Bu kiracı sözleşmesiyle şehirde marka kalmaz...

Hep söylüyorum, hep yazıyorum; bir şehri şehir yapan tarihi markalarıdır, Roma’ya, Viyana’ya, Moskova’ya gidersin, aynı restoranı 100 yıldır değişmeyen yerinde elinle koymuş gibi bulursun...
Son 3-5 yılda istanbul’un en köklü markaları yıllardır hizmet verdikleri yerlerden taşınmak zorunda kaldılar:
Rejans, Robinson Crusoe, İnci Pastanesi, Pandora, Kaymakçı Pando ilk aklıma gelenler...
Hepsinin tahliye gerekçeleri birebir aynı olmasa da sonuçta bildiğimiz, alıştığımız, elimizle koyduğumuz gibi bulduğumuz dükkanlarından taşınmak zorunda kaldılar.
Ben şu an Kaymakçı Pando’nun nerede olduğunu bilmiyorum, İnci’ye yeni yerinde hiç gitmedim, Rejans’ın yeni mekanı neresi acaba?
Şimdi Tarihi Filibe Köftecisi ve Lebon Pastanesi de aynı tehlikeyle karşı karşıya...
Çünkü 1 Temmuz 2014’te yürürlüğe giren Borçlar Kanunu’nun 347 sayılı maddesi bütün köklü markaları tehdit ediyor artık.
Bu madde 10 yılı aşan kiracıların hiçbir neden gösterilmeksizin tahliye edilmesinin yolunu açıyor...
10 yıldır aynı evde/dükkanda oturan kiracı hiçbir gerekçe gösterilmeden mal sahibi tarafından kapı dışarı edilebiliyor...
Şu an Tarihi Filibe Köftecisi ve Lebon Pastanesi’nin başına gelen de bu işte...
Mal sahipleri bu maddeyi gerekçe göstererek iki ünlü markayı da yıllardır bulundukları dükkanlardan çıkarmak istiyor.
Filibe Köftecisi 1893’ten beri, tam 122 yıldır Sirkeci’deki aynı binada kiracı...
5 kuşaktır aynı aile tarafından işletiliyor.
Mal sahibi kirada 3,5 kat artış istiyor, Filibe Köftecisi şartlarını zorlayarak 2 katını kabul ediyor...
10 yılı geçkin bir kiracı olduğu için de mal sahibi tarafından çıkarılmak isteniyor, dava sürüyor.
Her ihtimale karşı sokakta kalmayalım diyerek, 100 metre ileride bir dükkan daha kiralamışlar, bu yüzden iki tane Filibe köftecisi var şimdi...
Yenisinde Münevver Hanım, tarihi olanında oğlu Cem Bey duruyor.
Ve tabii 122 yıllık yerlerinden taşınmak istemiyorlar.
Galatasaray’la Tünel arasındaki Lebon Pastanesi’nin başına gelen de aynı şey...
10 yılı aşkın bir kiracı olduğu için, kira artışı gerekçe gösterilerek dükkandan çıkarılmak isteniyor.
change.org’da Filibe Köftecisi için imza kampanyası başlatılmış durumda, Lebon için de başlatılmalı...
Bu markalar, elbette mal sahiplerini de mağdur etmeden yıllardır hizmet verikleri yerlerinde durmalı...
Yürürlüğe gireli bir yıl bile olmadan Borçlar Kanunu’nun 347. maddesi köklü markalar için çok ciddi bir tehdit oluşturmaya başladı.
Bu madde yüzünden şehirde yıllardır aynı yerde hizmet veren köklü marka diye bir şey kalmayacak.

Sadece şu etiketi yaz birçocuğun ayakkabısı olsun: #withoutshoes

Sosyal sorumlulukla bir markanın nasıl büyüdüğünün en güzel örneğidir Tom’s...
4-5 yıl önce yurtdışında görmüştüm ilk ve elime aldığımda mağaza görevlisi dedi ki “Bu ayakkabıyı alırsanız aynısından bir tane de ihtiyacı olan bir çocuğa gidecek”...
İnanamamış ve pahalı olmayan o espadrili satın almıştım; markası Tom’s’tu...
2006 yılında Arjantin’deki yoksul çocukları hedefleyen marka dünyaya yayıldı, ayakkabılarını dünyanın her yerinden ihtiyacı olan çocuklara ulaştırdılar.
Son yıllarda da “One Day Without Shoes/ Ayakkabısız Bir Gün” adıyla bir kampanya düzenliyorlar dünyada.
Geçen yıl bizde de Bebek Parkı’nda ünlüler yalınayak yürümüşler ve bu kampanyaya dikkat çekmişlerdi.
Bu yıl da 21 Mayıs’ta aynısı Ortaköy’de yapılacak.
Ama çok daha önemlisi bu tarihe kadar Instagram’da yürütülen kampanya...
İhtiyacı olan bir çocuğun ayakkabı sahibi olmsı için Tom’s ayakkabı almanıza da gerek yok artık; sadece çıplak ayaklarınızın fotoğrafını çekip sosyal medyada #withoutshoes etiketiyle paylaşmanız yeterli...
Paylaşılan her #withoutshoes etiketi için Tom’s Türkiye’de bir çocuğa ayakkabı verecek.
Bugüne kadar 15 binden fazla ayakkabı garantilendi.
Siz de sadece çıplak ayaklarınızı fotoğraflayıp #withoutshoes etiketiyle paylaşarak bir çocuğu ayakkabı sahibi yapabilirsiniz.
Not: Tom’s bu kampanyada adının bile geçmesini istemiyor, “One Day Without Shoes” herkesin sloganı olsun istiyor. Ama bugüne kadar o kadar çok çocuğa ulaştılar ki Tom’s’u alkışlamamak imkansız...

Kadir Abi de açılış yaptı

Geçen gün Büyükşehir Belediyesi’nin televizyonu İstanbul TV’de rastladım; Kadir Abi tek başına açılış yapıyordu...
O kadar mutlu, o kadar keyifliydi ki anlatamam...
Hep diyorum ya onun da hakkı açılış yapmak, kurdele kesmek, bir iki durak metro kullanmak diye...
Ama Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’dan fırsat kalmıyor.
Bu sefer tek başınaydı...
Sultanbeyli’de, Merkez Cami ve meydan genişletme projesinin temelini atıyordu ama olsun...
“Kadir Abi sen bizim her şeyimizsin” sloganlarıyla kürsüye çıktı.
Başroldeydi...
Gururluydu, mutluydu...
Eminim günün birinde bir metro durağı da açıp birkaç durak direksiyonun başına geçecektir.