Paylaş
At gibi...
Taş gibi...
Şarap gibi...
Fil gibi...
Fıstık gibi...
Süt gibi...
Yılan gibi...
Kaşar gibi...
Motor gibi...
Kaymak gibi...
Buzdolabı gibi...
Tüm bu tanımlamaları
kimin için yapıyoruz?
Evet bildiniz, hepsini kadınlar için kullanıyoruz.
Hadi itiraf edin, yukarıda saydıklarımın bir ya da birden fazlasını arkadaş ortamında, eğlencede, şakasına ya da ciddi illa ki kullandınız.
Kullanmaya da devam ediyorsunuz...
Hoş kadınlar da hemcinsleri için bu tabirleri kullanıyor ama daha çok erkeklerin tanımlamaları bunlar...
Aşağılayıcı, cinsiyetçi, ayrımcı, küçük düşürücü...
“Taş gibi kadın”, “Şarap gibi kadın” diye övmek için kullandığımız tabirler için de geçerli bu...
Grey İstanbul, Kadınlar Günü dolayısıyla en anlamlı kampanyalardan birini başlattı.
“Diline hakim ol” dediler.
“Kadın obje değil, kadındır. Yaptığın her benzetme ayrımcılıktır” çağrısında bulundular.
Çok doğru, çok yerinde bir kampanya...
Önce bizim dilimizi, bakış açımızı değiştirmemiz lazım.
Gazetelerde, medyada böyle dil kullanılmıyor.
Ama günlük konuşmalarda hepimizin diline pelesenk olmuş çirkinlikler bunlar.
Düşünmeden, tartmadan, işin ucunun nereye vardığına bakmadan söylüyoruz.
Dilimize hakim olalım...
Genç kuşaklara da bunları öğretmeyelim...
Ya 10’uncu olsaydı...
Başbakan Davutoğlu’nun kızı Hacer Büke, Türkiye Okullararası Yön Bulma Yarışması’nda 4’üncü olmuş...
Muğla Yaraş Kent Ormanı’nda yapılan yarışta Başbakan’ın kızı 4’üncü olunca, ilk üçün ödüllendirildiği madalya törenine 4’üncü kürsü eklenmiş.
Böylece Başbakan’ın kızı da madalya töreninde kürsüye çıkabilmiş.
5’inci olsaydı 5’incilik kürsüsü mü eklenecekti?
Ya 10’uncu olsaydı ne olacaktı?
Bu işgüzarlar yüzünden Başbakan’ın kızının yön bulma yarışmasına katılması, bu sporla ilgilenmesi bile gölgede kaldı işte...
Oysa bana kalırsa Davutoğlu’nun kızının böyle bir sporla uğraşması haberdi...
4’üncü kürsüyü koyan işgüzarlar yüzünden bu haber gölgede kaldı.
İmamlar da galaya...
Bebek Camii imamının kadına şiddet konusunda cemaati duyarlı olmaya davet edip, sonra da “8 Saniye filmini izleyin” demesi güzel.
Ben çok sevdim imamın bu yaklaşımını...
Can alıcı bir konuyu, güncel bir filmle ilişkilendirip anlatmış.
Cemaati de sinemaya davet etmiş.
Bundan güzel şey mi olur...
Bu iş bu kadar çok haber olduktan sonra, yapımcılar artık imamları da galalara davet eder...
PR’cılar filmlerin tanıtım dosyalarını imamlara da gönderirse şaşırmam.
Mutfak’ta kadın komedisi
Ben kadınlar komedi yapamıyor deyip duruyorum ya bir süredir, bana “BKM Mutfak’taki No Name’i izle” deyip duruyorlardı...
Salı akşamı gittim sonunda.
Güzel bir kırmızı şarap açıp, sahneyi iyi gören bir yere oturdum; BKM Mutfak böyle bir komedi kulübü...
Yıllar önce Çok Güzel Hareketler Bunlar ekibini de böyle izleyip yazmıştım...
Bu sefer üç genç kadın var sahnede: İlkyaz Kocatepe, Begüm Ertuğrul ve Derya Beşerler...
İkisinin soyadı tanıdık...
İlkyaz Kocatepe; Aysun-Ali Kocatepe’nin kızları, o gece anne babası da izleyenler arasındaydı zaten.
Derya Beşerler, Zeynep Beşerler’in kız kardeşi... Zeynep de kardeşini yalnız bırakmamıştı.
Oyunculuk hayalleri kuran üç adayın, Murat Dalkılıç’ın rol alacağı reklam filmi seçmeleri sırasında yaşadıklarını anlatıyor oyun.
Aksel Bonfil’in yazıp yönettiği oyun kesintisiz 50 dakika sürüyor.
Bu 50 dakika boyunca reklam ve oyunculuk sektöründe yaşananları komik bir dille anlatıyor.
Hollywood’a gidip Eric Morris tarzı eğitim alan ünlülerle de kafa yapıyorlar, oyunculuğu kutsayanlarla da...
İlkyaz, Derya ve Begüm’ün sahnedeki enerjisini, temposunu çok sevdim.
Fırlamalar, eğlenceliler ve espriyi satmayı biliyorlar.
BKM Mutfak, TV ve oyunculuk sektörüne onlarca genç isim kazandırmış bir mekan...
Yakında bu üç genç kadını da yeni projelerde göreceğimize eminim.
Her salı BKM Mutfak’ta sahnelemeye devam ediyorlar bu eğlenceli oyunu. İzlerseniz Murat Dalkılıç’ın reklamında rolü hangisi kapıyor, sonunda başlarına neler geliyor, onu da öğrenirsiniz...
İnternetsiz olmaz
İlkyaz, Derya ve Begüm’le BKM Mutfak’taki oyunları sonrası ayaküstü sohbet ettik, Aksel Bonfil’le de tanıştık.
No Name adlı 50 dakikalık bu komediyi yaratan ekibe “daha yaratıcı olun, daha fazla çalışın” tavsiyesinde bulundum.
“Evet burada çok güzel bir oyun koyuyorsunuz, ama ben bile 30’uncu oyununuza gelebildim. Sizi ancak tanıyabildim.
Seyirci nereden tanıyacak sizi?
Hem oyunda kullandığınız bölümleri hem de sadece internet için çekeceğiniz yeni sahneleri sosyal medyada paylaşın” dedim...
Gündemdeki olaylarla ilgili komik sahneler oynayın tavsiyesinde de bulundum.
Böyle yetenekli ve güzel üç kadını, Aksel’in kaleminden çıkacak güncel skeçlerde herkes izler...
Herkes bulup keşfeder...
Sadece bu ekibe değil, oyunculuk hedefi olan tüm ekiplere tavsiye ediyorum bunu...
Sahneyi internetle buluşturmadığınız sürece işiniz zor.
Paylaş