Paylaş
İstanbul’dan Amerika ve İngiltere’ye yapılacak uçuşlarda kabinde cep telefonu dışındaki elektronik tüm cihazların yasaklanması İstanbul ve THY’ye o kadar büyük bir darbe ki...
Tablet, dizüstü bilgisayar, kamera, DVD oynatıcı, oyun konsolu hepsi yasak.
10-12 saatlik uzun uçuşta ne yapacak yolcu?
Ne çocuğunun eline vakit geçirsin diye tablet verebilir...
Ne bilgisayarını açıp işini-gücünü bitirebilir...
Ne de Amerika uçuşlarında THY’nin sunduğu wi-fi
hizmetinden yararlanıp, yazı-çizi, mail işlerini falan yapabilir.
Bu durumda İstanbul’dan özellikle Amerika uzun uçuşuna gidecek bir yolcu THY mi tercih eder, yoksa yabancı bir havayolu şirketini mi?
Çok yazık, çok...
Yıllık 200 milyon yolcu kapasitesiyle, dünyanın en büyük ‘hub’larından biri olması planlanan üçüncü havalimanı öncesinde İstanbul’un önünü kesmek için atılmış büyük bir adımdır bu.
Oysa Atatürk Havalimanı hem ana girişte, hem serbest bölge öncesinde iki kez kontrolün yapıldığı, bilgisayarların çalıştırılarak güvenlik kontrolünden geçirildiği bir yer...
Dünyanın pek çok havalimanından daha sıkı güvenlik önlemi var.
Üstelik Amerika uçuşlarında uçağa binerken çok sıkı, üçüncü bir kontrol daha yapılıyor...
Patlayıcı yerleştirilmiş dizüstü bilgisayarla THY uçağına binebilen bir terörist, Lufthansa uçağına neden binemesin?
Bunun mantıklı bir izahı olamaz.
Pekala güvenlik daha da artırılarak, kabine girecek her elektronik cihaz daha sıkı taranarak bu işin üstesinden gelinebilirdi...
THY, Ulaştırma ve Dışişleri Bakanlığı bu yasağın bir an önce kalkması için yoğun bir çaba göstermeli...
17 bin lira veteriner parası olur mu?
Bir arkadaşım panik halinde aradı, “Köpeğim ölmek üzere” diyerek...
Televizyondan duymuş Seren Serengil’in köpeğinin de kalp hastası olduğunu, “Benim köpeğim de kalp hastası, hangi veterinere götürüyormuş köpeğini öğrenir misin?” diye ağlayarak konuşuyor kız...
“Dur sakin ol” dedim, Seren’den veterinerinin numarasını alıp verdim, apar topar köpeğini veterinere götürdü...
Sonrasını takip etmedim, ta ki geçen akşam kızı görünceye kadar...
“Nasıl oldu köpeğin?” dedim...
“Şimdi çok iyi” dedi...
Ölmek üzereymiş köpeği gerçekten. Tetkikler, ilaçlar demişler, bir dizi muayene demişler ve sonunda ameliyata karar vermişler.
Kız ne yapsın ölüm döşeğinde köpeği...
“Tamam” demiş...
Sonunda ameliyat olmuş, kurtulmuş köpeği...
Yüzünde gülücükler açıyordu arkadaşımın.
Ben de işe yaramanın verdiği mutlulukla saf saf 1-2 bin lira ödemişsindir herhalde deyiverdim...
Ne 1-2 bin lirası...
Tam 17 bin lira ödemiş tedavi ve ameliyat ücreti olarak.
Yazıyla on yedi bin lira...
Bir köpeğin ameliyatı 17 bin lira olur mu?
Yıllarca benim de köpeğim oldu, köpek sahiplerinin ölüm döşeğindeki köpeğini kurtarmak için 17 değil 27 bin lira olsa vereceklerinden eminim...
Belki veterinerler de bunu bildikleri için böyle uçuyorlar.
Tedavi detaylarını bilmiyorum ama ne olursa olsun bu kadarı da fazla değil mi?
17 bin lira, bir asgari ücretlinin 1 yıllık maaşı.
Carreras’ın repertuvarı
Yaşayan en ünlü tenor Jose Carreras’ı bu cumartesi (25 Mart) Ülker Arena’da dünya gözüyle izlediniz izlediniz...
Bir daha bulmanız çok zor çünkü...
Çünkü büyük tenor 70 yaşında ve veda turnesinde, tek bir konser için İstanbul’a geliyor...
Hıncal Uluç geçenlerde Jose Carreras’ın birkaç yıl önce Turgut Reis Marina Festivali’ne katıldığında, seyirciyle alay eder gibi bilinen hiçbir arya ve şarkısını söylemediğini yazdı...
“Bilet almadan önce repertuvarı mutlaka öğrenin” diye de uyardı...
Ben konsere gidecekler ve senin için öğrendim Hıncal Abi...
Jose, cumartesi akşamı son derece popüler ve önemli şarkılarını seslendirecek Ülker Arena’da.
Era de Maggio... Lu Cardillo... Song to the Moon... Je Te Veux bunlardan sadece birkaçı.
Gönül rahatlığıyla bilet alabilirsiniz...
Paylaş