7 gün 24 saat çalışan paparazziler

Herkes denize girip güneşlenirken siz mesai yapmak zorundasınız.

İki haftadır Bodrum’a gidip geliyorum daha ayağımı denize sokabilmiş değilim.

Ama kime söylesem Bodrum’da çekim yaptığımızı aynı tepkiyi veriyor; "Oo ne güzel tatil yapıyorsunuz".

Bodrum’da çalışan paparazzilerin de "iyi tatil yaptığını" düşünenler çoğunluktadır.

Öyle ya, bütün gün teknede, koylarda, beach’lerde gezinip duruyorlar.

Oysa dünyanın en en zor işi bir tatil yöresinde paparazzilik yapmaktır.

Bodrum’da paparazzilik yapan arkadaşlarla arada bir rastlaşıyoruz.

Sırtlarında 10 kilo çantayla, ellerinde kameralarla 35 derece güneşin altında oradan oraya koşuşturuyorlar.

Geçen gün Türkbükü’nde bizim Cenker Tezel’i gördüm.

Haziran başında gazetede son gördüğümde beyaz tenli bir çocuktu, zenci olmuş!

Sırtında tele objektifler, fotoğraf makinası ve aparatların bulunduğu koca bir çanta, o sıcakta yerden kaldırmak mümkün değil.

Üç ay boyunca Bodrum’a yerleşen paparazziler bu halde 7 gün 24 saat çalışıyorlar.

Bizim Cenker dışında, Özay Oral (Sabah), Suat Ekiz (Hello), Orkun Bulut (Vatan), Ahmet Cumalı (Posta), Uğur Soysal (Hafta Sonu), İsmail Bayrak (Takvim), Barış Engin (Akşam) var yazılı basından.

Magazin programlarından ise Süleyman Burak (Renkli Hayatlar), Mert Doğan (Pazar Keyfi), Murat Öztütüncü (Özel Hat), İbrahim Gugu (Magazin Forever) orada...

İstanbul’da olduğu gibi gececi muhabirler olmadığı için, gündüz işlerinin de sabaha karşı olanların da peşinde bu isimler var.

Gazete ve televizyonlar 4-5 senedir hep aynı muhabirlerini gönderiyorlar Bodrum’a.

Evli olanlar, ailelerini de getiriyor.

Merkez üssü olarak Türkbükü’nde Hoca’nın Yeri’ni seçen paparazziler kimi zaman tekne kiralayıp denize açılıyorlar, kimi zaman da tekneleri karadan takip ediyorlar.

Bodrum yarımadasında her koy arasında ortalama 20 dakikalık mesafe olduğu için gün boyu oradan oraya koşturuyorlar.

En iyi kareleri Türkbükü’nde ve Gölköy’de yakalıyorlar

"Oraya gelenler zaten fotoğrafları çekileceklerini bilir" diyor paparazziler.

Cennet Koyu, Demirci Koyu ve Hattat Koyu ise tekne fotoğraflarının en iyi çekildiği yerler.

Gece ise Bianca, Ship Ahoy gibi Türkbükü mekanlarını kolaçan ediyorlar.

Dünkü yazımda alkışlanacak performansları var dedim ya...

Basının en güzel fotoğraflarını çeken ama en en zor işini yapan paparazzileri alkışlıyorum.

Kanal 1’de John Kulini’nin filmi var

Bir süredir Kanal 1 yönetimiyle tartışıyoruz ya, tesadüf herhalde yaptıkları yanlışlar gelip gelip benim gözüme çarpıyor.

Şimdi size kanalın kalitesini göstermesi açısından çarpıcı bir örnek vereceğim.

Dünkü Günaydın gazetesinde dörtte bir sayfa Kanal 1 ilanı vardı.

"Türkiye’nin 1 numaralı kanalı" diye günlük programlarını tanıtmışlar.

Aşk ve Para filminde kim oynuyor biliyor musunuz; "John Kulini"

Önce şaka zannettim, sonra "Jenefır Lopez" ismini görünce koptum.

İlandaki tanıtım metnini aynen aktarıyorum;

"John Kulini... Hırsız olması kalbini çaldırmayacağı anlamına gelmiyor...

Jenefır Lopez... Güzel bir polis olması paraya ve aşka tutkun olmayacağı anlamına gelmiyor.

Para aşkla değiş tokuş edilebilir mi?

Eğlence ve heyecan dolu macera sizleri bekliyor".

"Türkiye’nin 1 numaralı kanalı"na bakar mısınız?

Göstereceği filmdeki George Clooney, Jennifer Lopez adlarını bile doğru yazamıyor.

SAVUNMA

Reha Muhtar’ın Erol Köse’yi isim vermeden köşesinde eleştirmesine Ahmet Hakan, "Bu iş etik mi" diye soruyor.

"Muhtar adına savunmayı da Cengiz yapsın" diyor.

Gülşen’le aşk yaşayan Muhtar değil de, Ahmet Hakan olsaydı onu da savunurdum.

Muhtar’ı bazı işlerinde yerden yere vurduğum yazılar da arşivdedir.

Dolayısıyla Muhtar’ı değil, ben ilişkiyi savundum.

Ahmet Hakan’ın ilişkiyi karalama çabalarına da itiraz ettim.

Bence Ahmet Hakan artık magazin yazmasın!

Madem bu kadar tepki gösteriyor bu kadroya, köşesinde de yer vermesin.

Hem eleştirip hem de onların üzerinden pirim yapmaya çalışmasın.

Ahmet Hakan, magazine bulaşmasın!

Çünkü magazin piyasasında mizah gibi okunuyor yazıları.