Yılbaşından önce, "E5 yolunda kimin parmağı varsa derhal istifa etmeli" demiştim...
Çünkü E5 olarak bilinen O1 karayoluna açılan yan yollar, işaretsiz konulan bariyerler hem yolcuları canından bezdirdi hem de can almaya başlamıştı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Rafet Bozdoğan arayarak "Parmağı olanlardan biri benim" dedi.
O zaman yurtdışında olduğum için bir araya gelememiştik.
Bozdoğan, 01 karayoluna yapılacak Met+robüs’leri anlattı.
6 gidiş, 6 geliş olmak üzere şu an 12 şerit olan 01 karayolunun ortadaki iki şeridi Metrobüs’lere ayrılacak.
2’şer şerit yan yollara ayrılırken, geri kalan 3’er şerit de transit yol olarak kullanılacak.
Zemine çakılı mıknatıs takozların üzerinde hareket edecek Metrobüs’ün, Mecidiyeköy-Avcılar arasını 30 dakikaya indirmesi planlanıyor.
Toplu taşımacılık için çok iyi bir uygulama.
Ancak O1’de yan yollarda ve transit üç şeritteki trafik karmaşasını çözecek gibi durmuyor.
Transit yolda adı üzerinde durmak yasak, yolcu indirmek bindirmek isteyenler yan yollara girmek zorunda.
Sabah ve akşam saatlerinde özellikle servis şoförleri trafik yoğun olduğu için yan yollara girmek istemiyor.
Bariyerleri aşıp transit yola çıkan yolcuları yol kenarından topluyorlar.
Yani değişen bir şey yok, sağ şeridi kilit olunca transit yolun da transitliği kalmıyor.
Aslında servislerin indirme-bindirme problemi İstanbul’un tüm büyük yolları için geçerli.
TEM’e bağlantı yollarında neredeyse her köprünün altı durağa döndü.
TEM yolunda bile servislerin sabah-akşam sağ şeritte indirme-bindirme yaptıkları belli yerler var artık.
TEM’i bile durağa çeviren şoförlerin, şehrin göbeğindeki O1 karayolunu transit kullanacakları bana inandırıcı gelmiyor.
Fenerli Athena
Athena grubu, yıllardır yapacağız yapacağız dedikleri Fenerbahçe marşını nihayet yaptılar.
Bazı müzisyenler hayranlarını kaybetmemek için tuttukları takımlarını bile açıklamazken, Athena’nın ’koyu taraftar’ olmasını ilgiyle izliyorum.
Acaba Galatasaraylı, Beşiktaşlı dinleyicilerimiz ne düşünür demeden sonuna kadar Fenerbahçe’yi destekliyorlar.
100. yıl anısına, içinde üç tane marş olan bir CD çıkardı grup son olarak.
Aziz Yıldırım’la da yan yana gelip bir basın toplantısı düzenleyerek bu albümü tanıttılar.
Keşke her kulübün bu kadar cesur sanatçı taraftarları olsa...
Buna rağmen Athena’nın Fener şarkılarının, "Marş söylerken yumruk göklerde" diyen Holigan ve 12 Dev Adam kadar güçlü etki yaratmayacağını düşünüyorum.
Kazım’ın anısına
Kazım Koyuncu’nun anısına Dünyada Bir Yerdeyim adlı yeni bir albüm çıkarılmasına izin verdi ailesi...
Ölümünün üzerinden iki yıla yakın bir zaman geçti.
Aynı okulun öğrencileri, aynı mahallenin çocuklarıydık...
Halkevleri tarafından çıkarılan bu albümün en ilginç özelliği, Kazım’ın daha önceki albümlerinde yer almayan 16 şarkıyı söylüyor olması.
Beş şarkının konser kayıtları yer alıyor albümde.
Geri kalan 11 şarkıyı ise Kazım’ın sesinden ilk kez dinleyecek sevenleri.
Aralarında Hoşça Kal, Dünyada Bir Yerdeyim, Anılar Düştü Peşime, Anlat Bana gibi Kazım’ın sesine çok yakışan şarkılar var.
Bu albümden elde edilecek gelir Kazım Koyuncu’nun adını yaşatacak, onun müziğini ve hayata bakışını gelecek kuşaklara ulaştıracak bir projede kullanılacakmış.
Kazım Koyuncu’yu bilenler bu albüme bayılacak, tanımayanlar ise bu albümle Kazım’ı sevecek.
Utanmak
52 yaşındaki şarkıcı Nilüfer, "Utanmasam mayoyla sahneye çıkarım" demiş.
Gazetede duvarda asıllı Pirelli takvimine bakıyorum.
73 yaşındaki Sophia Loren hiç utanmamış birbirinden güzel pozlar vermiş.
Utanılacak işler var, utanılmayacak işler var.
Bana kalırsa 73 yaşında estetik fotoğraflar çektirmenin utanılacak bir yanı yok.
Ama iyi ki Nilüfer mayoyla sahneye çıkmamış.
Utanması bir yana, komik kaçardı...
EK BİLGİLER
Superman filminde yer alan Arı Bisküvisi ilanıyla ilgili yazım üzerine, fabrikanın kurucusu Cemil Akar’ın oğlu Yılmaz Akar’dan bir mail aldım.
Bugün 72 yaşında olan Yılmaz Akar, fabrikanın 1952 yılında babası Cemil Akar tarafından kurulduğunu, 1955’te ithal edilen otomatik fırınla büyük atılım yaptığını belirtmiş.
78 yılında yaşanan uzun süreli grev sonrasında fabrika kapanmış, daha sonra da o dönem Ankara Bayi olan bugünkü sahibi Durmuş Seyhan’a devredilmiş.
1952’den 1979’a kadar fabrikanın başında bulunan Yılmaz Akar’ın bu ek bilgilerini de aktarmak istedim.