Paylaş
Tanıştık, Erdem Turan...
Önünde çikolatalar, gofretler vardı, “Neden yemiyorsun” diye sordum, hiç yanıt vermedi...
Sustu, sadece yüzüme baktı...
Skolyoz hastasıydı, sonradan öğrenecektim bu tür ‘abur-cubur’ yiyemediğini...
Omuriliği doğuştan eğriydi ve yediği her şey omuriliğinin iç organlarına baskı yapmasına neden oluyordu.
Vücudu gelişiyordu ama omuriliği gelişmediği için nefes almakta bile zorlanıyordu.
Erdem okuldan fırsat buldukça bizim programa gider gelir oldu, ekibin bir üyesiydi artık...
Annesi TV8’de her gün yemek yediğimiz yemekhanede bulaşıkçı olarak görev yapıyordu...
Babası aynı kanalda teknisyen...
Sağlık durumunu daha yakından öğrendim sonra, ameliyat olması şarttı, ancak ailenin maddi durumu yetersizdi.
Ameliyat olmazsa 4-5 yıl sonra daha da büyüdüğünde hayatını kaybetme riski vardı.
İşte böyle başladı bizim Erdem’le arkadaşlığımız.
Bundan bir yıl önce “Erdem için ne yaparız” diye çalışmaya başladık, bizim programın yapımcısı Ece Emre’yle birlikte.
Ameliyat masrafı 130-140 bin liralara, hatta hesapta olmayanlarla daha bile üstüne çıkıyordu.
Hemen Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu’na gittik, durumumuzu anlattım.
Türkiye’nin gurur duyacağı müthiş hocaları var, “Ben kendim ve ekibim için bir kuruş almam ama hastaneyi ve masrafları çözmeniz lazım” dedi...
Sigorta hastaneleriyle işi çözmeye çalıştık, ileriye tarih verdiler.
Tanıdığım tek hastane patronu Mehmet Ali Aydınlar’dı...
Acıbadem’in sahibi Aydınlar’ı Federasyon Başkanlığı döneminden tanıyorum...
Ondan önce Acıbadem’de görev yapan skolyoz konusunda Türkiye’nin en önemli hocalarından Prof. Dr. Ahmet Alanay’dan randevu aldık...
“Belli bir miktarı toplayabiliriz ama tamamını karşılayacak paramız yok hocam” dedim...
Hiç düşünmeden Hamzaoğlu ile aynı lafı söyledi bana, “Ben kendim ve ekibim için bir kuruş almam ama hastaneyi ve masrafları çözmeniz lazım...”
Sanki babamın hastanesiymiş gibi “Tamam onu çözeceğiz” dedim, Aydınlar’ın bizi eli boş göndermeyeceğine inanıyordum.
Yanılmamışım...
Aydınlar’a gidip durumu anlattım, “Asla parasız yapın demiyorum, sadece şu ana hiç paramız olmadığını bilin” dedim.
Ekibine hemen talimat verdi, büyük indirimler yaptılar bize...
Her imkanı sağladılar, sadece alınması gereken malzeme parasını talep ettiler...
Sağ olsun hastane yönetimi, “Ameliyat tarihine kadar parayı toplayamasanız da biz ameliyatı yaparız, sizin sözünüz senettir bizim için” dediler.
Son halka Alanay Hoca’dan önce ameliyata girecek Beyin ve Sinir Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Memet Özek’ti...
Ona ve ekibine de binlerce teşekkür, her türlü kolaylığı sağladı bize...
Sonuçta bu büyük operasyonda bizim ödememiz gereken rakam yarının da altına indi.
En büyük maddi yardımı Erdem’in bir yakının çalıştığı Polonez Sucukları ve tabii TV8 yönetimi yaptı.
Geri kaldı bizim toplamamız gereken 30-40 bin lira para...
Geçen hafta sanatçı arkadaşlarımı aramaya başladım, durumu anlattım 3 bin lira 5 bin lira Acıbadem’in hesabına yatırır mısınız dedim.
Sağ olsunlar ikiletmediler bile...
Şimdi bu sabah Erdem, Kozyatağı Acıbadem’de 12-13 saat sürecek büyük ameliyata girecek.
Belki birden fazla ameliyat olması gerekecek...
İnşallah sonunda yaşıtları gibi koşturup, oynayabilecek...
Bir-iki güne size Erdem’le ilgili iyi haberi vereyim, sonra emeği geçenlere huzurunuzda bir kez daha binlerce teşekkür edeceğim...
Türk doktorları
Erdem’in şu bir yıllık hastalık sürecinde bir kez daha anladım ki Türkiye müthiş doktorlar, profesörler yetiştirmiş.
Sadece uzman olarak değil insan olarak da...
Şimdi hepimiz çok önemli işler yaptığımızı zannediyoruz ya; gazeteciler dünyayı kurtarıyor, oyuncular en önemli kendilerini görüyor, şarkıcılar desen dünyanın merkezi...
Hepsi hikaye...
20 saat ameliyatlara girip telefonlarına bile bakamayan, ameliyattan ameliyata koşan...
Başını kaşıyacak vakti olmayan...
Diğer yandan parası olmayana da el uzatmaya çalışan bu hocaları gördükçe insanın yaptığı iş önemsizleşiyor...
Doktorluk mesleğine saygısı artıyor...
Doktorları dövüp, sövüp, öldürenlere de laneti...
Paylaş