Dadıyı merak ettim...

Sibel Arna, Hürriyet Cumartesi’de oğlunun dadısıyla ilgili bir yazı yazdı ortalık karıştı.

Yazının savunulacak bir yanı yok...
Gereksiz sert...
Acımasız...
Doğru bir soruna parmak basıyor ama derdini doğru anlatmıyor...
Çocukları olan arkadaşlarımdan biliyorum, en büyük dert doğru bir dadıyı bulmaktır.
Sürekli bir dadı aranır, sürekli dadının biri gider biri gelir.
Çünkü çocuğa şiddet uygulayanı da var, işini iyi yapmayanı da...
Ben çocuk büyütüp de dadıdan yana dertli olmayan bir anne tanımıyorum.
Yeni anne Sibel de belli ki bu hikayeleri çok duymuş...
Bunun etkisiyle şiddetli bir yazı yazmış.
Peki şerden hayır çıkararak, bu yazının da dadı/yardımcı sorununa dikkat çekmek gibi bir faydası olur mu?
Bir yerde mi okudum, biri mi anlattı hatırlamıyorum.
Çocuklarına bakacak bir yardımcı bulmak için bir ajansa gitmişler.
Moldova, Belarus civarından gelen kadınları köle pazarından köle seçer gibi seçiyormuş aileler.
Bu bakıcıların üç otuz paraya çalışıp, üzerine işittikleri hakaret de cabası.
Dadı olmak kadar, iyi dadı bulabilmek de sorun...
Öncelikle bu ajansları bir mercek altına almak gerekiyor.

Oradan, buradan...

* Tuncel Baba’yı gördünüz mü? Dayı-yeğen mevzusuna hapsolmayacak kadar büyük olduğunu Grup Yorum konserinde gösterdi. Tuncel Kurtiz çıkıp şiirini okuyarak 25. yılında Grup Yorum’a destek oldu. Bu arada 55 bin kişiyi stada toplayan Yorum’a bravo. Kimsenin harcı değil bu.
* Hakkı Devrim, Okan’ın programında dedi ki; “Türkiye’nin sayfaları en çok çevrilen, en çok okunan gazetesi Kelebek’tir. Okumuyorum diyen yalan atıyordur...” Teşekkürler Hakkı Abi, mahçup ettin bizi...
* Vodafone’un kırmızısıyla Akbank’ın kırmızısı tamamen karıştı bende. İki şirket de reklam kampanyasını kırmızıya endeksli yürütüyor. Tamam ikisinin de kurumsal renkleri kırmızı ama Vodafone reklamını görünce Akbank, Akbank reklamını izleyince Vodafone geliyor hemen aklıma.
* İDO’nun Eskihisar-Yalova seferini yapan araba vapuru gişelerinde neden kredi kartı geçmiyor. Bir otomobil 55 lira. Herkesin üzerinde o kadar nakit olmayabilir, etrafta bankamatik de yok. Başka gişeleri çok modern, internet ve cep telefonu da dahil olmak üzere teknolojiyi çok iyi kullanan İDO’ya Eskihisar’daki gişeler yakışmıyor.
* Ali Sami Yen’deki okuma rekoru girişiminde neden Mümin Sekman’ın kitabının okunduğunu iki gündür herkese soruyorum bilen yok. Haberlerde rekor denemesinden çok Sekman’ın kitabının reklamı olarak izledim olayı...
* Kilyos sahili bu sene ücretsiz olduğu için ne cankurtaran varmış ne de etrafta ambulans. Kaynak yaratılmadığı için plajda görevli bulunamıyor. Ve daha ilk hafta sonu gencecik biri boğuldu Kilyos’ta. Üç beş görevli koymanın maliyeti ne olabilir? İnsan hayatından pahalı mıdır?..

Kupa notları...

* Dünya Kupası’nda ne çok tanıdık sima var. Daha önce Türkiye’de çalışmış hocalar, oyuncular, halen oynayan futbolcular... Neredeyse her maçta ‘bizden’ birileri karşımıza çıkıyor. Türk futbolunun çıtayı ne kadar yükselttiğinin göstergesi bu.
* Löw Avrupa Şampiyonası’nda Cem Uzan’vari kolları kıvrılmış beyaz gömleğiyle saha kenarındaydı. Baktım bu sefer yardımcılarıyla birlikte ceket içine V yaka tişört giymiş. Beyaz gömlekli hali daha iyiydi...
* Mesut Özil’in bu oyunuyla turnuvanın en iyi 11’ine girmesi kesindir. Merak ediyorum bu çocuğu Türk Milli Takımı’na ikna edemeyen Fatih Terim ve yardımcıları Mesut’u izlerken ne düşünüyor...
* TRT’nin neden bir Iphone uygulaması yok? Neredeyse tüm kanallar Iphone üzerinden canlı yayına geçti, TRT de bu konuda adım atmalı.
* Kupa başlamadan önce Medyatava spor müdürlerinden bir ricada bulunmuştu. “Ne olur bu kez panzerler, portakallar gibi klişe başlıklar atmayın” diye... Spor sayfalarına bakıyorum da bunun etkisi olmuş, daha fazla zoruluyorlar kendilerini...
* Vuvuzela sana ne diyeyim... Grup maçlarından sonra yasaklanması tek dileğim.

Yazarın Tüm Yazıları