Paylaş
Gördünüz mü zararı...
Şimdi de Anıtkabir’in içine halı saha yapıldı, askerler futbol oynasın diye...
Atatürk sporu ve sporcuyu severdi deyip halı sahaya da ses çıkarmayalım öyleyse...
“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” diye meşhur sözü var sonuçta ortada.
Çocukları severdi, oyun parkı olsun...
Sporcuyu severdi, halı saha dursun...
Oldu olacak eğlenceyi severdi diyerek Disneyland da yapalım Anıtkabir’e!
Böylece ziyaretçi sayısı da artar!
“Ne olacak canım” diyerek bir defa kuralları delmeye başladınız mı, Anıtkabir’e çocuk parkı yapan da çıkar halı saha yapan da...
“Denizi çok severdi” deyip havuz yapan da çıkar.
Bu yüzden Anıtkabir’de kurallar delinmemeli, çocuk parkı gibi halı saha da hemen kaldırılmalıdır...
Güle güle Giovanni Bey...
Önceki gün 87 yaşında kaybettiğimiz Giovanni Scognamillo’nun bendeki yeri ayrıdır...
Gazeteciliğe yeni başladığımız yıllarda Hürriyet Dergi Grubu’nda TV’de 7 Gün’de çalışırken Giovanni Scognamillo’nun hazırladığı sayfanın editörlüğünü yapardım ben...
Her hafta dergiye 2 tam sayfa sinema yazıları yazardı Giovanni Bey...
Fantastik sinema, korku sineması, dünya sinemasından portreler, kovboy filmleri, bilimkurgu örnekleri, Türk sinemasından birbirinden ilginç konular...
Hollywood’da bile bugünkü gibi vampir modası başlamamışken, o vampirlere özel ilgi gösterirdi.
O zamanlar bugünkü gibi internet yok...
Konularla ilgili arşivinden özenle seçtiği fotoğrafları ve yazıyı bir zarf içinde yollar, fotoğrafların kaybolmaması için de sıkı sıkı tembihlerdi bizi...
Arada yazıları, fotoğrafları almak için Giovanni Bey’in Galatasaray’ın arkasındaki evine bizzat giderdim. Kitaplar, arşivler, fotoğraflar, sinema sohbetleriyle dolu bambaşka bir dünyanın kapıları açılırdı önüme...
Derginin Genel Yayın Yönetmeni Mine Engez’den, yazıları geciktirdiğimizde “Giovanni bile sizden hızlı yazıyor” diye fırça yerdik.
Sonuçta...
Ben toy bir gazeteci olarak ilk tanıdığımda bile 65’in üzerindeydi Giovanni Bey...
Sinema konusunda deryaydı...
Beyoğlu’na aşık bir levantendi...
Önceki gün bu dünyaya veda etti...
Böyle adamları bir daha bulabilmek o kadar zor ki...
“Cunta Cunta” diye şarkı mı olur...
Ben hayatımda bu kadar komik iddia görmedim; meğer Tarkan’ın Cuppa şarkısı cuntanın marşı olarak bestelenmiş...
Bu deli saçması iddiayı önce Milat gazetesinde okudum ben.
Neden 15-16-17 Temmuz’da değil de, darbe girişiminden bir gün önce 14 Temmuz’da yayınlandı bu şarkı diye sordular...
Hesapta 14 Temmuz’da yayınlanan bu şarkıyı Tarkan darbeden sonra “Cunta Cunta Cunta” diye okuyacakmış...
Yahu hangi cunta kendisine cunta der de, bir de üzerine bunun şarkısını yaptırır!
Ama her darbenin bir marşı vardı diyorlar, Cuppa da 15 Temmuz’un marşı olacaktı diye sallıyorlar.
Bu tür saçmalıkları kaçırmayan Yeni Akit de bu iddiayı alıp köpürtüyor.
