Bir EBA takipçisi olarak sayın Bakan’a bir öneri

Hatta ben bu yıl okulların açılacağından bile şüpheliyim.

Telafisi temmuz-ağustos aylarında yapılabilir belki ama şu an elimizde var olan tek şey uzaktan eğitim.

Saçma sapan içerikleri herkes eleştirdi, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da kabul edilemez olduğunu söylediği için o konuya girmeyeceğim bile...

Ben sistemin öğrencilere daha fazla yaramasından yanayım.

Pazartesi gününden beri 3’üncü sınıf öğrencisi kızım Pera’yla beraber her sabah saat 11.00’de televizyon başına geçiyoruz.

Bizim öğretmen çok sıcak, çok sempatik bir hanımefendi.

Şarkı da söylüyor, şiir de okuyor, çocuklarla iyi iletişim kuruyor.

Bizim ilk haftaki ders programımız şöyleydi:

Pazartesi-çarşamba: Türkçe ve Matematik Salı-Perşembe: Hayat Bilgisi ve Fen Bilimleri

Cuma: İki ders İngilizce Her ders 20’şer dakika.

Çarşamba sabahı bir baktık, hem Türkçe hem matematik dersi pazartesinin tekrarı.

Tam bir hayal kırıklığı!

Biliyorum bu kadar kısa sürede o kadar çok içerik hazırlamak çok zor.

Ama Milli Eğitim’in elinde imkan var; hem öğretmen, hem teknik ekip, hem stüdyo sayısı hızla artırılabilir ve çok daha fazla ders çok daha hızlı şekilde yüklenebilir.

Günde 20’şer dakikadan iki ders bile çok azken, bir de bunları tekrar vermek öğrencilere bir şey kazandırmaz.

Pek çok özel okul kendi uzaktan eğitim sistemini kurmaya başladı. Zaten onlar EBA’dan uzaklaşacak ve kendi öğretmenleriyle ders yapacaklar.

Ama devlet okullarındaki milyonlarca öğrenci için tek şans EBA.

EBA hızla zenginleşmezse özel ve devlet okulları arasındaki uçurum iyice açılır.

Kamu hizmeti cezası artmalı

Ankara’da kendisini polis olarak tanıtarak hastaneye giden yaşlı bir amcanın videosunu çeken gence verilen cezaya
bayıldım.
◊ 15 gün süreyle evinden çıkamayacak.
◊ Bu süre bittikten sonra da haftada iki gün huzurevine ziyarete gidecek.
İşte budur!
Uyduruk para cezasından çok daha etkili bu ceza.Kamu hizmeti cezaları artırılmalı Türkiye’de.
◊ Hayvana eziyet eden barınakta çalıştırılmalı...
◊ Tek teker üzerinde giden motorcuya yolları süpürme cezası...
◊ Tüneli araçlarıyla kapatıp meşale yakan magandalara parkları temizleme cezası verilmeli.
Ehliyetini alıp 500 lira, 1000 lira ceza kesmek çözüm değil bunlara...

Kapalıçarşı kapalı Perşembe Pazarı açık

Koronavirüs salgını sonrasında ağır bir fatura ödemiş olursak, bunun en büyük nedeni yasakları her yerde aynı şekilde hayata geçiremememiz olacak...

Mesela önceki gün Kapalıçarşı önlem amacıyla kapatıldı. Çok doğru bir karar, keşke daha önce kapatılsaydı.

Peki Kapalıçarşı kapalı da, bazı AVM’ler niye açık hâlâ?

Kapalıçarşı kapandı, 3 kilometre ötesindeki Karaköy Perşembe Pazarı’nda neden bütün dükkanlar açık?

Salı günü arabayla Perşembe Pazarı olarak bilinen Karaköy Tersane Caddesi’nden geçtim.

Bütün hırdavatçılar, bütün dükkanlar açık. Kepenk kapatan tek bir esnaf yok...

