Paylaş
Pikniğe gider gibi, deniz kenarına iner gibi çoluk çocuk toplanıp ev bakmaya gidiliyor...
Şehirdeki yeni eğlence anlayışı bu...
Bizim Faik hafta sonu bu evlerden birini almaya kalkınca beni de sürükledi peşinden...
Olaya yerinde şahit oldum.
Zannedersiniz ki bedava ev dağıtılıyor, öyle bir kalabalık.
Banka kuyruğu gibi numara alınıyor, sıran gelince görüşmeye giriyorsun.
Hanım hanımcık kızlar elinde lazer kalemleriyle inşaatın maketinde bir yer gösteriyor, “Şu daire sizin olsun bakın ne güzel havuz da görüyor...”
Üç yıl sonra o havuz başında gürültüden komşular birbirinin boğazını sıkacak, düşünen yok!
- Maket güzel de inşaat nereye yapılacak?
- İşte şurası...
Kız pencereden bomboş bir araziyi gösteriyor.
İnşaat firmaları arasında bu kadar rekabet olunca, firmalar müşteriyi memnun etmek için de her yolu deniyor.
Biz gittiğimizde “Yeşil Pörtlengeç Evleri Köfte Partisi”nin başlamasına 15 dakika vardı.
Zaten o saate kadar kurabiyeler, pastalar, çaylar kahveler sebil... Herkeste bir yeme içme hali...
Yanımdaki kadın sonunda çocuğunu uyarmak zorunda kaldı: “Dur yavrum yeme o kurabiyelerden o kadar, birazdan köfte yersin...”
İtiraf edeyim, o kadar açtım ki ben de köfte partisine katıldım.
Allahı var köftesi iyiydi.
Faik’e dönüp, “Bunlar köfteyi iyi yaptığına göre evi de iyi yapar, hiç düşünme al bir tane” dedim... Ne yapayım inşaat firmasıyla ilgili elimizdeki tek done yemekte olduğumuz köfte.
Köftenin yanında kolalar, ayranlar, salatalar, turşular her şey bedava...
Bir yandan çoluk çocuk herkes iştahla yiyor, bir yandan muhabbet koyuluyor:
- Biz birinci etaptan almayı düşünüyoruz...
- 2+1’lere de bakın ödemesi daha uygun...
- Teslim tarihi de biraz geç ama...
- Bunlar pahalı abi, “At Kestanesi Vilları”na baktık biz valla daha hesaplı...
- Ama havaalanına uzak orası... Bu son lafı söyleyen beyi zannedersin ki dünya çapında şirketi var. Hong Kong senin Meksika benim her hafta uçuyor da, alacağı ev o yüzden havaalanına yakın olsun istiyor.
Karnımız doyduktan sonra kafa çalışmaya başladı bizde...
Ödemesi uymadı, metrekaresi küçük geldi Faik’e...
Sonunda, “Gel biraz daha düşün sen” dedim çıktık...
Biz çıkarken yanımızdan iki-üç aile toplu halde minibüse biniyordu. Kadının biri dedi ki:
“Haftaya Pıtırcık Evleri’ne gidelim, kaynımgiller söyledi orada döner veriyorlarmış...”
Uganda’dan merak ettiğim
Ayşe Arman’ın Uganda izlenimlerini ve fotoğraflarını sevdim.
Ancak bir fotoğraf dikkatimi çekti.
Ayşe’nin etekli ve şapkalı olup, zenci bir gence sarıldığı fotoğraf...
Fotoğrafın sağında bir kara tahta var.
Kara tahtada, “Arsenal-Shaktar Donetsk” ve “Spartak Moscow-Chelsea” yazıyor.
Bunlar 19 Ekim’de oynanan Şampiyonlar Ligi maçları...
İlki 5-1 Arsenal’in, diğeri 2-0 Chelsea’nin galibiyetiyle bitti.
Yoksulluk sefalet fark etmiyor, futbolun dünyanın her yerinde ilgi gördüğünü kanıtlıyor bu fotoğraf.
Ama benim merak ettiğim bu maçların neden kara tahtaya yazıldığı...
Bahis oynatmak için mi, yoksa canlı yayını mı var?..
Ayşe’nin yoksul Uganda izlenimlerinden anladığımız kadarıyla televizyon ve Şampiyonlar Ligi maçı yayını zor...
“Her şey sokakta yapılıyor” diye yazmış ya Ayşe, galiba bahisler bile sokakta seyyar şekilde oynanıyor Uganda’da...
Kırıldım
Serdar Erener ve Nil Karaib-rahimgil’in kirildim.com adıyla bir internet sitesi açtığını biliyor muydunuz? İnsanlar buraya girip kırıldığı şeyleri mesaj olarak yazıyor. Mesajlara bakınca çoğunluğun kadınlar tarafından bırakılmış, sitem dolu mesajlar olduğunu gördüm. Ya aldatılmışlar... Ya terk edilmişler... Bu kırgınlıklarını da mesaj olarak bırakmışlar siteye. Bu kadar kırık kalbin arasında başka bir şey yazayım dedim ve siteye şu notu düştüm;
“İddaa’nın Fener-bahçe’ye 1.50, Gala-tasaray’a 4.20 oran vermesine kırıldım...”
Nil’e Not: Mesajların altında tarih olmalı. Mesajların güncelliği açısından önemli bu...
Paylaş