Formula 1 heyacanı geçtiğimiz hafta sonu CNN Türk’te Avustralya ayağıyla başlamıştı.
Yarış severler Malezya Grand Prix’sini şimdiden beklemeye başladı ama herkesin merak ettiği 21 Ağustos’ta yapılacak Türkiye Grand Prix’si.
Türkiye Grand Prix’si sezonun 14’üncü yarışı olacak ve Kanal D’den canlı yayınlanacak.
Şimdiden gold biletlerin satıldığı, Avrupa sosyetesinin yer ayırttığı yönünde haberler geliyor.
Ancak bu yarış bizde yapılmasına rağmen canlı yayını bizim televizyoncularımız gerçekleştirmeyecek.
Sıralama turlarında ve ana yarışta 50 kamera kullanılacak. En önemli futbol maçının 13 kamerayla çekildiğini düşünürseniz işin büyüklüğünü hesap edin.
Üç canlı yayın aracının birleştirilerek oluşturulacak rejide üç ayrı yönetmen, başlarında da bir ana yönetmen görev yapacak.
Ancak tüm bu ekip bu işte deneyimli yabancı kadrodan oluşacak.
Tıpkı Şampiyonlar Ligi ve UEFA’da olduğu gibi F1’de de kameraların açıları sponsor firmaların reklamlarının ekrana doğru yansıması için önemli.
İşte bunların hepsini yurtdışından gelecek ve Formula 1’i daha önce defalarca çekmiş bir ekip yapacak.
Üstelik sadece bu yıl da değil, önümüzdeki sezon da işin başına aynı ekip geçecek.
Bu iki yıllık süreç bizim canlı yayın ekibimiz için de bir anlamda ‘staj’ dönemi olacak.
İki sezon yabancılardan işin püf noktalarını öğrenecek olan Türk teknik ekibi, üçüncü sezondan sonra Türkiye Grand Prix’sinin canlı yayın sorumluluğunu üstlenecek.
İşin ne kadar ciddi ve profesyonel olduğunu buradan anlayın.
Aynı tip mafya adamları
Bizim dizilerde mafya denilince senaristlerin aklına koyu renk takım elbise giymiş, pos bıyıklı, belinde tabancalı adamlardan başkası gelmiyor.
Bunların hepsi genizden kısık sesle ‘ben’ yerine ‘biz’ diye konuşurlar, lafı uzata uzata anlatırlar.
Ortaya de tek tip mafya adamları çıkar!..
Kurtlar Vadisi’ndeki Laz Ziya, Doğu Bey gibi karakterlere son olarak Köpek’teki Reşat eklendi.
Aynı tornadan çıkmış bu mafya karakterleri aslında siyah-beyaz yıllardan günümüze Türk sinemasında izlediğimiz karakterlerden başkası değil.
Ahmet Tarık Tekçe’ler, Nuri Alço’lar, Serdar Gökhan’ların yıllarca canlandırdığı mafya karakterlerinin etkisinde kalan senaristler benzer tiplemeleri ısıtıp ısıtıp dizilerde önümüze koyuyorlar.
Söz Köpek’ten açılmışken dizinin son bölümünde bir sahne vardı ki, Olacak O Kadar’ı aratmadı.
Köpek’in dövdüğü Reşat’ın adamlarının Reşat’tan fırça yediği sahneden söz ediyorum.
Adamlardan birinin ayağı, birinin kolu, diğerinin de kafasının sargı bezleri içinde olduğu sahne o kadar amatörceydi ki...
Adamların hali parodi gibiydi... Bu tür inandırıcılıktan uzak sahneler izleyiciyi diziden anında soğutuyor.
Son söz de dizinin ratingleriyle ilgili. Köpek başlamadan önce Osman Yağmurdereli, Özel Hat’a yaptığı açıklamada ‘Bu dizi ya çok yüksek ya da çok düşük rating yapar’ demişti.
Ama üçüncü şık gerçekleşti ve dizi tam ortada kaldı. Son bölümü 7.90 ratingle yedinci sırada yer aldı.
Yani ne yüksek ne de düşük.
Ama iyi yanı hem tüm izleyiciye hem de AB grubuna sesleniyor ve her iki grupta da aynı sayıda izleyiciye ulaşıyor Köpek.
Üçü bir arada
Kanal 6 ekranlarında Türk televizyonlarının yeni fenomeni olmaya aday ‘habercisi’ Kerim Akbaş, son günlerin televizyonda en dikkat çeken isimlerinden.
Haber Dosyası adlı programı sunan Kerim Akbaş, tam bir Reha Muhtar-Banu Alkan karışımı.
Kerim Akbaş bir yandan da bana Şahan Gökbakar’ın Tehlike Çanı adlı skecinde canlandırdığı, ‘ver müziği, ver müziği’ diyen haberci tiplemesi Bülent Binbaş’ı hatırlatıyor.
Nescafe ‘üçü bir arada’ tadında anlayacağınız...
Geçtiğimiz hafta Zaga’ya konuk olup ‘hayran’ kitlesini daha da artıran Kerim Akbaş son programında final bölümüne bu görüntüleri de ekledi.
Kerim Akbaş’ın Haber Dosyası’nı ister gülmek için stand-up show, ister haber programı niyetine izleyebilirsiniz.
Ata’nın tişörtleri
atv’nin sevilen dizisi Avrupa Yakası’nın başarılı oyuncusu Ata Demirer, oyunculuğu kadar her bölümde giydiği değişik ve esprili tişörtleri ile de dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz bölümlerde Bart Simpson, Run DMC baskılı tişörtler giymişti.
Ancak dizinin son yayınlanan 44. bölümünde Gülse Birsel de, Ata Demirer de Melih Gümüşbıçak’ın Televole’deki tarzına özenmiş olacaklar ki Lacoste tişörtler giydiler.
Ata Demirer’in giydiği toplam üç tişörtten ikisi farklı renklerde aynı model Lacoste’lardı.
Neyse ki, söz konusu bölümde giydiği üçüncü tişört bizim alıştığımız ve sevdiğimiz tarzdaydı.
Lacoste’lardan kurtulup kendi tarzına dönen Ata, bu kez Miami Vice baskılı bir tişört tercih etmişti.