Paylaş
Biri Aylin Kotil...
Diğeri Gülseren Onanç...
Onanç, CHP PM üyesiydi, geçen yıl genel başkan yardımcılığından istifa etti...
Aylin Kotil ise hem amcadan (Aytekin Kotil), hem de eski eş kontenjanından (Mustafa Sarıgül) yerel yönetime aşina...
CHP bu iki kadından birini mi tercih edecek yoksa başka bir aday mı gösterecek?
Benim gönlümde yatan ise BDP’den Sırrı Süreyya Önder’in Beyoğlu’na aday olması...
Kazanamayacağı İstanbul Büyükşehir yerine, kazanabileceği Beyoğlu için çalışması...
Genel seçimlerde bağımsız aday olarak bu bölgeden iyi oy almış ve Meclis’e girmişti Sırrı Süreyya Önder...
Büyükşehir’de “oylar bölünmesin” diye desteklemeyen çok çıkar ama Beyoğlu’nda solun ve demokratların rüzgarını arkasına alabilir Sırrı Süreyya...
2+2=5
Bir kısa film tavsiyesi daha size... 2+2=5 adında 7 dakikalık bir İran filmi...
Despot, dayatmacı bir öğretmen bir sabah derse girip 2+2’nin artık 5 ettiğini dikta ediyor öğrencilerine...
Öğrencilerden biri şiddetle “4 eder” diye itiraz ediyor.
Öğretmenin üst sınıftan getirdiği öğrenciler “4” diye direten öğrencinin icabına bakıyor!
Öğretmen soruyor, “Başka itiraz eden var mı, öyleyse yazın şimdi defterlerinize 2+2=5...”
Sonrası?
7 dakikanızı ayırıp filmi izleyin...
İstediği kadar baskı olsun, istediği kadar dikta...
Doğruların eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Futbolcu insan değil mi?
Kendini bilmez bir taraftar sahaya girip Fernandes’e tekme attı...
Kasımpaşalı Motta ve Beşiktaşlı Almedia da bu kendini bilmeze sahanın ortasında haddini bildirdiler. Tekmeyi bastılar.
İyi de yaptılar, ellerine sağlık!
Ama hakem kırmızı kart gösterdi Almedia ve Motta’ya...
Seyircinin sahaya girip futbolcu dövmesi serbest...
Futbolcunun bu seyirciyi dövmesi ise kırmızı kart!
Futbolcunun tribünden inip saldırana karşı kendini ya da arkadaşını savunmasından daha normal ne olabilir?
Elinde bıçak olsaydı bu taraftarın, Almedia yine tekmeyi koyup arkadaşının canını kurtarsaydı suçlu mu olacaktı?
Dün Rıdvan Dilmen, Sabah’ta eli titreyerek yazmış, “Bazıları şimdi bana kızabilir ama ben de aynı şeyi yapardım” diye... Hiç çekinme Rıdvan, açıkça söyle...
“Ben olsam Almedia’dan daha fazla tekmelerdim o kendini bilmezi” diye...
Çünkü hepimiz aynı şeyi yapardık.
Amerika’yla aynı anda...
-1980’lerde yabancı filmler 1-2 yıl sonra sinemalara gelirdi...
-1990’larda yabancı filmler aylar sonra bizde vizyona girerdi...
-2000’lerde yabancı filmler dünyayla aynı anda gösterime girerken, yabancı diziler aylar, haftalar sonra bizde gösterilirdi...
-2010’lar geldi...
Şimdi yabancı filmler gibi yabancı diziler de aynı anda Türk televizyonlarında gösterilmeye başlandı...
“Glee” (Foxlife, Çarşamba 07.30) ve “Homeland” (Foxcrime, Pazartesi 07.00) dizileri Amerika’yla aynı anda, aynı saatte bizde yayınlanmaya başladı.
“The Walking Dead” (FX, Pazartesi 21.30) ise Amerika yayınından bir gün sonra... (RTÜK dizi sert olduğu için saat nedeniyle izin vermiyor ortak yayınlanmasına...)
Mayısta tekrar ekranlara dönecek “24: Live Another Day” de Amerika’yla aynı anda yayınlanacak.
“Başkasından duyma ilk izleyen sen ol” sloganıyla her yerde reklamı yapılıyor bunun...
Nereden nereye geldik...
Eskiden filmi sinemada izlemek için yıllarca beklerdik...
Şimdi diziyi Amerika’yla aynı anda izliyoruz.
Not 1: Digiturk bu kanalların gitmesine nasıl göz yumdu? Yabancı dizi seyredenlerin favori kanallarıydı bunlar. Bu kanalları da yayınlamayacaksa Digiturk neden her ay bu kadar para alıyor bizden?
Not 2: Foxlife, Foxcrime ve FX kanalları, D-Smart, Teledünya ve Tivibu üzerinden yayın yapıyor...
Serdar doğru yolda
Daha geçen hafta, artık araba satın almanın ne kadar gereksiz bir yatırım olduğunu, modern şehirlerde yakın gelecekte günlük, hatta saatlik arabalar kiralayacağımızı yazmıştım...
Dün gazeteleri okuyorum.
Magazin sayfasını açtım...
Serdar Ortaç’ın bütün arabalarını sattığını artık araba kiraladığını okudum...
Ekonomi sayfasını açtım...
Anadolu Grubu’nun 90 milyon lira yatırıp Garenta adında günlük bir araç kiralama şirketi kurduğunu okudum... Galiba 2 yıldır kullandığım Mini Cooper, satın aldığım son araç olacak...
Paylaş