En kötü bayram mesajı

Biliyorum bayram günü canınızı sıkacak ama bu fotoğraftaki, Cihangir’in en işlek caddesi Susam Sokak’ta herkesin görebileceği bir yerde bulunan bir apartmanın duvarı...

Kapının hemen girişine siyah sprey boyayla kocaman bir yazı yazılmış...
En kötü...
En iğrenç...
En korkunç bayram mesajı bu.../images/100/0x0/55eabff7f018fbb8f8944a64
Hakkari’de üç şehit verdiğimiz arife gününün gecesi duvara yazılmış bu yazı. Fotoğrafı ben çektim.
Kardeşlik, birlik, sevgi, saygı mesajlarının verildiği bayrama, bu kara mesajı okuyarak girdi bizim semtin sakinleri.
Elim titreyerek yazıyorum duvardaki mesajı;
“Kürtler’e ölüm” diyor!
“Amaaan delinin teki yazmış” deyip geçebiliriz.
“Münferit bir olay” der, görmezden gelebiliriz.
“Provokasyon” der, önemsemeyebiliriz...
Ama hep böyle başlamaz mı bu işler?
Önce birkaç meczup, eli titreyerek, çalakalem, korkakça yazar bu yazıları duvarlara...
Sonra bir bakmışız, sağda solda çoğalmaya başlamış bu yazılar.
Meczupların yerini, mahalle bıçkınları, küçük çeteler, ufak örgütlenmeler almaya başlamış...
Bir sabah kalktığımızda kapılara kırmızı çarpılar atılmış!
Ve emin olun, bir duvarda “Kürtler’e ölüm” yazıyorsa, bir başka duvara da “Türkler’e ölüm” yazacak birileri çıkar.
Futbolun şikesiymiş...
Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’ne gidememiş...
Yok AB’ymiş, yok Somali’ymiş...
‘Panpiş’miş, Nihat Doğan’mış...
Dolarmış, altınmış...
Yok siyasetin kısır çekişmeleriymiş...
Hepsini bir kenara bırakın da, oturup bayramın bu en kötü mesajını düşünelim...
Yoksa hepimiz bu duvara çarpacağız.
Umarım duvarlara kardeşlik mesajları yazılacak bayramlar uzak değildir...

Röportajın perde arkası...

“Kuzey Güney”, Üsküdar’da çekiliyor. Şimdi tam yerini söylemeyeyim de set ana baba gününe dönmesin. Ama tam mahalle arasında bir yer. Neyse ki semt sakinleri dizi çekimlerine alışık. Buna rağmen her çekimde sokağın başından sonuna kalabalık bir izleyici grubu toplanıyor.
Sokağa bir kuaför kurulmuş. Ben oradayken iki kadın, müşteri olarak geldi. Kuaförün çalışmadığını, dekor olarak kurulduğunu anlatmak epey uzun sürdü. O derece gerçekçi bir kuaför anlayacağınız...
Buğra Gülsoy elinde küçük bir hediye paketiyle geldi. “Yeni doğan bebeğin için Burcu gönderdi” diyerek verdi. Elbise almış Burcu, bayıldım! “Darısı başınıza” dedim. “Biz daha yeni evliyiz, henüz bir şey anlamadık” dedi Buğra. Eşi Burcu Kara da yeni bir diziye başlıyormuş şimdi, “Bu set yoğunluğunda sezon sonunda görüşürüz artık” diyorlarmış birbirlerine.
Öykü Karayel bence yeni Beren Saat olacak. Çok güzel bir yüzü var, çok yetenekli, ne istediğini bilen bir havası var. Rahat, çok da eğlenceli... Merak ediyorum, daha ne kadar sete metrobüsle gidip gelecek...
“Öykü yeni Beren Saat olur mu?” diye sordum Kıvanç Tatlıtuğ’a. Şunları söyledi: “İkisinin kulvarları çok farklı. Beren’le ‘Aşk-ı Memnu’da çalıştık. Çok başarılı, çok yetenekli bir oyuncu. Öykü de hem görsel hem oyunculuk olarak çok iyi. Ama ikisi bana kalırsa kıyaslanamaz. Öykü’nün çok başarılı olacağına inanıyorum. Hissiyatım, bana onun çok iyi noktalara geleceğini söylüyor. Ama bu nokta Beren’in bulunduğu nokta mı yoksa başka bir yer mi, onu zaman gösterecek.”
Ünlü oyuncular toplu taşımayla gidip gelebilirler mi? Öykü çok iddialı, “Diziden sonra da bineceğim” diyor. Bade hâlâ metroya, vapura biniyor. Kıvanç, “Zor bu işler” diye uyarıyor Öykü’yü. “Televizyonun şöhreti tiyatroya benzemez, aman dikkat et” diyor.
Bade’nin rol aldığı ilk dizi “Metropol Cafe”yi ben CINE5’teyken Birol Güven’e ısmarlamıştık. Birol diziyi çekip getirdiğinde hepimiz “Bu sarışın güzel kim” diye sormuştuk. Bade hem güzel hem de iyi bir oyuncu artık. Eminim “Ezel”den sonra “Kuzey Güney”le oyunculuktaki yerini çok sağlamlaştıracak.
Yazarın Tüm Yazıları