Eyyamcı

İsmail Küçükkaya da aynen öyleydi işte...
Eyyamcı bir yönetim gösterdi...
Sadece ve sadece kazasız, belasız, tarafların kırılmayacağı bir yayına konsantre olduğu için, aklı hep oraya takılı kaldı.
Çünkü format yanlış planlanmıştı...
Tarafların karşılıklı polemiğe girmeyeceği bir tartışma programı nerede görülmüş...
İki-üç kez Binali Yıldırım’ın araya girmesine, hemen İsmail Küçükkaya müdahalesi geldi...
“Lütfen karşılıklı konuşmayalım” diye...
Niye?
Karşılıklı konuşulmazsa seyirci nasıl anlayacak hangi adayın neyi savunduğunu, neye itiraz ettiğini...
İsmail Küçükkaya’nın tek yaptığı saniyeyi hesaplamak oldu, “15 saniyeniz var, bir önceki sorudan 10 saniye alacağınız var” gibi.
Buna Ekrem İmamoğlu’nun, “5 saniye alacağım var, 10 saniye daha alırım” gibi çıkışları eklenince hep beraber saniyeleri saydığımız bir toplantıya dönüştü olay...
Keşke İsmail Küçükkaya bu kadar köşeli değil de, daha esnek bir yöntem seçseydi...
Açıklamalardan yeni soru çıkarmak, adayları sıkıştırmak, yeri geldiğinde
süreye takılmamaktır zaten gerçek moderatörlük...
Bu haliyle haber kanallarında gündüz bülteni sunan genç arkadaşlardan biri bile yönetebilirdi...
Ayrıca bu kadar kötü bir dekor seçilebilirdi...
Kocaman devasa bir masa adayların arasına gereksiz bir mesafe koydu, birbirlerine hediye vermekte bile zorlandılar...
Adayların arka fonu iyiydi ama mavi fondan birden İsmail’in beyaz fonuna döndüğümüzde her seferinde gözlerimiz acıdı...
Ama 17 yıl aradan sonra yapılan ilk ‘düello’ olduğu için buna da şükür diyelim...
Dağ fare doğursa da gecede demokrasi ve centilmenliğin galip gelmesi güzeldi...
İsmail Küçükkaya ise iyi niyetliydi...

Bebek çilesi

Havalar ısındı ve hafta sonu Bebek çilesi başladı.
Eskiden Ortaköy böyleydi, hafta sonları trafik kilitlenir, adım atılmazdı...
Aynı sıkıntı yıllardır Bebek’te yaşanıyor dönüp bakan yok.
Yaz aylarında yanlışlıkla Bebek trafiğine girdiyseniz yandınız demektir, saatlerce çıkamazsınız.
Geçen hafta sonu Bebek Şenliği vardı üstelik semtte.
Konserler, etkinlikler, herkes çoluk çocuk oradaydı, tabii trafiği aşabilenler...
Bir de ucuz
atlatılan bir kaza
oldu akşam
Kenan Doğulu konserinde...
Deniz tarafında kaldırımda oluşan boşluğun içine bir kadın düştü...
Yer yarıldı içine girdi denir ya, aynen o şekilde...
Kayboldu gitti kadın...
Muhabirler, kameramanlar zor çıkardılar kadını...
Orada şenlik var ama yolda oluşan yarıklar bile kapatılmamış.
Çocuk da düşebilirdi oraya, kadın düşerken başını çarpıp hayatını da kaybedebilirdi...
Beşiktaş Belediyesi, Bebek tarafına bir el atmayı düşünür mü acaba?

Acıgöl’deki yol

Turizmci Cem Kınay, Nevşehir Acıgöl’de motosiklet kazası geçirdi.
Eşi Elif Dağdeviren’i aradım duyar duymaz, sağlığının daha iyiye gittiğini söyledi...
Kazanın yaşandığı Acıgöl’deki o yolda meğer sık sık trafik kazası olurmuş.
Jandarma, “Defalarca Karayolları’na bildirmemize rağmen yolu düzeltmediler” demiş...
İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?
Hatalı bir yolu düzeltmek bu kadar zor mu?
Cem Kınay, ciddi şekilde yaralanarak ve ölümden dönerek atlattı kazayı, bir sonraki bu kadar şanslı olur mu?
Sevgili Elif ve Cem Kınay’a geçmiş olsun...

Numan Acar

Şu sıralar vizyonda olan Alaaddin filmini izledik çocuklarla hafta sonu...
Güzel bir müzikli macera filmi...
Bildiğimiz masalın yeni çekilmiş bir versiyonu.
Will Smith başından sonuna harika oynuyor filmde.
İşin ilginci bir de Türk oyuncu sürprizi var filmde: Numan Acar...
Sultanın veziri Hakim’i oynuyor ve sert, acımasız bir rolde son derece iyi bir porte çiziyor.
Almanya’da doğmuş bir Türk oyuncu Numan Acar.
Daha önce Hollywood’da birçok yapımda rol almıştı, “Homeland” ve “Prison Break” dahil...
“Alaaddin”de de keyifle izlettiriyor kendini...
Ata Demirer’in “Berlin Kaplanı”ndan da hatırlarsınız kendisini.
Bizimkiler henüz başaramadı ama Numan Acar, Hollywood’da emin adımlarla ilerliyor.
Bir de rollerindeki “doğulu ve terörist” kalıplarından kurtulursa tamamdır...