Ne olacaktı yani, darbe gerçekleşmiş olsa FETÖ’cüler meydanlara çıkıp; “Bağıra çağıra bas bas... Sabaha kadar dans dans” diye tempo mu tutacaktı...
Bırak Tarkan’ı hangi şarkıcı bir gün sonra darbe girişimi olup ortalığın karışacağını bilse yeni şarkısını piyasaya sürer...
Tarkan’la Sezen Aksu bu iddialara cevap versinmiş...
Yahu sen önce iddianın iddia olup olmadığına bak da ondan sonra birilerinden cevap bekle.
Yola devam Aleyna...
Aleyna Tilki diye bir genç şarkıcı var... Genç isim çıkmıyor dediğimiz pop müzikte 16 yaşında kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor.
Yetenek Sizsiniz Türkiye’de yarıştığı zaman 14 yaşındaydı... Orada dikkatleri çekti, müzik piyasasına adım attı.
Cevapsız Çınlama diye bir şarkı yaptı, bu yazın en çok dinlenen şarkılarından oldu. 64 milyonun üzerinde izlendi klibi, dünya listelerinde 24’üncü sıraya yükseldi...
Gencecik bir kız daha yolun başındayken de ilk Türkiye gerçeğiyle tanıştı; “Nereye böyle bakalım” diye yolunu çevirdiler...
Parmakları doğrulttular üzerine...
Utanmıyor musun 16 yaşında sahneye çıkmaya dediler...
İçkili mekanlara yaşın tutmaz dediler...
Konser veremezsin dediler, okulun ne olacak diye sordular...
İşin olurunu göstermek yerine bir güzel patakladılar. Lise 3’e gittiğini, derslerinin iyi olduğunu, anne-babasıyla konserlere gittiğini söylemeye çalıştı ama dinleyen kim...
Oysa Aleyna dünyada da olduğu gibi genç yaşında pop müzikte merdivenleri tırmanmaya başlayan bir isim...
Elbette reşit olmayanları alkolden, gece hayatından, kulüplerden uzak tutmaya çalışalım... Ama 16 yaşında sahneye çıkmaya başlayan birini de döverek yapmayalım bunu... Ne yani o da 70’lerin 80’lerin yıldızları gibi yaşını mı büyütsün? O zaman herkes bu yalanı yiyip rahata erecek mi?
Genç şarkıcıların ebeveynleri gözetiminde sahneye çıkmasının yolunu açmak, belli bir saatten sonra sahneye çıkamaz gibi sınırlamalar getirmek varken, neden genç bir şarkıcıyı yok etme yolunu seçiyoruz? Olayı çocuk gelinlere bağlayarak dramatik bir hale dönüştürüyoruz...
Çocuk işçiye de bağlayın o zaman...
Takma bunları kafana sevgili Aleyna...
16 yaşında bu yediğin ilk dayaktır, bir Türkiye gerçeğiyle karşılaştın, dönme yolundan...
Müzede heykelin üzerine çıkarsan neler olur?
Bir fotoğraf sanatçısının Louvre Müzesi’nde sergilenen tarihi bir heykelin üzerine çıkıp poz verebileceğini düşünebiliyor musunuz?
Hadi fotoğraf sanatçısı buna yeltendi, bir müzenin buna izin vermesi mümkün mü? Deneyin bakalım başınıza ne geliyor...
Güvenlik görevlileri apar topar paketleyip, müzeden çıkarıp sizi polise teslim etmiyor mu bakalım.
Fotoğraf sanatçısı Cüneyt Akeroğlu’nun böyle bir fotoğraf çektirdiği iddia edildi, sanatçı sosyal medyada linç edildi...
Daha sonra oranın Louvre Müzesi değil özel bir mülk olduğunu açıkladı Akeroğlu...
Ben sonuna kadar inandım. Ama anlamadığım tek şey bu fotoğrafı hesabından kaldırmasıydı... Arkadaşının evindeki imitasyon bir heykelin üzerine çıktıysan, bunu neden savunmuyorsun...
Paylaş