Paylaş
Sorunun yanıtını küt diye veremedik, bu yüzden hep birlikte tartışmamızın doğru olacağını düşünüyorum...
Ünlülerin Cihangir fotoğraflarına bakın; altında tek bir haber bulamazsınız.
Evine alışveriş yaptı, kafede çay içti, arkadaşlarıyla sohbet etti...
Eeeee? Bunun nesi haber?
Adam zaten orada oturuyor, her gün aynı kafede çay içiyor. İşyeri orada olanlar da var. Foto muhabiri arkadaşlar da sürekli oralarda, gördükleri yerde deklanşöre basıyorlar.
Aynı ünlüyü günde üç kere görseler, üç kere fotoğrafını çekecekler.
Bu durumda şöhretlerin son dönemde iyice artan isyanına hak vermemek mümkün değil. “Kardeşim beni sürekli neden çekiyorsun” diyorlar. Muhabirlere kızıyorlar, onlarla tartışıyorlar.
Cihangir’deki kafede öpüşürken çekersin ayrı, yeni sevgilisiyle el ele çekersin ayrı...
Bunlar haber...
Ata Demirer anlatmıştı; “Gündüz vakti, tam apartmanın kapısını açarken yan taraftaki ağacın arkasından bir muhabir çıkıyor. ‘Ne yapıyorsun’ diye soruyor. ‘Ne yapayım, bakkaldan yumurta aldım, eve dönüyorum’ diyorum”...
Haklı, bunun nesi haber?
Ata’yı da, Yavuz’u da, Yetkin’i de, Meltem’i de, Nejat’ı da, Selçuk’u da, daha onlarcasını da günlük halleriyle her gün çekebilirsiniz Cihangir’de... Çünkü orada yaşıyorlar.
Peki her gün altına yazacak haberiniz var mı? Yok...
Üstelik Cihangir fotoğrafları Bebek, İstinye, Bodrum gibi renkli de değil.
O yüzden Ayşegül’ün sorduğu soru doğru; “Biz ünlülerin Cihangir’de çekilen sıradan fotoğraflarını neden basıyoruz?”
İzlemediğim bir filmin eleştirisi
“Hiç izlenmeyen filmin eleştirisi yapılır mı” demeyin...
Ben şimdi onu yapacağım.
Eğer çekilen film “Kurtlar Vadisi Filistin”se...
Söyleyeceği söz... Anlatacağı hikaye... Kullanacağı argüman şimdiden belliyse...
Irak filminde Amerikan düşmanlığını kaşıyan Polat Alemdar ve arkadaşları İsrail konusunda da bizi şaşırtacak bir şey söylemeyecekse...
Polat’ın tek derdi Irak’ta çuvalın, Filistin’de Mavi Marmara’nın intikamını beyazperdede almak olacaksa...
Ben şimdiden bu filmle ilgi eleştirimi yapıyorum ve izlememe kararımı ilan ediyorum.
Çünkü popülist ve rövanşist söylemlerle çekilen bir yapımdan iyi bir sinema filmi çıkmayacağına inanıyorum.
İslami saat de kullanılır
Sina Koloğlu’nun köşesinden öğrendim; Hilal TV İslami saat dilimini kullanıyormuş.
Yani Türkiye’de saat 20.00’yken, Hilal TV ekranında 18.00 yazıyormuş.
Biz Greenwich’i kullanırken Hilal TV, Suudi Arabistan Mekke Kraliyet Saat Kulesi Merkezi’ni esas alıyormuş. Alsın. Ne var bunda?
Hiçbir televizyonun, hiçbir gazetenin yayın politikasına karışma hakkımız yok. Yeter ki bu yayın çizgileri, bir diğer kanalın yayın çizgisini aşağılamasın, karalamasın, küçük görmesin, küfür etmesin...
Bu arada Hilal TV’nin izlenme payı yüzde 0,05. Yani 10 bin kişide 5 kişi izliyor Hilal TV’yi...
Mustafa Erdoğan: Evet de derim, sosyalist partiye oy da veririm
Mustafa Erdoğan’ın referandumda evet demesinin nedenlerinden biri olarak, Kültür Bakanlığı’yla yakın ilişkileri olmasını göstermiştim. Mustafa Erdoğan aradı ve konuyla ilgili şunları söyledi:
“Referandumda evet diyeceğimi, Gülben’in (Ergen) Twitter’da hayır demesinden üç-dört gün önce açıklamıştım.
Kültür Bakanlığı’yla çıkar ilişkim olduğu da doğru değil. Ertuğrul Günay beğendiğim bir politikacıdır ama Aspendos’ta Kültür Bakanlığı’yla halen davalığım. AK Parti’nin bize çok sıcak bakmadığı da ortada. Dansçı kızların göbeği açık diye gösterilerimize bile gelmezler. Referandumda evet demem, Ak Parti’yi desteklediğim anlamına gelmez. Referandumda evet dediğim gibi, seçimlerde de sosyalist partiye oy verebilirim.”
Paylaş