Çanakkale Savaşı’ndan geriye kalanları bile koruyamıyoruz

Bırakın Çanakkale’yi anlatmayı, oradaki savaştan bize yadigar kalanları bile koruyamıyoruz...
Dünkü Habertürk’te vardı; Çanakkale Savaşı’nın yaşandığı en önemli noktalardan biri olan Kilitbahir Kalesi’nin yanında bulunan Namazgah Tabyası’ndaki 100 yıllık mermi ve çekirdekleri çalınmış.
Akıl alır gibi değil...
3-5 mermiden değil, 8 bin 500 mermi ve çekirdeğinden bahsediliyor.
Mermiler, ‘bonet’ denilen muhafaza ve kamuflaj kabından götürülmüş.
Güvenlik yok mu, denetleyen yok mu, güvenlik kamerası yok mu?
Şimdi mermilerin tek seferde mi yoksa parça parça mı çalındığı araştırılıyormuş.
Atalarının bu ülke için sıktığı kurşunları çalıp satmayı düşünen cibilliyetsizleri bir kenara koyuyorum...
Asıl üzücü olan bizim Çanakkale Savaşı’ndan geriye kalanları bile muhafaza edemememiz.
Çanakkale Savaşı deyince hamasi nutuklar atmayı hepimiz biliyoruz ama o savaşın kurşunlarını bile koruyamıyoruz.
Yazık ki ne yazık...
Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü buna göz yuman, kendisine emanet edilen tarihe bile sahip çıkamayanları bulup çıkarmalı.

Nihal bir erkek  adıdır aynı zamanda

Nihat Doğan’ın Müjdat Gezen’e söylediği “Nihal miyim, Nihat mı gel odama göstereyim” şeklindeki çirkin sözleri eleştirmiştim dün.
Müjdat Gezen’in muhatabına Nihal demesinin yakışık almadığını da yazarak...
Müjdat Gezen aradı dün sabah.
“Hayatımda tanımadığım, görmediğim, konuşmadığım biri. Nihal diye erkek adı yok mu? Nihal Atsız var. Nihal diye seslenmem bu yüzden. Yoksa diğer türlüsü en başta kadınlara yapılmış ayıp olurdu” dedi.

Chelsea ve Beşiktaş

Süper Lig’in bitimine 12 hafta var, Beşiktaş en yakın büyük rakibi Galatasaray’ın 10 puan önünde, Başakşehir’le puan farkı 4. Premier Lig’in bitimine 13 hafta var, orada da Chelsea en yakın rakibi Totenham’ın 10 puan önünde.
Chelsea için İngiltere’de “Bu saatten sonra şampiyonluğu kaptırmaz” deniyor.
Beşiktaş için de öyle...
Avrupa liglerinde son 3 aya en rahat giren takımlar da bu ikisi.
Bu yüzden ben İspanya Ligi’ni izliyorum, en büyük çekişme orada.
Bitime 13 hafta kala Real Madrid, Barcelona ve Sevilla kıran kırana kapışıyor.

Yak, yık, vur, kır...

Bu ülkede suçlar yapanın yanına kâr kalırsa hiçbir şeyin önüne geçemeyiz...
◊ Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni yakmaya teşebbüs eden serbest bırakıldı, “Hiç kimseden korkmuyorum” dedi...
◊ Barbaros Şansal tahliye edildi, ona İstanbul’un uluslararası havalimanı apronunda saldıranlar hakkında hiçbir işlem yapılmadı...
◊ Bursasporlu futbolcuların otobüsleri basılıp ana avrat küfredildi, tekme tokat dayak yedikleri dehşet olayın görüntüleri bile çıktı ortaya, olaydan üç gün sonra 6 kişi gözaltına alındı...
Yak, yık, vur, kır, parçala ceza yok!
Aksine bazı durumlarda sırtın bile sıvazlanabilir, alkışlanabilirsin.
Durum böyleyken biz bu tür olayların önüne geçebilir miyiz?
Ben bir şey demiyorum, siz söyleyin...

Son yılların en görkemli galası

Son dönemde yapılan film galalarının hiçbirine ünlülerin akın akın gittiğini görmedim ben. Buna Şahan’ın, Yılmaz’ın, Cem’in, Ata’nın filmleri de dahil.
Yakın arkadaşları, film şirketlerinin çalıştığı sanatçılardan oluşan ünlüler vardı o galalarda ağırlıkla.
Diğer filmlerin galalarına ise bir elin parmağı kadar ünlü gitmiyordu son dönemde.
Tek başına güvenlik değil bunun nedeni. Çok film galası yapılması, insanların galalarda sıkılması da ünlüleri galalardan kaçırdı.
“İstanbul Kırmızısı” bunu tam tersine çeviren bir gala oldu.
Ben son yıllarda bu kadar çok ünlü ismin davetli olarak katıldığı bir başka film galası görmedim.
Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün, Nejat İşler ve Mehmet Günsür gibi dört büyük oyuncunun yanı sıra filmin Ferzan Özpetek imzası taşıması da etkili oldu bu ilgide.
Önceki akşam Maslak Uniq İstanbul’da yapılan galaya gittim, izlemek için kalmadım ama filme gösterilen bu ilgi karşısında şaşırdım.
Ünlüden geçilmiyordu salon.
Galadaki şu ilginin yarısı gişeye yansısa “İstanbul Kırmızısı” sezonun en çok izlenen filmlerinden biri olur.
Ve sinema adına da sektör biraz umutlanır diyorum.