Alt kattaki misyonerler

Eski evimizin en renkli yanı alt komşularımızdı, sürekli parti düzenleyen iki genç kadın otururdu alt katta, biz üst katta iki erkek kalırdık...

Her gece sabah 5’lere kadar uyutmayan bir tekno müzik.

Ev arkadaşım uzun bir boruyu her daim hazır tutardı arka balkonda.

Kavga falan için değil, gecenin bir yarısı alt kat balkon demirlerine vurup komşularımızı ’nazikçe’ uyarmak için.

Kızların umru olmaz, eğlenceye devam ederlerdi.

Bir gece "yeter artık" demek için sabahın 4’ünde kapılarına dayandık.

Kızlardan biri üzerine tutuşturduğu havluyla kapıyı açtı, kafa bi dünya...

Diğeri de yarı çıplak kapıda belirdi; "Bırakın uyumayı da hadi siz de bize katılın" dedi.

Dert anlatamayacağımızı anladık, koşarak uzaklaştık!

Böyle bir daveti ıskalamazdık ama biliyorduk ki; kızlar eroin kullanıyordu.

Sonra biri hapse düştü, diğeri ortadan yok oldu.

Kedileri Dondi bize kaldı.

Gördüğüm en akıllı kediydi Dondi, insan gibi laf dinler, halden anlardı.

Öyle bir evden nasıl olup da böyle bir kedi çıktığına bugün bile akıl sır erdiremem.

Bir yıl kadar sonra kızlardan birinin erkek arkadaşı gelip Dondi’yi bizden aldı.

Kızların dramatik hikayesini ondan dinledik.

Sonra ne mi oldu?

Dondi ve kızları bir daha hiç görmedik, alt katımıza iki yeni kadın taşındı.

Sanki, "Geceleri bu kadar çile çektiğiniz yeter" diyen ilahi bir güç sesimizi duymuştu:

Yeni komşularımız misyonerdi ve hiç sesleri çıkmadı.

Evlerinde sürekli soluk bir ışık yanar, hep simsiyah giyinirlerdi.

Sadece bir iki kez kapımızı çaldılar dini bayramlarında, kurabiye ikram etmek için...

Bu iki hıristiyan kadın gölge gibi girdikleri hayatımızdan sessizce çekip gittiler.

Haa unutmadan...

En üst katta genç yaşta eşini kaybetmiş, başı örtülü bir kadın komşumuz da vardı...

10-12 yaşında kızıyla birlikte yaşar, hepimizle çok iyi anlaşırdı.

Bizim eski evimiz çok renkliydi, Türkiye gibiydi...

Ama o apartmanda hiç cinayet yaşanmadı.

Bir ödüllü şiir

Bizim Keyif ekinde, kültür sanat dünyasının kulisinden en renkli haberleri veren Kültürazzi’nin köşesinde okudum dün.

Bu yıl Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan İzmirli şair Hüseyin Peker, ödül kazanan kitabına adını veren şiiri benim yeni trendler üzerine yazdığım bir yazımdan hareketle kaleme almış.

Kültürazzi dünkü köşesinde, "Ben ilk defa bir köşe yazısının bir şiire esin kaynağı olduğunu duydum" diyor.

Hüseyin Peker’i bilmiyordum.

Açtım bizim İhsan Yılmaz’a sordum.

"Kameralar önünde de senin yazından etkilendiğini söyledi Peker. CNN Türk’te Doğan Bey’in (Hızlan) programında biz de yayınlayacağız bu söyleşiyi" dedi.

Hemen aldım Hüseyin Peker’in Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan Tek Vuruş adlı kitabını okudum.

Günlük yaşamın sıkıntılarını, üzüntülerini, sevinçlerini etkileyici bir üslupla dizelere dökmüş.

Çeyrek yüzyıllık prestijli bir ödülü kazanan kitapta tuzumuz olduğundan mıdır nedir, büyük bir keyifle okudum.

Tek Vuruş

Gümüş oy sandığına gel bakalım

O kadar az ki vaktimiz

Bronz kanatlılar grubuyuz ikimiz

İnce kitaplar okuruz, kısa haberler izleriz

Küçük buluşmalı dostlar kriz tavrında

Doğru kadehlerle içeriz, sarı gösterirse şarabı

Minimal öyküler düzenleriz aramızda

Evlilik listemiz kabarık

Canlı kayalara benzeriz ormanın bitişiğinde

Farklı insanlarla eğleniriz orta ateşte

(...)

Bu gece dört-beş mekana gideriz senle

Gümüş oy sandığına gel, oy ver

Gece trafiğini hızlandırmaya

Kalırız bir butik otelde

Oy ver yeter ki, gümüş oy sandığına

(...)

Başladı bende iç kanama

Eldivensiz yönet kolumdaki dövmeye; çizgileri

Gül renginde bir kumsalda tek vuruş

Balık posterlerine benzedik şimdi.

(...)

(Hüseyin Peker, Tek Vuruş, Yapı Kredi Yayınları)

Pakize’nin sirki

Her yaptığı tv işinde benden yardım isteyen, her yaptığı programda benden destek bekleyen Pakize Suda, Ünlüler Sirki’nde masa başında cambazlık yapıyormuş.

Programı daha hiç izlemedim, bilmiyorum.

Dediler ki; program boyunca sana sallayıp durdu jüri.

Sorsalar jürisini sayamayacağım bir programın benle ne alıp veremediği var anlamadım.

Ben böyle polemiklere girmem.

Girmek istesem gider jüri olurum.

Bu köşede televizyon eleştirisi yapmadığım için programa bakmadım bile...

Ama madem istiyor, Pakize’nin sirkini izlerim.

Nasıl televizyon eleştirisi yapılacağını iyi bilirim...
Yazarın Tüm Yazıları