Paylaş
Polislerin terör baskını yapar gibi kadınlara ‘operasyon’ çekmesi, karakola götürmeleri falan olacak iş değil.
Kolluk kuvvetlerinin aynı hızı şortlu kadın dayak yediğinde, taciz, tecavüz vakalarında göstermesini istiyoruz.
Milleti bira içen iki kadından ‘koruyacağınıza’, kadınları korunması gereken yerlerde koruyun...
Ama madalyonun bir de diğer yüzü var.
Sahilde kimseleri rahatsız etmeden bira için iki kadın yerine, sahilde bira içip taşkınlık yapan erkekler olsaydı meseleyi aynı şekilde tartışır mıydık?
Dünyanın pek çok gelişmiş şehrinde parklarda, sahillerde alkol tüketemezsiniz...
O parklarda, sahillerde alkol alınacak kafelerin, mekanların yerleri bellidir.
Onun dışında uluorta alkol tüketemezsiniz...
Ben şimdi Zonguldak Belediyesi ve “Olayı büyütmeye gerek yok” diyen Zonguldak Valisi’ne sesleniyorum...
Kamuya açık parklarda, sahillerde içki içilmemesine tamam...
Peki siz sahile karşı bira içip keyif yapacak vatandaşın bu en doğal hakkı için ne yaptınız?
Kapuz Plajı’nda oturup bira içecek tek bir mekan, kafe, restoran mı var?
Anadolu’nun pek çok yerinde -buna İstanbul’un bazı ilçeleri de dahil- oturup alkol alınacak tek bir yer bırakmadınız.
Ya hepsini şehirlerin dışına sürüklediniz ya tamamen kapattınız.
Ne yapsın bu insanlar?
Zonguldaklı iki kadının ya da iki erkeğin denize karşı oturup bira içmeye hakkı yok mu?
Ya da Sivas’ta, Yozgat’ta, Kayseri’de, Konya’da, Kırıkkale’de ve pek çok ilde?
Siz alkollü mekanlara öcü gibi görüp, ‘günah yuvaları’ olarak baktığınız sürece insanlar da eline birasını, şarabını alıp orada burada içki içer...
Siz o iki kadın doktorun Kapuz Plajı’nda bira içeceği birkaç mekan bırakmış olsaydınız, ‘sahilde alkol alınmaz yasağında’ yanınızda olurdu herkes...
Ama insanların özgürlüklerine o kadar çok kırmızı çizgi çekildi ki, sonuna kadar sahilde bira içen o iki kadının yanındayım.
2019’da çok daha fazla alkollü mekan kapanacak mı?
Zonguldak’ta iki kadın doktorun sahilde bira içmesi son 15 yılda Anadolu’da yaşanan değişimden bağımsız tartışılamaz.
Bugün Anadolu’nun pek çok şehir merkezinde akşam saati oturup alkol alacağınız restoran, gece kulübü, hatta birahane bile bulamazsınız...
İstanbul’un pek çok ilçesinde de durum farklı değil.
2019’dan itibaren bu yasaklar çok daha fazla genişleyebilir.
Çünkü 2019 yılından sonra alkol satışı için Turizm Bakanlığı’ndan alınan turizm yatırım belgeleri yeterli olmayacak.
Bugün pek çok mekan, restoran turizm işletme belgesine dayanarak alkol satışı yapabiliyor.
2019’da ne olacak?
Turizm Bakanlığı’ndan alınan bu işletme belgeleri geçerli olmayacak, Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu’nun yaptığı yeni düzenlemeye göre, alkol satışı yapan yerler eğitim kurumları ve ibadethanelere en az 100 metre uzaklıkta olacak...
100 metreden az ise isterse Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgesi olsun, mekana alkol satış ruhsatı verilmeyecek.
İstanbul’da bugün alkol satan pek çok mekanın kapanması demek bu.
Anadolu’da kalan bir-iki mekanın da tamamen şehir dışına taşınması demek...
Mesela bu yönetmelik uygulamaya başladığında, İstiklal’deki neredeyse alkol satan pek çok mekanın kapanması gerekecek.
Çünkü İstiklal’in girişine yapılmakta olan Taksim Camii var, 150 metre ilerisinde Ağa Camii, 150 metre ilerisinde Galatasaray Lisesi, sonrasında da St. Antuan Kilisesi...
İstiklal’in her tarafı eğitim kurumu ve ibadethane...
2019’da bu yönetmelik uygulamaya girdiğinde kamuya açık yerde alkol alan birine ne yapıyorsun kardeşim demeye hakkımız var mı?
Kuralları uygulamak için önce insanların özgürlükleri olması gerekir.
O yüzden Zonguldak’taki iki kadın doktorun içtikleri birayı değil, önce özgürlüklerini tartışmalıyız...
Kış saati istiyoruz...
Okula giden 17 milyon öğrenci ve bir o kadar aile adına rica ediyoruz. Dönün artık şu kış saati uygulamasına...
Daha eylülün ortasında çocuklar yarı karanlıkta kalkmaya başladı.
Ay sonunda itibaren yine gece yarıları yollara dökülecekler.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın valiliklere gönderdiği ‘ders başlama saatini ayarlayın’ talimatı da çözüm değil.
İstanbul’da 08.00’den önce ders başlamayacakmış.
Pek çok okul bu saatte başlıyordu zaten ve geçen kış 08.00’de başlamasına rağmen çocuklar karanlıkta telef oldu.
08.00’de okulu başlayan çocuk İstanbul’da pek çok yerde 07.15-07.30 arası servise binmek zorunda.
O çocukların yataktan kalması 06.45-07.00 arası...
Şu an zaten hava 06.45’te aydınlanıyor. Neden bu çocuklara bu zulmü yapıyoruz...
Neden milyonlarca çocuğu ve aileyi mağdur ediyoruz?
Yetkililer duyun sesimizi, kış saati uygulaması istiyoruz.
Paylaş