Fatih Aksoy-Aysun Kayacı ilişkisiyle ilgili olarak ‘Medyatik ayrılığın barışması da medyatik olur’ demiştim.
Ardından Fatih Aksoy’la konuştuk.
‘Sen beni tanırsın, bugüne kadar ne işimle ne de ilişkilerimle ilgili kameralara konuştum mu?’ diye sordu.
Ben de ona ‘Şaşırdım, niye çıktın ekrana’ dedim.
‘Aysun’a büyük haksızlık yapıldı. İftira atıldı, onuru ayaklar altına alındı. Onu savunmak boynumun borcuydu’ diyerek anlattı: ‘Hayatımda ilk defa kameralara konuştum. Çünkü evimin tapusunu istediği yazıldı. Zor durumda bırakıldı. Bu durumda ona ben sahip çıkmayacaktım da ne yapacaktım. Kameralara böyle bir şey olmadığını, Aysun’un benim tanıdığım en doğru dürüst kadın olduğunu söyledim’...
Peki barışma hikáyesi?
‘Ayrılırız, barışırız bu kimseyi ilgilendirmez. Bana ‘Ayrıldınız mı’ diye soruldu, ‘Evet’ dedim. Sonra da barıştık. Eğer ‘Bir başkasıyla ilişkisi var o yüzden ayrıldı’ haberi yapılsaydı kameralara konuşmazdım bile. Ama haksızlık yapıldığı için medyanın önüne çıktım. Benim yerimde hangi erkek olsaydı aynı şeyi yapardı’...
Salı günkü yazıda da Fatih Aksoy’un Aysun’u sonuna kadar savunduğunu yazmıştım.
Umarım mutlu bir beraberlikle bunun karşılığını alır.
Nescafe’ye öneri
Okurum Hasan Engin Erhan’ın önerisi hoşuma gitti.
Metro City’nin önünde bir süredir devasa bir kırmızı Nescafe fincanı duruyor.
Her gün önünden geçtiğim bu fincan, iyi bir ‘outdoor’ reklamı.
Fikir iyi ama uygulama zayıf. Hazır havalar soğumaya başlarken bu fincandan aralıklarla bir buhar yükselse.
İnsanın koşarak kahve içesi gelir.
Şehrin en işlek caddesindeki Nescafe bardağının da bir anlamı olur.
İbo Show nasıl birinci oldu?
İbrahim Tatlıses’in Star’daki programı yeniden pazar günü birinci olmaya başladı.
Neden?
Bugün’de yazdığı yazılardan dolayı değil tabii ki.
Reklam kuşakları kaldırılınca, İbo Show pazar gecesi yeniden zirveye çıktı.
Bu reklam kuşağı kavgaları programı içeriği kadar önemli oldu zaten.
Programlar ‘Giriş’, ‘Final’, ‘Özel’ gibi ikiye-üçe ayrılıyordu. Artık durum abartıldı dörde bölünen programlar var.
Bir programı dörde bölersen, elbette içlerinden bir tanesi ilk 5’e girer...
Diğer taraftan İbo Show gibi reklamsız yayınlanan diziler de var; Emret Komutanım gibi...
Haftanın üç günü dizinin nasıl birinci olduğunu merak edenlere duyurulur.
Ekim ayını Kanal D’ye kaptırmak istemeyen Show TV, Emret Komutanım ve Cennet Mahallesi’ni haftanın üçer günü blok yayınlayarak gün birinciliğini kapmaya çalışıyor.
Bunun adı da televizyonculuk oluyor.
Galatasaray’daki Fener hayranlığı
Ergun Gürsoy, ‘Fenerbahçe bizi her yönden geçti’ deyince Galatasaray’da tüm şimşekleri üzerine çekti.
Hatta Galatasaray-Denizli maçı çıkışında ‘Fenerbahçe’yi alkışladın, hakemleri de alkışla’ diyen taraftarlarla neredeyse kavga ediyordu.
Şimdi de Eric Gerets, ‘Fenerbahçe seyircisine hayranlığını’ açıkladı.
‘Neyse ki, taraftarlar gol atmıyor. Taraftarlar gol atabilse Fenerbahçe hep şampiyon olurdu’ dedi.
Beş yılda ne çok şey değişti, işler nasıl da tersine döndü.
Fenerlilerin düne kadar hayranlıkla izledikleri Galatasaray şimdi yöneticisiyle, teknik direktörüyle Fenerbahçe hayranı.
Puan sıralamasında liderliği paylaşmakla lider olunmuyor demek ki...
Suşi skandalı
Pınar Dilşeker, boşandığı eşi Çetin Yılmaz’ın oğlunu kaçırdığını ve kendisine göstermediğini iddia ediyor.
Aliye gibi...
Çocukları kaçıran Sinan ve"Çocuklarım olmadan asla" diyen Aliye...
Diziler gibi mi yaşıyoruz yoksa diziler mi bizi anlatıyor.
Bence ikincisi.
Televizyon bir toplumun aynasıdır, o toplumda ne yaşanıyorsa ekranında da o vardır.
Şimdi ‘suşi skandalı’nı dizi yapsak rating rekorları kırmaz mı?
Bir yanda Emre Muratoğlu-İrem Tuncalı çifti.
Diğer yanda Emre Muratoğlu’nun iş ortağı Ari Duek ve eşi.
Ari Duek’in İrem Tuncalı’yla ilişkisi olunca iki aile karışıyor.
Önce eşi, Ari Duek’i affediyor, ardından olay üzerine tek celsede boşanan Emre Muratoğlu-İrem Tuncalı barışıyor.
Böyle bir dörtlü aşk hikayesi rating rekorları kırmaz mı?
Kırar!
Ekranda görüp ‘abartmışlar’ dediğimiz hikáyeler kimi zaman bu kadar gerçek oluyor işte.