyorum...
“Ona buna vize rüşveti vereceğinize, insanları yerinden yurdundan eden savaşı bitirin” diyorum.
Bakın Batı medyası Türkiye için, “Yüksek maaşlı fedai” demeye başladı...
“AB’ye şantaj yapıyor” diyorlar...
Ayrıca Türkler’e vizesiz seyahati her AB ülkesinin veto etme hakkı var...
Bu yüzden değil haziranda, gelecekte de bizim elimizi kolumuzu sallayarak AB’ye girmemiz çok zor...
Göreceksiniz buradaki konsoloslukta değilse de, gümrük kapısında illa bize bir numara çekecekler...
Daha ilk gün, “Vizesiz seyahat için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 72 kriter var” diyerek Fransa su koyvermeye başlamıştı...
Şimdi bu kriterlerin çoğunun yerine getirildiği söyleniyor...
Peki Güney Kıbrıs’ı ne yapacaksınız?
AB’ye vizesiz seyahat Güney Kıbrıs’ı da kapsıyor, tanımadığımız bir ülkeye nasıl gideceğiz?
Türkiye’nin vize işlemlerinde “Güney Kıbrıs Rum Kesimi” yerine “Kıbrıs Cumhuriyeti” demesi gerekiyor...
Güney Kıbrıs’ı da Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyacak mıyız?
Anlayacağınız Kayserili pazarlığında AB’nin de eli armut toplamıyor...
Avrupa Şampiyonası’na vizesiz gitmeyi hayal ederken yine AB kapılarında kalmayalım da...

Haberin Devamı

Başkan, “Sana ne”li afişleri ben de sevmedim...

İzmir Karşıyaka Belediyesi Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın, Dünya Kadınlar Günü için hazırlattığı “Sana ne”li afişleri çok tartışıldı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan da eleştirdi bu afişleri, hatta “Türk tipi kadın hakları” diye bir konu attı ortaya...
Tüm bu tartışmanın dışına çıkarak sadece estetik açıdan baktım afişlere...
Ve kusura bakma Başkan, “Sana ne”li afişleri ben de sevmedim...
Kadınların haklarına, bedenlerine, hayatlarına sahip çıkması üzerine çok güzel düşünülmüş bir çalışma, kötü uygulanmış...
Yaratıcılık yok, zekice bir bakış açısı yok, bodoslama kafamıza gözümüze vurarak anlatmış derdini afişler...
“Sana ne... İstediğim zaman kahkaha atarım...” diyen afişin görselinde kahkaha atan kadın bile yok...
“Sana ne... Börek de açmam, dekolte de giyerim...” diyen kadının boğazına kadar kazak var üzerinde...
Afişin kendi bile inanmıyor söylediği cümleye...
Sadece afişlerin görselleri değil derdim... “Sana ne”li sloganlar çok daha naif, çok daha zekice anlatılabilirdi...
Güzel düşünülmüş bir proje yaratıcı ajansın kurbanı olmuş...

Haberin Devamı

Hangisi sevgilisi?

Günlerdir bir magazin haberi duruyor önümüzde, dönüp bakan yok...
Bakan var da soran yok...
Cem Yılmaz günlerdir sevgilisi olduğu iddia edilen ikiz kardeşlerle geziyor...
Yemeğe gidiyorlar, hep birlikte dışarıya çıkıyorlar.
En son önceki akşam Annemin Yarası galasına gitmişler, yine üçlü olarak...
Bir muhabir de dönüp sormuyor Cem’e, “Hangisi sevgiliniz, hangisi baldızınız” diye...
Sorulmadığı için günlerdir, ikisi birden Cem Yılmaz’ın sevgilisiymiş gibi bir hava estiriliyor ortada...
Ayrıca öyle de olabilir, kendi bilecekleri iş...
Ama bunu sormak da magazincilerin işi değil mi?

Bizim ünlülerin Los Angeles merakı...

