Paylaş
Mehmet Ali Yılmaz yıllar önce siyah oyuncusu Campbell için “yamyam ve rengi bozuk” demişti...
Şimdi de Başkan Sadri Şener, Fenerbahçeli futbolcu Raul Meireles’e benzer bir önyargı ve şekilcilikle hakaret etti.
Galiba “şampiyonluğumuz çalındı” psikolojisi giderek Şener’in kimyasını daha çok bozmaya başladı.
Her açıklamasında, her beyanatında gereksiz bir sertlik var.
Bu sertlik onu çoğu zaman yanlış yollara sokuyor.
İşte son açıklaması:
Hakeme el hareketi yaptığı için 12 maç ceza alam Meireles için, “Cezası indirilmesin. Meireles gibi saç şekli ve dövmesi olan birinden ancak böyle bir hareket beklenir. Hatta cezası artmalı” dedi...
Bu kadar ayıp, bu kadar sığ, bu kadar önyargılı yaklaşım olamaz...
Hep bu şekilcilikten çekmedik mi?
Siyahlar giyinenler satanist...
Mini giyenler fahişe...
Sakallılar şeriatçı...
Dövmeliler anarşist...
Türbanlılar yobaz...
Doğulular terörist...
Başımıza ne geldiyse kafamızda yıkamadığımız bu kalıplar yüzünden gelmedi mi?..
Çok merak ediyorum, Sadri Şener’in ailesinde, yakınlarında, eşinin dostunun çocuklarında dövmesi olan, saçını farklı kestiren kimse yok mu acaba?
Peki Trabzonspor taraftarları içinde yok mu?
Trabzonlu futbolcuların kaçında dövme var? Benim bildiğim üçünü söyleyeyim; Emerson, Alanzinho ve Zokora...
Bunların hepsi Şener’in kalıplaştırdığı gibi, “her türlü çirkin hareketin ve ahlaksızlığın beklendiği” tipler midir?
Sadri Şener başta Meireles olmak üzere tüm kamuoyundan özür dilemelidir, insanları görünüşüne göre sınıflandırdığı için...
Trabzonlu yöneticilere not...
Sadri Şener sadece Meireles’e hakaret etmekle kalmadı, Burak’ın kafasına atılan su şişesi ve sonrasında atılan ses bombası için de ilginç bir yorum yaptı. “Futbolun içinde bunlar var” dedi...
Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar da, Galatasaray’ın Trabzon’dan aldığı futbolcuları kastederek, “Galatasaray başkasının kümesinden izinsiz tavuk almamayı öğrenecek.
Umarım bundan sonra böyle şeylere tenezzül etmezler. Eğer böyle şeyler yapmaya devam ederlerse, tepkimiz farklı olur” dedi. Yani Trabzonsporlu yöneticiler utanmasalar az bile yapıldığını söyleyecekler.
Trabzonspor yönetimi bu yaklaşımlarıyla Trabzon gibi köklü bir kulübe olan saygıya gölge düşürüyorlar, farkında değiller.
Ne tepkisi?
Ünlüler Twitter’da bir şeyler yazıp paylaşıyor, her seferinde de bir iki aklı evvel çıkıp abuk sabuk yorumlar yapıyor bunlarla ilgili...
Sonra da yazdıkları haber oluyor...
En son Ivana Sert, tanıtımını yaptığı ayakkabı firmasının onlarca ayakkabısıyla küvete girip fotoğraf çektirmiş. Bir takipçisi de eleştirmiş bunu; insanlar yiyecek ekmek bulamıyor diye... Eeee...
Her zaman bunu söyleyecek birileri çıkacak. Milyonlarca kullanıcı var sosyal medyada ve her zaman bu tür yorumlar olacak.
Binlerce insan bir şey demezken bu paylaşılan foto ve haberlerle birkaç aklıevvelin yorumları neden haber oluyor ki...
Hepimiz biliyoruz, sırf ünlülerin canını acıtmak, laf çakmak için Twitter’da cirit atanlar olduğunu...
Bunun nesi haber değeri taşıyor anlamış değilim.
Türkan Şoray kitabı...
Cuma gecesi yeni başlayan programım İki Laf Edelim için Türkan Şoray’dan ricacı oldum; “Açılışı sizinle yapmak istiyorum” diye...
Sağ olsun kırmadı, geldi ve eğlenceli bir program oldu.
Bu program için Türkan Şoray’ın yeni kitabı Sinemam ve Ben’i iki gün içinde okudum.
Bu kitabın her satırını Türkan Hanım kendisi yazmış, bir editör falan yok yani işin içinde...
Kitabı üç nedenden dolayı çok sevdim.
1- Edebi dili yüzünden... Açıkçası ben Türkan Hanım’ın bu kadar edebi bir kalemi olduğunu bilmiyordum. Çocukluğundan set arkasına kadar hayatının her dönemini çok iyi ve akıcı bir dille yazmış.
2- Sinemasal değeri yüzünden... Bu kitap Türkan Şoray’ın hayatı kadar aslında Türk sinema tarihinin de özeti... 60’lardan 70’e Türk Sineması, 70’lerden 80’e toplumsal gerçekçi Türk sineması, 80’lerden sonra kadın sorunlarına eğilen Türk sineması... Türkan Şoray’ın hayatını okurken Türk Sineması tarihini de okuyorsunuz...
3- Cesareti yüzünden... Türkan Hanım sözünü sakınmamış. 19 yıl birlikte yaşadığı Rüçhan Adlı’dan annesine, kardeşlerinden Türk Sineması’nın en değerli oyuncularına ve yönetmenlerine tüm yaşadıklarını büyük bir cesaretle anlatmış.
Son Söz: Sinemam ve Ben, hem Türk Sineması’nın Sultan’ını çok daha iyi tanımak, hem de Türk Sineması’nı öğrenmek için mutlaka okunmalı. Ben, kitabı okuduktan sonra Türkan Hanım’a olan saygımın kat be kat arttığını söylemeliyim.
Paylaş