Paylaş
Dedikodu ve magazin sitesi Gawker, eski güreşçi ve oyuncu Hulk Hogan’ın seks kasetini yayınlamıştı...
Abartmışlardı durumu anlayacağınız...
Hulk Hogan da siteye ağır bir tazminat davası açmıştı...
Mahkeme kararını verdi ve Gawker sitesini tam 115 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum etti...
Bu kadar tazminatı beklemeyen koskoca Hulk Hogan kararı duyunca avukatına sarılıp ağladı...
Şimdi Gawker sitesinin bu tazminatı nasıl ödeyeceği konuşuluyor...
Çünkü sitenin yıllık geliri 45 milyon dolarmış...
Tek umutları bir üst mahkemenin tazminatı düşürmesi...
Yoksa sitenin anahtarlarını Hulk Hogan’a verecekler belki de...
New York’ta sigara yasağı tavsamış
New York’ta beni şaşırtan ilginç bir gözlemimi aktarayım...
Sigara yasağını biraz tavsamış buldum şehirde...
Sigara yasağının en ateşli savunucularından olan New York’ta neredeyse sigara içilecek yer bile bulmak imkansızdı...
Bu kez gittiğimde sokaklarda sigara içenlerin sayısı daha fazla geldi bana...
Üstelik sadece sigara da değil, puro içenler bile vardı sağda solda...
Yine sağlıklarına düşkün New York’lular ters ters bakıyordu ama tiryakiler de umursamıyordu açıkçası...
Hatta bir restoranın önünde oturup hem şarabımızı hem puromuzu içtiğimizi söylemeliyim...
Tiryakiler sonunda New York’ta da isyan mı ettiler ne?
Siyah halıdaki siyah yeleğim!
Ertuğrul Özkök dün benim Batman ve Superman’in New York galasında çok çalıştığımı yazdı ya...
Vallahi yalan sayılmaz, Ben Affleck’le Henry Cavill’la yönetmen Zack Snyder’la o fotoğrafları çektirmek için -1 derece New York soğuğunda 1,5 saat siyah halının başında bekledim...
Sonunda kar bile yağmaya başladı ama pes etmedim...
Fotoğraflara bakıp ceketimin içindeki yeleğe takılanları, “Galaya o kıyafetle mi gidilir, içindeki yelek olmamış” diyenleri bir sonraki galaya götürüp New York soğuğunda 1,5 saat bekleteceğim...
Tiril tiril gömlekleriyle ama...
Özkök’ü neden kıskandım...
Hayır, birlikte gittiğimiz New York’taki Batman galasıyla ilgisi yok kıskançlığımın...
Kıskanma sebebime gelince...
En çok yapmak istediğim şeyi yapıyor şu anda...
Havana’da mojitosunu yudumlayıp yarınki Rolling Stones konserini bekliyor...
Kıskançlıktan ölüyorum...
Orada olmayı çok istediğimi yazmıştım haftalar önce ama Batman galası çıkınca seyahat programımı ayarlayamadım...
Ve Havana’ya Rolling Stones konserine gidemedim...
Özkök’se New York’tan önce Meksika Cancun’a oradan da Havana’ya uçtu...
Küba için en büyük değişimlerinden biri bu konser...
Küba’nın Berlin duvarlarının yıkılması demek bu...
Buna tanık olacak bir gazeteciyi nasıl kıskanmaz insan...
İyi seyirler abi, Küba’nın keyfini çıkar...
Bu pazar yazını büyük bir kıskançlıkla okuyacağım...
İstiklal’de herkes birbirine tedirgin bakıyor...
İstiklal’deki bombanın tam benim kardeşimin ofisinin önünde patladığını pazartesi Magazin Konseyi’nde anlatmıştım...
Haftanın iki-üç sabahı geçtiğim bir nokta orası...
Dün çiçekler, taziye mesajları kaldırıldı, oradaki dükkan açıldı ve hayat tamamen normale döndü İstiklal’de...
Ama görünürde...
İnsanların tedirgin yürüyüşleri, birbirlerine şüpheyle bakmaları, duvar dibinden hızlı adımlarla geçmeleri, koşar adım yürümeleri kaldı geriye...
Metropolitan...
Daha önce New York’taki Metropolitan Müzesi’ne gitme fırsatım olmamıştı...
Bu seyahatimde fırsat yaratıp 2,5 saatimi geçirdim müzede...
İyi ki gitmişim, iyi ki görmüşüm...
Birbirinden ünlü ressamlar, birbirinden ünlü tablolar, heykeller...
Dünya uygarlıklarına ayrılmış kocaman galeriler, tarihi eserler...
Gezmekle, görmekle bitecek bir yer değil...
Amerika’nın bu kadar tarihi eseri Türkiye dahil dünyanın dört bir yanından nasıl toplayıp getirdiğini düşünüyorsunuz ama...
Müze 1880 yılında açılmış ve adamlar neredeyse 150 yıldır buna kafa yoruyorlar...
New York’a yolunuz düşerse benim daha önce yaptığım gibi sallamayın, kısaca MET olarak anılan Metropolitan’ı görün...
Aynı kotu kaç kez giyersiniz?
Kaç yılda bir mont alırsınız kendinize?
Kaç montunuz var dolabınızda?
Aldığınız montu sadece bir kış mı giyersiniz?
Mont, tişört gibi sürekli değiştirilen bir şey midir?
Tüm bu sorulara kendi adıma yanıt veriyorum...
Aldığım kışlık bir montu en az üç-dört sezon giyerim...
Hele iyi ve sevdiğim bir montsa daha da fazla...
Öyleyse Kaan Tangöze’nin alt tarafı iki kıştır giydiği monta neden şaşırıyoruz...
14 Ocak 2015’te görüntülenmiş aynı montla, bir de bu yılın ocak ve şubat ayında...
Kelebek’te “Hep aynı mont” başlığını görünce, “Ya ne olacaktı” dedim kendi kendime...
Her sene kendine üç ayrı mont mu alsın Kaan?
Bu haberi görünce geçenlerde yabancı bir dergide okuduğum, “Aynı kotu kaç kez giyersiniz” haberi geldi aklıma...
Kaan’ın aynı montu giymesinden daha ilginç bir haber olabilir, iki yıldır giydiği montu kaç kez kuru temizlemeye gönderdiği?
Paylaş