Bugüne kadar oynanan
52 maçın 40’ını izlediğim için konu hakkında ciddi fikir sahibiyim ve Hıncal Abi’ye yardımcı olmaya karar verdim.
İşte Kanal 1’in yaptıkları Hıncal Abi;
* * * Bazı maçlar için Almanya’ya
anlatıcı bile göndermediler. İstanbul stüdyodan anlattılar.
NTV’den
Okay Karacan ve
Güntekin Onay’ı ödünç aldılar. İyi ki de almışlar, onların dışındaki anlatıcıların hepsi döküldüler.
Ahmet Çakar’ın yanına, aklına geleni iddia eden, adını hálá bilemediğim, kimsenin tanımadığı bir yorumcu koydular.
Ellerinde Sabah sporun yazarları ve futbolu bilen isimler var.
Reha Muhtar,
Ali Kırca,
Yılmaz Özdil,
Kazım Kanat... Bir tekini kullanmadılar. Hıncal abi, sana bile mikrofon uzatmadılar...
Yorumcuların gerekli gereksiz iddiaları ve çekişmeleriyle zaman doldurdular. Doyurucu bir tek bilgi veremediler.
Aynı anda oynanan
diğer maçın skorunu bile ekrana getiremediler...
Ekrana getirdiklerini de sunucunun kulağına söylemediler. Sunucunun 0-0 dediği maçı, ekranda 1-0 olarak yazdılar.
Stüdyo zeminine koydukları pleksiyle südyo ışıklarını olduğu gibi gözümüze yansıttılar ve
kötü bir dekora imza attılar.
Çakışan maçları
atv’de yayınlayacağız dediler, nedendir bilinmez son anda bundan vazgeçtiler...
Böyle olunca gruptan çıkmış Brezilya’yla bavulunu toplaması kesin denilen Japonya maçını vereceğim diye,
Avustralya-Hırvatistan arasındaki kıran kırana son maçı yayınlamadılar.
İtalya-Çek Cumhuriyeti maçını verdikleri için, Gana’nın ikinci tura yükseldiği ABD maçını seyrettirmediler.
Maçların
tekrarını gündüz yayınlamak yerine gecenin 03.00’üne attılar.
Ses bağlantılarında hep problem yaşadılar.
Uğur Uludağ ve
Ümit Aktan’la eğlenceli yorum yapmaya kalktılar, başaramadılar.
Ermenistan televizyonu şikayet ettiği için
uydu yayınına şifre koydular. 6 milyon çanak anten kullanıcısının yarısını teknik servislere koşturup sefil ettiler.
Antalya’da otelde Almanya-İsveç maçını izlemek isteyen
Başbakan Erdoğan’a bile şifreden dolayı maçı izlettiremediler.
Grup maçlarından sonra ikinci turdaki eşleşmeleri bile
grafik olarak ekrana getiremediler.
Hem kupa hem de kendi programlarıyla ilgili baştan savma tanıtımlar yaptılar.
Ne grafik, ne anlatım, ne yorum, ne de özel programlarla
Dünya Kupası’na tat katmayı başaramadılar...
Üstelik Dünya Kupası rüzgarını kendi programlarının tanıtımı için bile kullanamadılar. Seyircinin kafasına
Kanal 1’in imajını, Dünya Kupası sonrası devam edecek tek bir programını çakamadılar.
Belli ki hazırlıksız yakalandılar.
* * * Bugün oynanacak
Brezilya-Gana ve
İspanya-Fransa maçlarıyla ikinci tur maçları da tamamlanıyor.
Yani 64 maçın, 56’sı oynanmış olacak.
Geriye kaldı 8 maç!
Ama Kanal 1 de sınıfta kaldı.
Fatih Terim’li,
Şenol Güneş’li yorumlarıyla bütünlemede belki geçer ama bu bile kafalardaki Dünya Kupası’nı mahveden kanal imajını kıramaz artık!
Şimdi soruyorum Hıncal Abi,
bunların 10’da birini TRT yapsaydı ne yazardın?
ö s yeme g.... ye!
ÖSYM sonuçlarını bekleyen öğrencilerin şu sıralar
dilinden düşmeyen bir şarkı var...
Ne klibi dönüyor bu şarkının ekranlarda ne de söyleyen grubun bir albümü var.
Buna rağmen
"ö s yeme g... ye" genç kuşağın şu sıralar en çok dinlediği şarkılardan.
Deli adlı Bursalı bir punk grubu söylüyor şarkıyı:
"Bütün sene ugraştım / Kurtarmak için hayatımı / Gece gündüz çalıştım / Kazanabilmek için sınavı...
Peki, şimdi ne değişti? / Geleceğim belirsizleşti / Bir şey söyleyeceğim size / Sokayım sınav sisteminize / ö s yeme, g..ümü ye!"
Başları derde girmesin diye de ÖSYM yerine, "ö s yeme" diye bir formül bulmuşlar.
Sadece fırlama, muhalif ve tepki dolu sözleri dikkat çekici değil.
Asıl
şarkının müziği ve alt yapısı çok iyi...İki defa dinledikten sonra dilinize dolanıp, "ö s yeme, g.... ye" diye ortada dolanmaya başlıyorsunuz.
Muhalif müziğin, koskaca kurumlara karşı
nasıl güçlü bir silaha dönüştüğünün en iyi örneklerinden...
http://www.youtube.com/watch?v=a_KiPM-9cf0&search=osym
(videoda yer alan grup üyesi değil, şarkıya kendince klip çeken bir genç)http://www.hemenpaylas.com/download/1001288/osym.wma.htmlhttp://www.delirdik.com/
(grubun resmi sitesi)