Ve hiç olmadığı kadar kalabalık. Millet “evde kal” uyarısını tatil belleyip, arabasıyla gelmiş alışveriş yapıyor.

O kadar ki yol kenarına park edilen arabalar yüzünden trafik tıkanmıştı caddede.

Ben ne anladım bu işten?

Kapalıçarşı’da bulaşan virüs 3 kilometre ötedeki Perşembe Pazarı’nda bulaşmıyor mu?

Yoksa Perşembe Pazarı, Kapalıçarşı gibi kapalı olmadığı için sorun yok mu?

Yasakları her yerde aynı şekilde ve kararlıkla uygulamazsak, bu işin altından zor kalkarız.

Virüsü kapmadıysan burada kaparsın zaten!

Ne yazık ki yasaklar ve önlemler konusunda bir-iki hafta geriden gidiyoruz. Geçen hafta marketlerdeki tedbirsizliği yazmaktan yoruldum, sonunda bazı önlemleri hayata geçirttik. Ama yeten önlemler değildi bunlar. En önemlisi marketlere büyüklüğüne göre belirli sayıda müşterinin alınması, kuyrukların market dışına taşınmasıydı.

Geçen hafta yazdım bunu. Ben daha yapan bir market görmedim.

Sonunda dün İçişleri Bakanlığı konuya el attı, marketin toplam hizmet alanının 10’da 1’i kadar müşteriyi içeri alabileceğini duyurdu.

200 metrekareyse market, içeride en fazla 20 kişi olacak. Çıkan müşteri kadar dışarıda bekleyenler içeri alınacak. İşte doğrusu bu. Çünkü önümüzde bunu yapan örnek ülkeler var. Sadece marketler mi?

İşte Bakırköy Dr. Sadi Konuk Devlet Hastanesi’nden dün geldi bu fotoğraf...

Vatandaş koronavirüs testi yaptırmak için hastaneye akın etmiş, dip dipe. üst üste uzun kuyruklar oluşturmuş.

İnanın bu testin yapılmaması, böyle yapılmasından daha iyi. Virüsü kapmadıysan burada kaparsın zaten. Bu kuyruğa sağlam giren korona pozitif çıkar.

Dünya kendini temizliyor

İnsan yeryüzünden elini eteğini biraz da olsa çekince, eve kapanmak zorunda kalınca... Üretimi, tüketimi biraz bile olsa azaltınca doğa nasıl kendini hızla toparlamaya başlıyor.
◊ Venedik’te kanallardaki sular hiç olmadığı kadar temiz akıyor.
◊ Balıklar bile görülmeye başlanmış.
◊ İstanbul’da hava kalitesi orta seviyeden iyiye yükseldi. Doğa kendini yeniliyor, canlılar insanın olmadığı yerde doğal hayatlarını sürdürüyorlar. Dünya kendini temizliyor. Virüse bir de bu iyi tarafından bakmak lazım.

Kenan’ın evinden ev yapımı reklam

Evde kal kampanyası sayesinde kısa sürede canlı konserler, canlı fitness dersleri, eğitimler gördük de ev yapımı bir reklamın olacağı aklıma gelmezdi.
Türk Telekom’un yüzü Kenan İmirzalıoğlu’nun sağlık personeli ve Telekom’un saha görevlilerine teşekkür ettiği son reklam filmi bir ilk oldu.
Bir sanatçının reklam filmini kendi çektiği, üstelik kendi imkanlarıyla evinden kaydettiği ilk reklam filmi olarak tarihe geçti bu reklam.
Zaten Kenan da reklamda; “Ben şu anda bu reklamı kendi evimde kendi imkanlarımla çekiyorum” diyerek bunu açıkça söylüyor.
Kamera karşısında masa başında ev haliyle gözüküyor. Bu arada Sinem Kobal’la Kenan’ın evlerinin güzel olduğunu da ilk kez görmüş olduk.
Arkada soldaki tablonun hangi sanatçıya ait olduğunu merak ettim...