Çirkinsin Charlie Hebdo

Tamam provakatif bir yayın çizgisi var...

Haberin Devamı


Tamam bütün değerlerin üzerine gitmeyi seviyor...
Tamam sınırsız özgürlüğün sınırlarını zorlamak bu derginin işi...
Tamam da tüm bunlar en temel insanlık değeri olan yaşam hakkının üzerinde tepinmeyi gerektirmiyor...
Ünlü Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun son sayısında Bodrum kıyısına vuran 3 yaşındaki Aylan’ın karikatürünü çizdiler...
Altına da, “Eğer ölmeseydi büyüdüğünde Almanya’da yılbaşı gecesi ortaya çıkan mülteci tacizciler gibi olacaktı” yazdılar...
Bravo ya, aferin size...
Çok zekice, müthiş!
Meseleye bu kadar at gözlüğüyle bakmak, bütün göçmenleri aynı kefeye koymak, insanları ırkına dinine göre değerlendirmek...
Şunlar iyidir...
Şunlar kötüdür gibi genellemeler yapmak...
Tam da Charlie Hebdo’ya yakışacak bir iş olmuş...
Üstelik terör saldırısından canı yanmış bir mizah drgisi yapıyor bunu...
O terör saldırısından sonra çok daha fazla insani değerlere sarılması, o değerleri yüceltmesi beklenirken...
Onlar 3 yaşında ölen bir çocuğun üzerinden ırkçılık yapıyorlar...
Belki de Aylan yaşasa “Je suis Charlie” diyecekti...
Belki de Charlie Hebdo’ya sizin o çirkin karikatürlerinizden çok daha iyisini çizen bir çizer olacaktı kimbilir...

Haberin Devamı

Festivalin süresi kısaldı etkinlikler daha da arttı

İstanbul Film Festivali 15 yıl aradan sonra ilk kez bir erkek direktörün yönetiminde gerçekleşecek bu yıl...
Geçen yaz Azize Tan’ın yerine atanan ama kasım aynında itibaren fiilen göreve başlayan Kerem Ayan’la buluştum geçen akşam...
Kerem Ayan, çok eski bir İKSV’ci, üniversiye yıllarında rehber olarak başladığı kurumda Film Festivali direktörlüğüne kadar yükseldi...
Fransa’da yaşadığı yıllarda uzun süre Cannes’da görev yapmış biri olarak festival işini iyi bilen bir isim Kerem Ayan...
Bu yıl çok heyecanlılar...
35. yılda festival, hem yeni direktör hem de çeşitli yeniliklerle giriyor...
İşte Kerem Ayan ve Ayşe Bulutgil’den bu yılki film festivaliyle ilgili öğrendiklerim...
* İstanbul Film Festivali’nin süresi kısaldı, daha önce 16 gün olan festivalin süresi dünyanın pek çok festivali gibi 11 güne indi, bu yıl 7-17 Nisan arasında yine Akbank’ın desteğiyle yapılacak...
* Doğal olarak film sayısı da 250’den yaklaşık 170’lere düşecek, İKSV yönetimi daha iyi bir seçki yapmak zorunda kalacak...
* Our ödülleri henüz açıklanmadı ama Kerem Ayan’dan öğrendiğime göre bu yıl kadın sanatçılar ağırlıkta olacak. Ödül alacak bir ismi söyleyeyim, Türk sinemasında ‘femme fatale’ denince ilk akla gelen isim; Suzan Avcı...
* İstanbul Film Festivali’nin açılış töreni Zorlu PSM’de yapılacak ve görkemli bir gece organize dilecek. Jüri başkanları, üyeleri de bu açılışta yer alacak...
* Festivalin en önemli yeniliklerinden biri Ulusal Kısa Film Yarışması... Festival yıllarca kısa filmi gözardı etmişti, bu yıldan itibaren kısa filmleri de ödüllendirecek...
* Bir başka yenilik, festivalin eski geleneği olan retrospekfifler geri dönüyor. Şimdiye kadar hiçbir filmi İFF’de gösterilmeyen Otto Preminger ölümünün 30 yılında 10 filmiyle anılacak...
* Festivalin Uluslararası ve Ulusal Altın Lale yarışmaları açılışla beraber başlayacak. Böylelikle yarışma heyecanı festival boyunca sürecek.
* Festival 6 salonla (Atlas, Beyoğlu, Fitaş iki salon, Fransız Kültür Merkezi, Akbank Sanat) tekrar Beyoğlu’na geri dönüş yapıyor... Beyoğlu eskiden olduğu gibi yine festivalin merkezi olacak... Umarım Beyoğlu Belediyesi festival coşkusunu bu kez yaşatır bize...
* Diğer salonlar Ortaköy’de Feriye Sineması ve Kadıköy’de iki salonla Rexx Sineması olacak. Toplam 9 salonla şehirde 11 gün boyunca sinema heyecanı yaşayacağız...

Haberin Devamı

Tolgahan’ın annesi hamileliğinde hep Tarık Akan’ı seyretmiş...

Hamileliğinde güzel insanlara bakan bir kadının çocuğu da güzel olur mu?
Bizim sektörün ünlü pr’cılarından Selma Semiz’in oğlu çok yakışıklı doğarsa buna inanacağım...
Bir tarafında Murat Boz, diğer tarafında Burak Özçivit, öbür tarafında Tolgahan Sayışman’a baka baka yaşıyor hamileliğinin son ayını Selma...
Bizans Oyunları’nın özel gösteriminde Tolgahan Sayışman’ın karşısında otururken de bu mevzu açıldı...
Tolgahan da hemen annesinden örnek verdi...
“Annem büyük bir Tarık Akan hayranıymış... Bana hamileyken hep onun filmlerini izlermiş, odasına posterlerini asarmış” dedi...
Sonunda Tarık Akan’a bak baka onun kadar yakışıklı bir erkek çocuğu dünyaya getirmiş Tolgahan’ın annesi...
Biliyorsunuz Tolgahan, sektördeki ilk yıllarında “Türk sinemasının yeni Tarık Akan’ı” olarak anılıyordu...

Haberin Devamı

Hopi’nin ismi Fayda Ajans’tan

Dünkü yazımda İngilizce ‘hope’ kelimesinden türetilen Hopi isminin, TBWA Ajans tarafından bulunduğunu yazmıştım...
Hopi’nin Kurumsal İletişim Müdürü Duygu Çavdar düzeltti beni...
“Hopi ismini Ateş İlyas Başsoy’un ajansı Fayda Ajans buldu. Hopi’nin reklam kampanyasını ise TBWA İstanbul yürüttü. Her iki ajansın da Hopi’nin farklı evrelerinde büyük emeği var” dedi...
Biz de kimsenin emeğini yememiş olalım...

Yazarın Tüm Yazıları