Paylaş
Mülteci çocuğun ölümü, hafta sonu röportajı derken konuşmamızı aktarmak bugüne kaldı...
Kırca’nın hastalığında yanına ilk koşanın Oya Başar olduğu haberleri üzerine Kırca-Başar arasında tartışma çıkmış, ben de eski ve yeni eşini dengeleyemediği için Levent Kırca’yı eleştirmiştim...
Aslı Çetiner, son derece nazik bir üslupla “Olaya en ufak bir dahlinin olmadığını” söylerek, Kırca’nın sağlığıyla ilgili gelişmeleri anlattı:
* “Oya Başar’a saygım sonsuz” dedi...
* “Tıpkı sizin dediğiniz gibi 15 yıl evli kalmış, iki çocuk yapmış, yıllarca sanat dünyasında birlikte üretmiş Levent Kırca ve Oya Başar birbirinden nasıl ayrı düşünülebilir” dedi...
* “Ben klasik kadın kıskançlıkları yapacak biri değilim... Oya Başar’ı kıskanacak bir durum da yok ortada. Çocuklarıyla da çok iyi anlaşıyorum” dedi...
* “Sizin çevreniz geniştir illa beni tanıyan ortak dostlarımız vardır, bana inan mıyorsanız onlara sorun” dedi...
Ben de Aslı Hanım’a, “Merak etmeyin sormadan onlar anlattı sizi zaten... Yazımın çıktığı gün arayarak Aslı Hanım hiç de senin tarif ettiğin gibi değildir dediler” dedim...
Kendisine, “Bunu size telefonda söylediğim gibi köşemde de yazacağımı” söyledim...
Peki Levent Kırca’nın sağlık durumu nasıl?
“Tedavinin sürdüğünü ve daha iyiye gittiğini” söyledi Aslı Çetiner...
Zaten tüm bunlardan önemlisi o, Levent Kırca’nın sağlığına kavuşması...
Levent Kırca’yı neden sevmem
İddia bana değil, Soner Yalçın’a ait...
Geçen gün Sözcü’de yazdığı yazıda benim adıma karar vererek Levent Kırca’yı sevmediğimi iddia etti Soner...
Onun siyasete girmesini küçümsediğimi söyledi...
Levent Kırca’yı küçümsemek ne haddime ama başından beri siyasete girmesini eleştirdiğim doğrudur...
Söylemlerini, siyaset yaparken kadınları aşağılamasını, önce DSP’den Üsküdar, sonra İP’den Büyükşehir Başkanlık adaylığını hep eleştirdim...
Buradan hareketle Levent Kırca’yı sevmediğim sonucuna nasıl ulaştın anlamadım...
Siyasi duruşu olan, bu devirde muhalefet yapan sanatçıları sevmesem Levent Üzümcü’yü de sevmemem lazım...
Daha geçen gün yazdığım gibi “Savaşa hayır” diye imza atan sanatçıları da alkışlamamam lazım...
Kaldı ki benim Levent Kırca’yı siyasete girdiği için eleştirmekte ne kadar haklı olduğum da ortaya çıktı...
Kırca’nın kendisi bile “Hayatta yaptığı en büyük hatanın siyasete girmek olduğunu” söylüyor şimdilerde...
Ha bu arada Soner Yalçın, Levent Kırca’nın “Sarhoşum Gel Beni Al” diye bir film çektiğini ve bunun eylülde yayınlanacağı şu koca medyada ilk ve tek kim yazdı biliyor musun... Ben, 20 Temmuz 2015’te...
“Umarım güzel bir film yapmıştır da, eskiden olduğu gibi Levent Kırca’yı alkışlarız” diyerek...
Şimdi salon bulamıyorsa gel kavgasını beraber verelim...
Ama salon bulup gişe bulamazsa bak ona ikimizin de yapacağı bir şey yok...
12 Dev Adam’ın reklamı
Biz seyirciyi gaza getiren, duygularını şahlandıran, damarına basan reklamları severiz...
Garanti’nin sponsorluğunda 12 Dev Adam reklamları yıllardır hep bunu yapıyor...
Şimdi de Avrupa Basketbol Şampiyonası için MFÖ’nün Biz İstersek şarkısının sözlerinden bir reklam yaptılar...
Milli takım oyuncuları, taraftarla karşılıklı...
“Biz istersek dağları un, demiri yün, kılıcı kın ederiz...
Biz istersek dikeni gül, nefreti kül, yüreği tül ederiz” diyorlar...
Hırs var, inanç var, gaza getirmek var...
Ve bu inanmış ruh hali basketbol milli takımına yakışıyor...
Çünkü her turnuvada bu çocuklar, reklamlarda söylediklerine yakın şeyleri yapıyorlar...
Bakın 58 yıldır yenemediğimiz İtalya’yı devirerek başladılar turnuvaya...
Peki futbolun sponsorları benzer ruh haliyle çekilmiş reklamları A Milli Futbol Takımı için neden yapamıyorlar...
İki nedeni var:
1- A Milli Futbol Takımı’nın katıldığı uluslararası turnuva yok, hep gidemeden eleniyorlar...
2- Futbolu yönetenler de, oynayanlar da, seyredenler de milli takıma güvenmiyor...
Letonya’yı evinde yenemeyen futbolcular çıkıp, ““Biz istersek dağları un, demiri yün ederiz” derse komik kaçar değil mi...
Umarım dün gece Hollanda’yı yenmişlerdir de güven tazelerler biraz...
Öğrenci bileti neden kalkar
Öğrenci ve tam bilet sinema seyircisinin olmazsa olmazıdır değil mi?
Ben kendimi bildim bileli sinemada öğrenci bileti vardır...
Toplu taşımada öğrenci bileti kaldırılsa nasıl olay olursa, sinemada kalktığı zaman da olay olmalı...
Ama İstinye Park sinemaları kaldırmış kimsenin sesi çıkmıyor.
Hem de tam tatilde, öğrencilerin daha çok sinemaya gideceği bir dönemde...
Zaten gişedeki görevliler de itiraf ediyor bunu, “Yoğun olduğu dönemlerde öğrenci biletini kaldırıyoruz” diyorlar...
Tatil döneminde öğrenciler de tam bilet alarak izliyor filmleri...
Tam tersi olması gerekirken...
Öğrenci indirimi sinemada kaldırılamaz, kaldırılmamalı...
İstinye Park yönetimi kararını gözden geçirmeli...
Paylaş