Paylaş
Turuncu takımın taktiği şuydu:
* Yıldırım Demirören topu Başbakan’a at...
* Acun topu Başbakan’a at...
* Hido topu Başbakan’a at...
* Rıdvan topu Başbakan’a at...
* Tut, Başbakan tut...
Peki buna karşı Başbakan’ın takımı karşısında ilk 3 dakikada 3-0 önen geçen Beyaz takımın taktiği neydi...
* Kendine gel Şifo Mehmet, kendine...
* Başbakan’ın önünden çekil Fettah çekil...
* Yılmaz oyunu yavaşlat...
* Kaleyi aç Volkan kaleyi...
Taktikler böyle olunca Başbakan Erdoğan 3 gol de atar 13 gol de...
Gole giderken bir kırmızı halı sermedikleri kaldı önüne...
Aslında al bu maçı siyasete uyarla, her şey aynı...
Ülkede tüm kurumlar, tüm yapılar tıpkı bu gösteri maçında olduğu gibi Başbakan’a çalışıyor...
Erdoğan da sandıkta golü atıyor.
Ne yalan söyleyeyim bu maçı izledikten sonra futboldan soğudum.
Ben artık kriket seyrederim.
Tek doğru şey stadın adı
Yıllardır hiçbir işe yaramayan Olimpiyat Stadı’nın hemen yanı başına Başakşehir Stadı’nın yapılması da...
Stat dolduracak seyircisi olmayan bir takıma stat vermek de...
Bu stada 100 milyon lira para harcamak da...
Her topun Başbakan’a gittiği gösteri maçı da gereksiz ve abartılıydı...
Gecenin tek doğrusu vardı:
Stada Fatih Terim’in adını vermek.
Biz Türkler yaşarken insanları takdir etmez, ödüllendirmeyiz.
Bunları genelde insanlar öldükten sonra yaparız.
Bir tek bu teamülü ters yüz ettiği için Başakşehir Stadı’na az ama çok az sempati duyabildim...
6 ayda ikinci Herkül
Bizde Çanakkale filmleri yapılmaya başlandığı zaman “Ne çok Çanakkale filmi yapılıyor” demiştik...
Oysa her yönetmenin anlatacağı Çanakkale hikayesi farklı...
Bakın altı ayda Hollywood yapımı ikinci Herkül filmi vizyona girdi...
İlki şubat ayında, benim de setine gidip tanıştığım Kellan Lutz’un oynadığı Herkül: Efsane Başlıyor...
İkincisi ise cuma günü vizyona giren Dwayne Johnson’ın oynadığı Herkül: Özgürlük Savaşçısı...
İkisi de aynı efsaneyi başka bir yerinden tutarak anlatan filmler.
Demek ki bazı konularda pişti olan bizim yapımcıların kavga etmelerine gerek yok...
Aynı anda aynı hikayenin filmi iki farklı yaoımcı tarafından çekilebilir.
İyi olan kazansın!
Peki bu iki Herkül’den hangisi kazandı?
Kusura bakma(!) Kellan, şu an vizyonda olan Herkül’ü bir parça daha fazla beğendim ben...
Herkül’ün arkadaşları çok iyi işlenmiş çünkü...
Filmi izleyecekseniz aman jeneriği seyretmeden çıkmayın salondan...
Herkül’ün 12 görevi aslında nasıl başardığı animasyon şeklinde çok iyi anlatılmış...
Filmin en güzel yanı jeneriği diyebilirim...
Passolig konser bileti de satacak
Passolig kartı olmayan stada giremeyecek artık.
Sezonda bir kere maça gitsen dahi bu karttan almak zorundasın.
Pek çok kombine kart sahibi gibi ben de maça gitmediğim zaman kartımı eşe-dosta veriyordum.
Şimdi öyle bir şey yok...
Benim koltuğuma oturacak adamın da Passolig kartı olmak zorunda.
Ancak o zaman ben cep telefonu üzerinden kod gönderip koltuğumu başka bir Passolig kartı sahibine verebileceğim...
Bu başka bir tartışma konusu...
İşin eğlence sektörünü ilgilendiren kısmı da var.
Sadece futbolseverler değil sanat ve sinema severler de yakında bu karttan almak zorunda kalacak.
Çünkü Passolig, Biletix’e çok ciddi bir şekilde rakip oluyor ve eğlence sektörüne de giriyor.
Aslında bu kartın adı Passo...
Passolig onun futbolla ilgili olan kısmı, Passosinema, Pasosanat gibi onlarca daha kart sürecekler...
Sinema ve konser biletlerini de buradan satacaklar.
Passo karta para yükleyip bilet alacağız.
“Üstelik tüketiciden komisyon da almayacağız” diyor Passo kartçılar.
Biletix’e çok ciddi anlamda rakip olması demek bu.
Tabii tüm bu iş sonunda gelecek, en çok Aktif Bank’a yarayacak...
Sonuçta diğer bankalara ait olan Bonus Card’dan, Play Card’tan, Maximum Kart’tan bir farkı yok bu Passo Kart’ın...
‘Melek kalpli, kutsal kadın’ Sinan’ı tarif etmiş meğer...
Ebru Şallı’nın “Erkek dediğin Rolex takar, Maserati’ye biner, hafızalarda kalacak hediyeler verir” açıklamasından sonra erkeklik üzerine bir yazı yazmıştım...
Sinan Akçıl aradı ve şunu söyledi.
“Melek kalpli kutsal kadınımın anlatmaya çalıştığı şu: Benim taktığım, kullandığım saatin adını vermiş bilerek...
Üstüne de hafızalarda yer bırakacak hediyeler vermeli demiş...
Bu hafızalarda kalacak hediye de onun için yazdığım ve Funda Arar’ın seslendirdiği Hafıza şarkısı...
Yani Ebru tek cümlede söylediği üç şeyle sadece beni anlatmış.
Genç bir erkek olarak tabii ki bu açıklama çok hoşuma gitti, tek adres olarak beni göstrmesine bayıldım...”
Görüldüğü üzere Sinan-Ebru aşkı doludizgin gidiyor...
Paylaş