Paylaş
Ahmet Kaya’ya düzülen övgüleri midem bulanarak okuyorum.
Bu ikiyüzlülüğü, bu sahtekârlığı kabul edemiyorum.
Ne Ahmet Kaya’yla ilgili tek bir satır yazarım, ne anma gecesine giderim.
Çünkü 10 yıl önce Ahmet Kaya linç edilirken sesini çıkarmayanlar, pısıp oturanlar, darbe sonrası yıllarda Kaya’nın şarkılarını mırıldanamayanlar bugün alkış tutuyorlar.
Daha 85’lerde Ahmet Kaya dinlediğimiz için başımıza gelenleri şurada yazmayı kendime zul addederim.
MGD gecesinde çatal atanlara “Saçmalamayın lan” diye bağıranın sadece bizim ‘Selim’ olduğunu anlatmayı ayıp sayarım.
Ahmet Kaya’yla bu kadar “eski hukukumuz” olduğu için de yeri geldiğinde kendisini eleştirmekten çekinmem.
Şimdi bakıyorum da herkes Ahmet Kaya’cı...
Buram buram riyakârlık kokuyor etraf...
Ne yapayım, ben böyle durumlarda kabuğuma çekilirim.
Bırak övgüleri düzenler düzsün...
Ben Ahmet Kaya şarkılarını içimden söylerim...
Onun deyimiyle “kafama sıkar giderim”...
Neden bisiklet yolu yok...
Bisiklet sporunun tecavüzle anılması üzerine yazınca İzmir Bisiklet Derneği Başkanı Mustafa Karakuş bir mail gönderdi...
“Aslında Türkiye’de bisiklete binen veya rotası üzerinde Türkiye’den geçen çok fazla bisikletçi var.
Birçoğu ciddi bir problem yaşamadan yoluna devam ediyor.
Ancak bazı saldırı/tecavüz ve şiddet olayları yüzünden Türkiye’de bisiklet sporu yara alıyor” diyor.
Bisiklet kullanma alışkanlığının yaygınlaşması için de herkesi göreve davet ediyor.
Bu konuda aşmamız gereken zorluklar var ancak...
Mesela biz İstanbul gibi yokuşları çok ve bisiklete binmenin zor olduğu bir şehirde yaşıyoruz.
Mesela hâlâ çoğu yerde kız çocuklarının bisiklete binmesine, “bekarete zarar verir” gerekçesiyle sıcak bakılmıyor.
Mesela İstanbul’a göre daha düz olan şehirlerde belediyeler hâlâ bisiklet yolu yapmıyor. İstanbul’un düz semtlerinde de bu yapılmıyor...
Tüm bu zorluklarla mücadele etmek de en başta Bisiklet Federasyonu’na ve bu spora gönül vermiş derneklere düşüyor.
Bisikleti geniş kitlelere sevdirmek için federasyon ne yapıyor, bisiklet yolları yapılması için yerel yönetimlere ne tür bir çalışma içinde?..
Tabii bu arada etrafınıza bakın, hafta sonu arabasının arkasındaki aparata bisikletlerini takıp şehir dışına doğru çıkan kaç aile göreceksiniz bakalım...
ENBE’nin müziği
Behzat Gerçeker ve Enbe Orkestrası’nın yeni albümü hafta sonu piyasaya çıktı, 12 şarkılık CD bulmak zor artık çevirip çevirip dinledim albümü...
Albümleri bir yana ben ENBE orkestrasının müzik sektörüne yaptığı katkıyı hayranlıkla izliyorum.
En büyük davetlere onlar renk katıyor...
En iyi düetlere imza atıyorlar...
En popüler sanatçılarla sahneye çıkıyorlar...
En iyi genç yetenekleri bulup çıkarıyorlar...
Üç yıl önce Mustafa Ceceli, ENBE albümünde söylediği Unutamam şarkısıyla patlamıştı.
Behzat Gerçeker, bu sefer de Elvan Günaydın adında yeni bir yetenek keşfetmiş.
Mustafa Ceceli’yle Eksik adlı şarkıda düet yapmış Elvan Günaydın.
Önümüzdeki günlerde kendinden söz ettireceği çok belli...
Konuk sanatçı olarak Tarkan, Ajda Pekkan, Müslüm Gürses, Ziynet Sali’nin seslendirdiği şarkılar var albümde.
Jose Feliciano, Christian Adam, Jean Francois Michael albümün yabancı ağır topları.
Neresinden bakarsanız bakın iki şarkıyla albüm yapıldığı dönemde müthiş emek ve zaman harcanarak yapılmış bir albüm ENBE’nin Kalbim’i...
Dinleyin, pişman olmayacaksınız.
Bunlara alışın...
Madem silah taşıma yaşı 18’e indi, madem isteyen 5 silah bulundurabilecek artık...
Öyleyse şunlara hazırlıklı olun:
Amerika’da görüp şaşırdığımız silahla okul basıp arkadaşlarını rehin alan lise öğrencilerinin bizde de ortaya çıkmasına...
Gençler arasında iki-üç yumrukla bitecek küçük bir sokak sürtüşmesinin bir anda silahlı bir çatışmaya dönüşüp ölümle sonuçlanmasına...
Kendine aşık delikanlıya yüz vermeyen genç kızların daha fazla rehin alınıp, öldürülmesine...
Okul çıkışı öğretmenine belindeki silahı gösteren öğrenciye...
Gençler arasında ikinci el silah satışının hızla büyüyen bir pazar oluşturmasına...
Çocuklarımızın da bizim de her zamankinden daha fazla tehlike altında olmasına...
Paylaş