Paylaş
Geçenlerde Ankara’da Sabancı Düşünce Kuruluşu imzasıyla “Referanduma Evet” afişleri asıldı caddelere.
Yılmaz Erdoğan’dan Ajda Pekkan’a, Ferit Şahenk’ten Fethullah Gülen’e ‘evet’ diyenler arasında pek çok ünlü ismin adı vardı afişte.
Sabancı Holding böyle bir kuruluşları olmadığını, afişlerin kendileriyle ilgisinin bulunmadığını açıkladı.
Korsan afişleri kimin hazırlayıp, kimler tarafından asıldığı bilinmiyor.
¡ ¡ ¡
TTNet’in bir süredir bilboardlarda, TV’lerde her yerde gözümüze çarpan “her şeye evet” kampanyası var.
- Evde kullanılıyor mu?
- Evet!
- Peki yanımızda taşıyabileceğimiz bir şey mi?
- Evet!
- İçinde film var mı?
- Evet!
Reklamda tek bir soru eksik kalmış;
- Referandumda ne diyeceğiz?
- Evet!
Tamam TTNet’in bu reklam kampanyası referandum kararı öncesinde başlamıştı ama şimdi gündeme fazlasıyla denk düştüğü için başka bir anlam ifade ediyor artık.
Son günlerde bu kampanyanın bilboard sayısı arttı, her yerde TTNet’in evet yazan ilanlarından geçilmiyor.
TTNet gibi güçlü bir kurum akıllara gereksiz soru işaretleri çakmamak için 15-20 gün bu kampanyasını durdursa daha doğru olmaz mı?..
¡ ¡ ¡
Grafiti sanatçıları gelip Taksim Meydanı’na kurulan dev tuvallere resimler yaptı.
Hepsinin konusu aynı; referanduma evet diyorlar.
Ahtapot Paul’u bile çizip evetin üzerine oturttular.
Merak ediyorum Büyükşehir ve Beyoğlu Belediyesi hayır çizecek grafiti sanatçıları çıksa aynı etkinliğe izin verirler mi?..
Bunlar daha başlangıç.
12 Eylül yaklaştıkça dört koldan evet manyağı olmaya hazır olun...
Şişman hostesler
Aralık ayında THY’nin şişman hosteslerini yazmıştım, “Acaba bu dönemin torpillileri de bunlar mı” diyerek...
O dönem bana gönderilen açıklamada, “Kadroda bir iki kilolu hostes bulunabileceğini, bunun da hastalıklardan kaynaklanabileceğini” söylemişti THY...
Birilerinin kulağına kar suyu kaçırmışız herhalde.
30 şişman kabin memurunu zorunlu izne çıkardı THY, 6 ay içinde zayıflayıp gelirlerse görevlerine dönecekler.
Pek çok yabancı havayolu şirketinde kabin görevlileri yaşlı ve çekilmezdir.
Oysa THY’deki görevlilerin çoğu genç, güler yüzlü ve sempatik...
Bu çizgiyi koruma çabası önemli.
Rüyalarda buluşuruz
Ben böyle kafa karıştıran, ‘dur şimdi neredeydik, ne olmuştu’ dedirten filmleri severim.
Seyirciyi labirentin içinde kaybeden, sonra da bulup çıkartan yapımlara bayılırım.
Çünkü böyle filmlerin senaryosu iyi işçilik ister.
Oya gibi işlenmek ister.
Leonardo DiCaprio’nun oynadığı Inception da (Başlangıç) böyle bir film işte...
İnsanların rüyasına girip sırları çeken, bilinçaltına fikir tohumları yerleştiren bir ekibin macerasını anlatıyor.
Ekip son işinde rüya içinde rüyaya giriyor, üç kademe aşağıya iniyor.
Son yıllarda izlediğim en iyi ikinci yarı bu filmdeydi.
Soluksuz izletmeyi başardı.
Minibüsün köprüden aşağı uçtuğu 2-3 saniye içinde ekibin üçüncü kademe rüyadan birinci kademeye yükselmesi ve uyanması müthiş kurgulanmış.
Bu tür filmlerin bir özelliği de; mutlaka ikinci kez izlenerek detayları keşfetmeyi hak etmesidir.
Kaçırmayın derim.
Mimolette’e bayıldım...
Neredeyse Sıraselviler’de her gün önünden geçtiğim, geçerken de iç geçirdiğim bir yer Mimolette...
Açılalı 6 ay kadar olmasına rağmen ben bir türlü içeri adım atamamıştım.
Sonunda geçen gün Kayra’nın Vintage serisinden birkaç şişe almak için girdim.
Girmemle de mekana aşık olmam bir oldu...
İçerisi çok şık döşenmiş, terası deniz manzaralı eskiden de bildiğim bir bina nefis bir hale dönüşmüştü.
Şarap alıp çıkılarak haksızlık edilemeyecek kadar güzel bir yer.
Ben de öyle yaptım, akşam yemeği rezervasyonları gelene kadar oturup bir-iki kadeh içmeye karar verdim.
2007’nin son şişe Sangiovese’i bana kısmetmiş, kadehimi Mimolette’e kaldırdım.
Not 1: Dünyanın en iyi şefleriyle çalıştıktan sonra Mimolette’i açan Murat Bozok’un yemeklerini tatmadım ama böyle bir mekandan kötü yemek çıkacağına ihtimal vermiyorum.
Not 2: Sevgiliyle akşam yemeği yenecek mekanlar listemde Mimolette’i ilk beşe koydum, tavsiye ederim, rezervasyonsuz gitmeye kalkmayın kapıda kalırsınız...
Paylaş