CNN Türk’teki bizim ekip Dilber Hala’nın rol aldığı D-Smart reklam filminin perde arkasını hazırlamış, dün akşam yayınladık.
Hani Dilber Hala’nın Taytanik’in önünde kollarını açtığı, son sahnesinde striptiz yaptığı reklam filmi... En çok Sponge Bob’la karşılaştığı sahneye güldüm ben... Sponge Bob, denizin içinde yüzen Dilber’i görünce çığlığı basıyor... Dilber Hala da, “Korkma süngerim geçiyordum uğradım. Evin gözzel ama accik rutubetli” yanıtını veriyor. Tekrar tekrar izledim bu sahneyi, her seferinde de deli gibi güldüm. Bayıldığım iki karakter Sponge Bob ve Dilber Hala’nın böyle absürd şekilde karşılaşmasına bünye uzun süre kahkahalarla tepki verdi. Merak edip sordum; hazırlık aşaması tam 22 gün sürmüş, önce ufak maketler olarak hazırlanmış sahneler. Dilber Hala’nın Victoria’s Secret mankeni gibi podyuma çıktığı, Sponge Bob’un evinin önünde yüzdüğü sahneler daha sonra tiyatro dekoru gibi birebir boyutlarda hazırlanmış. Umur Turagay’ın çektiği reklam filminde 70 kişi çalışmış, dekorların tamamı 8 günde inşa edilmiş. Dilber Hala’yı bu çekimin perde arkasını konuşmayı çok istedim ama Binnur Kaya bakmayın öyle hepimizi güldürdüğüne kameralar karşısında hiç rahat bir oyuncu değil. Bir kez Disco Kralı’nda görmüştüm, Okan bile zor konuşturdu Binnur Kaya’yı...
Kristal Elma’ya doğru reklam dünyası
Geçen gün Yiğit Şardan’la öğle yemeği yiyoruz hazır Reklamcılar Derneği Başkanı’nı bulmuşken sordum; “Neden Türkiye’de kaliteli reklam çekilmiyor” diye... 21. kez verilecek ve reklam dünyasının Oscar’ı olarak tanımlanan Kristal Elma’ya hazırlanıyorlar şu sıralar. 16 Haziran’da Galatasaray Adası’nda yapılacak törene bu yıl krize rağmen rekor başvuru oldu; 1130 eser... Eserlerin 82 farklı kategoride yarışacağı geceyi Power FM’in DJ’leri Bay J ve Geveze yapacaklar. Reklam dünyasında çok önemli bir yeri olan, bütün reklamcıların cv’lerine koymaya çalıştığı Kristal Elma’da bu rekor katılım sektörün dinamizmini gösteriyor. Dönelim soruma... Önce itiraz etti Yiğit Şardan ve Türkiye’de çok yaratıcı reklamlar çekildiğini söyledi. “Dünya kriterlerinde değil, çok lokal işler” diye ısrarcı olunca ben bir noktada uzlaştık. Mesela bizdeki gibi bir bankacılık reklam tarzının dünyada da olmadığını söyledi. Ünlü bir şovmenin, ünlü bir dizi oyuncusunun bir adaya gidip banka anlattığı bir tarz bize mahsus. Ama bunun karşılığı Türk izleyicisinde varmış. “Bunu Avrupalı’ya göstersek bir şey anlamaz ama Türk seyircisi bu tarz reklamı seviyor” diyor Yiğit Şardan. “Çakar çakmaz çakan çakmak” gibi işlerin de sadece Türkiye’de olabileceğini söylüyor. Kendine has özelliği olduğu için Coca Cola gibi markaların bile Türkiye reklamlarında yerelleşmek zorunda kaldığını belirtiyor. Hani internete izlediğimiz müthiş içecek, otomobil ya da acayip sürprizli reklamlar var ya, işte o tarz Türkiye’de çalışmıyormuş...
Antrenör seçmek zar atmak gibi...
Yiğit Şardan’ı bulurum da Galatasaray’ı sormam mı... “Neden Skibbe, neden Bülent Korkmaz” diye başladım ben... “Antrenör seçmek zar atmak gibi ne geleceğini asla bilemezsiniz” dedi başladı anlatmaya; Bir takımda başarılı olan antrenör bir sene başarılı olamıyor. İki sene kötü olan sonra bir takımı alıp büyük başarılara koşturuyor. Kendi şirketlerimize profesyonel yöneticiler seçerken yüzde 70-80 başarı yakalarız. Çünkü adamın ne olduğunu, nasıl iş çıkaracağını bilirsin ama teknik direktör seçmek tam bir kumar. Zar atıyorsunuz her şey gelebilir. Skibbe de öyleydi, zar attık 2-1 geldi ama zarı atmadan önce 2-1 geleceğini kimse söylemedi bize... Şimdi yeniden zar atıyor Galatasaray; ben Yiğit Şardan’a şimdiden söyleyeyim hoca Ersun Yanal olacaksa eğer zar 3-2 gelecek...