Bizim ünlülerde büyük bir Los Angeles hayranlığı vardır...
Dünya sinemasının kalbi Hollywood orada olduğu için, gözlerden uzak bir yer olduğundan, oyunculuk kursları bir tek orada var sanıldığından...
Her fırsatta kapağı Los Angeles’a atarlar...
Mahsun’dan Serenay’a, Kenan’dan Şebnem’e saymaya kalksam liste bitmez...
Paramparça dizisinin Cansu’su Leyla Tanlar’ın da LA’e aşık olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz son röportajında...
Çocukluktan beri hayaliymiş orada yaşamak...
“O kadar özledim ki” diyor, burnunda tütüyormuş geçen yıl oyunculuk eğitimi aldığı Los Angeles...
Kimse Krakow’a, Varşova’ya gidip de köklü bir drama okulundan oyunculuk dersi alayım demiyor...
Varsa yoksa Los Angeles...
Aferin size...

Haberin Devamı

İyi senaryo iyi oyunculuk...

Annemin Yarası filmi seyirciden önce, geçen akşam yapılan galayla ‘kanaat önderlerinin’ karşısına çıktı...
Giden arkadaşlarıma sordum, çok beğendiklerini söylediler...
Zaten ayakta alkışlanmış film...
Son dönemde ucuz ve kaba komediler yapıldığı için Türk sinemasını eleştirmek moda ya...
Bu yüzden Annemin Yarası’nın nasıl karşılanacağını çok merak ediyorum...
Çünkü ben bu filmi çok sevdim...
Temmuz ayında Belgrad’da bu filmin setine gittiğimden beri, ben bu filme çok inandım...
Öncelikle bizim televizyon ve sinema dünyasının ‘kısır senaryo’ problemini fersah fersah aşmış bir hikaye bu...
Anlattığı hikaye, karakterlerin duygusal dünyası çok oturaklı...
Ve sıkmadan, baymadan bunu seyirciye geçirmesi çok önemli...
Bora Akkaş’a da haksızlık yapılmasın...
Bu filmde dört değil, beş büyük oyuncu var...
Ozan Güven, Meryem Uzerli, Belçim Bilgin, Okan Yalabık ve Bora Akkaş...
“Meryem’in oyunculuğunu batan dizisiyle kıyaslamayın, bir de bu filmde görün onu” diye geçen hafta yazmıştım...
Ama bu asla Meryem’in filmi değil...
Daha doğrusu hiçbirinin filmi değil...
Çünkü hikayede başrol yok...
Rol dağılımı neredeyse eşit şekilde beşe bölünmüş gibi...
Ve hepsi de çok iyi oynuyor...
◊ Belçim Bilgin’e bayıldım: Aklının oyunlar oynadığı hızla değişen Nerma’yı iki bölümde iki ayrı karakter gibi o kadar güzel oynamış ki, bu rol oyunculuk kariyerinin zirvesidir...
◊ Ozan Güven sürekli çakırkeyif Borislav rolünde Meryem’le çok uyumlu bir çift olmuş...
Filmi izlediğinizde “Sette bunların arasında aşk haberlerinin çıkması çok normalmiş” diyeceksiniz...
◊ Okan Yalabık müthiş oynuyor Belçim’in ayağı aksak kocası Mirsad’ı...
◊ Meryem Uzerli’nin oyunculuğunu geçen gün yazmıştım...
◊ Bora Akkaş’ın ise bu kadar güçlü oyuncu arasında ezilmeyip, sivrilmesi bile tek başına alkışı hak ediyor...
Bu filmde en çok hangi oyuncuyu beğendim diye bir liste yapayım dedim, vallahi beceremedim...
Ben beşini birden ilk sıraya yazıyorum...
Ellerine sağlık Ozan Açıktan...
Beş büyük oyuncu ve bir müthiş hikayeden Türk sinemasının yüz akı filmlerinden birini yaptığın için...

Yazarın Tüm Yazıları