Ben Vildan Atasever’in kariyerinin başında çektirdiği çıplak fotoğrafları çoktan unutmuştum.
Şimdi rahatsız olduğu bu fotoğrafları internetten sildirmeye çalışıyor. Bu işi bu kadar büyütmese eminim benim gibi fotoğrafları hatırlamayan çok olacaktı. İtiraf edeyim, neydi bu fotoğraflar deyip dün Google’dan arattım Vildan’ın sildirmeye çalıştığı fotoğrafları. Eminim bu haberlerden sonra benim gibi fotoğrafları merak edip bakan insan sayısı da az değildir. Kurtulmak istediğiniz şey kaçmaya çalıştıkça daha beter gelir sizi bulur. Sakınan göze çöp batar misali... Vildan da internetten silmeye çalıştıkça, daha beter gündeme getirdi çıplak fotoğraflarını... Keşke bu kadar takılmasa ya da sessiz sedasız yapabilseydi bu işi. Şimdi o fotoğrafları konuşmuyor olurduk. Bu arada fotoğraflar silinir mi diye sorulan İnternet Daire Başkanı Nihat Şen’in lafına ne demeli?.. “Silinir ama bu fotoğrafları çektirmeden düşünecekti. Yıllar sonra yüzünüzün kızaracağı fotoğraflar çektirmemek lazım” dedi. Beyefendi İnternet Daire Başkanı mı, Ahlak Kolu Başkanı mı anlamadım. Bu tavsiyeyi kim istedi ki sizden?.. İnternet Daire Başkanı’nın üzerine vazife mi Vildan’ın nasıl fotoğraf çektirip çektirmeyeceği... Çıplak çektirir... Sonra pişman olur... Belki ileride yine çektirir, kime ne?.. Önemli olan şu an bu fotoğraflardan mutsuz olduğu ve hepimizin buna saygı göstermesi gerektiği değil mi?..
Olumsuz ödüller
Başarısızlıkların ödüllendirildiği ödül töreni sayısı artıyor. En kötü performansların ödül aldığı Altın Kestane’yi Sinem Kobal ve Mustafa Sandal kazandı. Erkek egemen bakışı öne çıkaran, kadını küçük düşüren, aşağılayan filmlerin/oyuncuların ödüllendirildiği Altın Bamya adayları açıklandı. Cem Yılmaz da var adaylar arasında. “Reklamın iyisi kötüsü olur” sloganıyla en kötü reklamların seçileceği Çürük Elma ödül töreni organize ediliyor şimdi de... Ben bu tür ödülleri eğlenceli buluyorum. Adlarından söz ettirmek için popüler oyuncuları ve işleri hedef seçmeleri de normal. Ama olumsuz ödüllerin sayısının artması bu konuda bir hoşgörüyü de beraberinde getirir mi bilmiyorum. Olumsuz ödüllerle birlikte, Altın Kestane’ye, Bamya’ya ya da Çürük Elma’ya kızmayanların sayısının artmasını da dileyelim.
Magazin fotoğrafı
Sharon Stone’un, üzerine Türkiye tişörtü giymiş küçük oğluyla fotoğrafını gördünüz mü? Çok sempatikti... Bazı okurlar da bunun bir Türk kompleksi olduğunu söylüyor. “Çocuğun üzerinde France yazsa Fransız medyası bunun üzerine atlar mıydı?” “Amerikan tişörtü giymiş oyuncular sırf bu yüzden haber oluyorlar mı” dediler. Olur ya da olmaz bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren; Kurtlar Vadisi’nde oynamış, Türkiye’ye gelmiş bir oyuncunun çocuğuna da Türkiye forması giydirmesi. Bunun kompleksle ne ilgisi var. Magazin haberi yazıdan önce fotoğraf demektir. İyi bir sokak fotoğrafı, iyi bir kaçamak fotoğrafı yazıdan çok daha fazla şey anlatır. Sharon Stone’un çocuklarıyla bu fotoğrafı da çok sempatikti ve Türkiye forması fotoğrafı daha da sempatik yapmıştı. Bu yüzden iyi bir magazin haberiydi. Fotoğrafı bulup ilk kullanan Çapa Mag dergisine tebrikler.
Lucescu’dan medya teşhisi
Lucescu kilometrelerce uzaktan Türk spor basının kodlarını çözmüş. Rus gazetesine verdiği röportajda; “Türk spor basını çok büyük hayalcidir. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ta ne zaman işler kötü gitse hemen Lucescu ismi gazetelerde görülür. Ben buna alıştım artık” demiş. Adam haklı. Gazetelerin yıllardır yaptığı “Lucescu Türkiye’ye dönüyor” haberlerini biri toplamaya kalksa kitap olur. Bu arada beğenmeyip gönderen de kendileri ha... Şu ana Galatasaray mı Shaktar’dan iyi, Beşiktaş mı?.. Neyse ki ben öğrendim... Sezon sonunda kesin geliyormuş Lucescu!