Çocuklar inanın

Fenerbahçe taraftarının Nazım Hikmet’in "Güzel Günler Göreceğiz" şiirini tribünlerde söyleyeceğini duyunca inanamadım.

Çünkü bu şiir Fenerbahçe taraftarına yakışmaz! Galatasaray taraftarına da yakışmaz!

Trabzonspor taraftarına hiç yakışmaz!

Çünkü bu üç kulüp taraftarının Nazım Hikmet’le bir gönül bağı olamayacağı gibi, eminim solcu bir şairin sloganlaştırılmasına da tepki duyan çok sayıda destekçisi vardır.

İtalya’da kırmızı renkli kulüplerin kökeni solcudur, mavi renkliler ise sağcı hatta faşist... Dünyanın pek çok ülkesinde kulüpler arasındaki rekabetin siyasi, dini ve ekonomik kökenleri vardır. Türkiye’de futbol taraftarının ortak özelliği ise lümpenliğidir.

Ağırlıkla da tribünlerde muhafazakar-sağcılar çoğunluktadır.

Kapalı ve Çarşı’nın rüzgarıyla bir tek Beşiktaş taraftarı diğer taraftarlardan ayrılabilir.

Solcu çizgisiyle, muhalif kimliğiyle farklı bir duruşu vardır. İşte son Sivas maçında "Madımak" pankartı açtılar, Sivas’ta yakılan aydınları unutmadılar.

Fenerliler’in "Güzel Günler Göreceğiz" sloganını kendilerinden çaldıklarını söylediler.

Bu iddia bana da inandırıcı geliyor.

Çünkü Nazım Hikmet’in şiirinin hangi taraftara daha çok yakıştığını sorarsanız tereddütsüz Beşiktaş derim.

Üstelik bir Galatasaraylı olarak bunu söylerim.

Diğer yandan bu kadar lümpen tribünlerde usta bir şairin tartışılıyor olması da sevindirici tabii...

İstanbul’un en iyi restoranları

Digiturk’te yayından kalkalı çok oldu ama yemek kültürü kanalı olarak bizim bildiğimiz en iyi kanal hálá Alice’dir.

Oysa İtalya’da Alice’nin esamesi okunmaz.

Orada yemek kültürüne yön veren, restoranları değerlendiren ve bu alanda söz sahibi olan tek kanal Gambero Rosso’dur.

Kırmızı Karides anlamına gelen Gambero Rosso’nun aylık bir dergisi ve bir televizyon kanalı vardır.

Citta del Gusto (Lezzet Şehri) denilen büyük bir binada yayınlarını sürdürürler.

Gambero Rosso nisan sayısında Sicilya, Paris, Porto ve Toscano’yla birlikte İstanbul mutfağını da ele almış.

Dergide İstanbul’a ayrılan 16 sayfada baklava yapımından Türk şaraplarına, kıymalı börekten en iyi restoranlara kadar çeşitli konular fotoğraflarla yer alıyor.

Hangi restoranları seçtiklerini birazdan söyleyeceğim...

Gambero Rosso her yıl İtalya’nın en iyi restoranlarını sıralıyor, bu listeye girenlerin kapısında Gambero Rosso amblemi var, tabii ilk 10’a girenlerin havasından geçilmiyor.

Bizde biraz sezonluk mekanların tanıtımıyla ve çıkardığı kitaplarla Gecce.com bu yolda ilerliyor ama daha çok zayıf.

Kenan Erçetingöz bence gecce.com’un önüne "Türkiye’nin Gambero Rosso’su" olma hedefini koymalı.

Gelelim restoranlara...

Gambero Rosso, İstanbul’un en iyi restoranları olarak Kaşıbeyaz, Beyti, Borsa, Cezayir, Armani, Feriye, Lacivert, Fians, Loft, Pandelli, Reina ve Vogue’u gösteriyor.

Bana kalırsa listede, İngiliz The Restuarant Magazine tarafından 2002 yılında dünyanın en iyi 50 restoranı arasında gösterilen Changa, bu sezonun yükselen yıldızı Mikla gibi mekanlar eksik...

Yine de Gambero Rosso’nun İstanbul mutfağına 16 sayfa ayırması keyifli..

Keşke Digiturk yayın buketine şu Gambero Rosso’yu da eklese...

Alice’nin yerine başlayan Home TV yemek kültürüne meraklı olanları hiç tatmin etmedi çünkü.

İşaretler abartıldı

RTÜK’ün akıllı işaretleri her yerde...

Gazetelerin yayın akışlarında, televizyonların ilanlarında, program içeriklerinde, televizyondaki programlarda.

Hatta hızını alamayan televizyon eleştirmenleri köşelerindeki yazılarına bile bu işaretleri koymaya başladı.

Durumu acayip abarttık! Sanki herkes bu anı bekliyordu!

Bu işaretleri ne kadar çok kullanırsak, ekranda işler o kadar yoluna girecek zannediyoruz galiba.

İşaretleri kullanmak toplumsal bir sorumluluğu yerine getirmek gibi algılandı...

Bu işaretler yurt dışındaki televizyonlardan alındı ama hiçbir ülkenin gazetelerinde, yayınlarında bu kadar çok işaret kullanılmıyor.
Yazarın Tüm Yazıları