Şu sıralar dünyada herkesin sorduğu soru aynı: Neden almadığım hizmete para ödüyorum?
Hafta sonu New York Times’da okudum, ESPN gibi birkaç spor kanalına aylık abone olan bir kullanıcı koronavirüsten dolayı maçların oynanmadığını ve ödediği ücretin geri verilmesini istemiş.
ESPN de nanik yapmış ona. Geçen hafta ben de bizim özel okulları ve anaokullarını yazmıştım.
Uzaktan eğitim için normal eğitim ücreti almaya devam etmeleri doğru mu?
Okul binalarında hiçbir şeyden değilse ısıtma, elektrik, su, temizlik gibi pek çok giderden kurtuldu özel okullar.
Bunu neden ücretlere yansıtmıyorlar?
Söz konusu tarih hepimizin evlerine kapandığı karantina tarihleri...
Açıkçası evde daha çok televizyon izlendiği, insanların araçlarına binmediği için radyo dinleme sürelerinin azaldığını düşünüyordum ben...
Radyocu meslektaşlarıma güzel haberi vereyim, meğer tam tersiymiş...
Korona günlerinde radyo dinleme süreleri artmış...
Ankete katılanların yarıya yakını, 7212 kişi her gün radyo dinlediğini söylemiş...
Her gün 1-2 saat dinleyenlerin sayısı 3804, 4 saatten fazla dinleyenlerin sayısı 3586...
Serdar Ortaç
“Bir çay demleyenim bile yok” diyerek taksi durağını ziyarete gitti, taksicilerle çay içip sohbet etti.
Üstelik maske takmayan taksici “Acı patlıcanı kırağı çalmaz” dedi.
Anlaşılan o ki; sevgili Serdar’ın ne izolasyondan ne de sosyal mesafeden haberi var.
Nasuh Mahruki-Coşkun Aral
Nasuh Mahruki, Silivri-Durusu’da açacağı Doğada Liderlik Okulu’ndaki son hazırlıkları ailesiyle birlikte hafta sonu denetledi.
O yıl Cannes’ın ağır topu Brad Pitt’ti, her yer “World War Z” afişleriyle doluydu.
Şu sıralar sürekli virüs, pandemi yapımları izliyoruz ya, geçen akşam “World War Z” önüme düşünce, “Cannes yılları nostaljisi yaparım” diyerek satın aldım filmi...
Film aman aman bir şey değil, yaşayan ölüler, zombiler hikayesi...
Güney Kore’de ortaya çıkan bir virüs insanları yaşayan ölüler haline getiriyor.
Her zombi filminde olduğu gibi burada da yaşayan ölüler, yeni hücrelere ihtiyaç duyduğu için kontrolsüzce sağlıklı insanlara saldırıyorlar.
Filmi izlerken düşündüm; bu Hollywood yapımlarındaki her şey gerçek oluyor ya, bu zombiler de günün birinde gerçek olacak mı? Belki de bu korona belası insanlığın ilk büyük sınavı...
Hafta sonu yağışlı ve soğuktu, dışarı çıkmadılar.
Pazartesi güneş yüzünü gösterdi, Bursa’da ve İstanbul’da yine sokaklar kalabalıklaştı.
Bu hafta sonu yine yağış var İstanbul’da.
Sevinsek mi, üzülsek mi bilemiyorum artık.
Millet sokağa çıkmadığı için havanın yağışlı olmasına seviniyorum.
Sonra da diyorum ki;
Yok artık, bu kadar aptal olamazlar dedim...
Parti yapmak bu kadar mı önemli dedim...
Bu kendini bilmezler hem kendi hayatlarını hem toplum sağlığını nasıl hiçe sayıyorlar dedim...
Ama yok, görüntüler doğruydu.
O sırada başka haberler de düşüyordu önümüze. Mesela onlardan birkaçı:
◊ Dilan Çıtak Tatlıses’in sevgilisi olarak bildiğimiz Levent Dörter, 39 yaşında. Virüsü kaptı.
◊ Rüştü Reçber, 46 yaşında. Virüsü kaptı tedavisi sürüyor.
◊ Portekiz’de
“Tanınmış kişiler hakkında ‘evde kal uyarılarına uymadı’ haberi yapan gazeteciler, o fotoğrafları evlerinden çekmiyorlar diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum” dedi...
Yani ünlüleri evde kalmadığı için eleştiren gazetecilerin kendisi de dışarıda demeye getiriyor...
Gazetecilerin evde kal çağrılarına uymadığını söylüyor.
Ama Berrak’ın anlamadığı bir şey var...
Gazeteciler savaş döneminde de, salgın döneminde de, refah-mutluluk döneminde de hep sokaktadır...
Her zaman haberin peşindedirler...
Bugün o gazeteciler sokakta olmasa koronovirüsten ülkede her gün kaç kişi öldüğünü de, kaç kişinin hastalandığını da...
Virüsten nasıl korunmak gerektiğini öğrenemeyeceksin...
Oysa ben çalışma saatlerini 09.00-20.00 olarak biliyordum, “Açıklanan öyle ama biz mesaiyi 10.00’da başlatıyoruz” dedi uğradığım iki market...
Ve Cihangir sokaklarında yürürken şunu gördüm...
Her taraf hiç olmadığı kadar köpek kakasıyla dolu...
Belli ki köpek sahipleri nasıl olsa sokaklarda kimse yok diye ya da virüs kaparız endişesiyle köpeklerinin kakasını sokaklardan toplamayı bırakmış...
Oysa daha bir ay önce Beyoğlu Belediyesi yollara uyarı çizimleri koydu, “Lütfen köpeğinize sahip çıkın” diye...
Sizin o bıraktığınız ‘çöpler’ bütün yollarda büyük bir kirliliğe yol açıyor... Bu dönemde daha az çalışması gereken temizlik işçilerine yardımcı olmanız gerekirken neden daha fazla iş çıkarıyorsunuz...