Paylaş
1884 yılında İtalyan İşçi Cemiyeti’nin merkezi olarak inşa ediliyor.
Ocak 1910’da binanın kapsamlı bir restorasyonu yapılıyor ve 100 yıldır itile kakıla kullanıldığından bitap düşüyor...
Şimdi İtalya ve TÜRSAB’ın yaptığı protokolle restore ediliyor, korkmayın AVM ya da rezidans olmayacak, sergi ve kültür sanat merkezi olarak hizmet verecek.
Zaten buna dikkat çekmek için de geçen hafta şantiye halindeki tarihi binanın içinde ilk sergi açıldı...
Hem binayı hem sergiyi hem de geçen ay binanın zemininde çıkan ve “Beyoğlu’nda 1500 yıllık iskeletler bulundu” diye haber olan Bizans mezarlarını merak ettiğim için Casa Garibaldi’ye gittim...
12 ressamın 90 eseri sergileniyor...
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Hale Sontaş, Francesco Borzani, Kaan Kayımoğlu gibi sanatçıların tabloları şantiyenin ortasına yerleştirilmiş, hatta bazı tablolar özellikle toz içinde...
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun hiç bilinmeyen ve yeni restorasyondan çıkmış iki eseri serginin en büyük sürprizi...
Benim için bir başka sürpriz ise Kaan Kayımoğlu’nun eserleriyle tanışmak oldu...
Dünyaca ünlü dijital oyun platform Zynga’nın şef animatörü olan Kaan Kayımoğlu’nun yine dijital esintiler taşıyan çalışmalarını çok sevdim...
Serginin küratörlüğünü Telga Mendi Südor, restorasyon çalışmalarını sanat tarihçi Dr. Sedat Bornovalı yapıyor...
“Ben arkeoloji okumuş biri olarak aşağıdaki iskeletleri görmezsem olmaz” diyerek binanın en altına indik sonra...
Bizans dönemine ait 4 ya da 5. yüzyıla tarihlenen 8 mezar ve iskelet bulunmuş, arkeologlar tek tek numaralandırmışlar ve kazı çalışmalarını sürdürüyorlar...
Pera bölgesinde ilk kez böyle bir mezara rastlanması açısından önemli.
1500 yıllık İstanbullularla tanıştıktan sonra Casa Garibaldi’den ayrıldım ve buranın bir kültür sanat merkezine dönüşecek olmasına bayıldım...
Ülkeni seviyorsan sanatınla onurlandır
Yukarıdaki gördüğünüz Casa Garibaldi’de çektirdiğim fotoğrafta, salonda bulunan büyük kemerin üzerinde İtalyanca kocaman “Chi ama la patria la onori con le opera” yazıyor...
“Ülkeni seviyorsan onu sanatınla onurlandır” anlamına geliyormuş...
İtalyanlar 1884 yılında bu binayı işçi cemiyeti olarak inşa etmişler ve en görünen yerine bu cümleyi yazmışlar...
Yani vatan sevgisi dediğiniz şey bizdeki gibi hamaset edebiyatıyla değil...
Sanatla, yaptığın işle, ülkene kattığın değerle ölçülüyor bazılarında...
Seçim aracının sesini kısan iki parti var
Şu kampanya süreci boyunca bizim mahallede ara sokaklardan geçerken, seçim aracının sesini kısan, müziği düşüren sadece iki parti aracı gördüm...
Biri CHP, diğeri DSP’nin seçim minibüsüydü...
Onların da bangır bangır bağıran yüzlerce aracı var elbette... Bu yüzden bu iki parti yerine söz konusu araçların içindeki arkadaşları tebrik ediyorum...
Gürültü kirliği hassasiyetleri için...
Umarım bir sonraki seçimlerde
bu ilkellik hayatımızdan tamamen çıkar artık...
Reklamcı kafası
Bazen eleştirsem, bazen beğenmesem de ben reklam ajanslarındaki yaratıcı kadroların kafasını seviyorum...
Eğlenceli oluyorlar...
Kırmızı ödül törenleri de bu yüzden benim en sevdiğim ödül törenlerinin başında geliyor...
Kimse kasmıyor, eğlenceli, genç ve dinamik bir ödül töreni...
Ödül alırken tezahürat yapıyorlar, dans ediyorlar, sahnede selfie çekiyorlar...
Reklamcı kafasına tam da uygun bir gece oluyor...
Önceki akşam Zorlu PSM’de 12. kez sahiplerini buldu Kırmızı Ödülleri...
Yine aynı şekilde eğlenceli, kasmayan, neşeli bir geceydi...
Her gittiğimde reklamcı kafasını içten içe kıskandığım bir gece oluyor bu...
Saray’dan torpilli…
Hıncal Uluç, “TRT’de Zerrin Özer’in torpili mi var” diye soruyor...
“Ne zaman açsam karşımda... Canlı program vermişler ona yetmiyor... Bütün gün de eski klipleri dönüyor” diye ekleyerek...
Yanıt veriyorum, Hıncal Abi...
Torpilli... Hem de en tepeden torpilli... Saray’dan...
Bundan iki yıl önce sıkıntılı olduğu bir dönemde, Başbakan Erdoğan’a “Bana kimse albüm yapmıyor” diye ağladıktan sonra kendisine albüm yapılmıştı.
Sosyal medyada, “Sizi bu candan çok seviyorum Sayın Başbakanım”, “Rabbim canım Başbakanım’a sağlık versin” diye Erdoğan’a vites büyüttükten sonra da TRT Müzik kanalında programı kapmıştı Zerrin Özer...
Bu seviyeye ilk çıkanlardandır Zerrin Özer ve bu nedenle o gün bu gündür ekrandadır...
Anlamsız kampanya
Yine aynı saçmalık başladı, “Güzel Köylü” dizisi yayından kalkıyormuş hayranları kampanyalar düzenliyorlar...
Çok güzel diziymiş, nasıl kalkarmış...
Başka kanala geçsinmiş...
“Güzel Köylü”yü yedirmezlermiş...
Tabii canım, sizin keyfinize göre yapılıyor bu işler...
Bakın bu dizi severlere bir ipucu vereyim... Hayranı olduğunuz, ayılıp bayılıap dizinizin her hafta reytingine bakın...
Reytingi 6’larda 7’lerde değilse...
İzlenme payı 15’lerde gezmiyorsa...
Hiç boşuna kampanya falan yapmaya kalkmayın, güzel parmaklarınızı sosyal medyada yormayın, hiçbir kanal yöneticisi size dinlemez...
Zaten sevdiğiniz dizi yukarıdaki rakamlara ulaşıyorsa kampanya yapmanıza da gerek kalmaz çünkü kanal zaten o diziyi yayından kaldırmaz...
Ya da şöyle bir kısa yol daha var, reytingi yüksek dizinin hayranı olun, boşuna üzülmezsiniz...
Paylaş