İLGİNÇ bir ülkede yaşıyoruz.Zaman oluyor, öylesi olaylarla karşılaşıyorsunuz ki, yerin dibine giresiniz geliyor.
İnanamıyorsunuz; ama oluyor işte.
Siyasetçisi de, bürokratı da farklı olandan, yeni olandan korkuyor.
Yapılanı sürdürmekle yetiniyor, ortaya sıradan işler çıkıyor.
Bazen de, yine asla inanamayacağınız güzel örneklerle karşılaşıyorsunuz.
Zaten Türkiye’yi ilginç kılan, tam da bu işte.
Masanın farklı taraflarında oturduğum için iyi biliyorum.
Tabii ki, burada önemli bir nüans var. O "pırıltılı" örnekler, çoğu zaman siyaset dünyasından, kamudan çıkmıyor.
* * *
Yazımın başlığı, sıradışı, örnek alınacak bir festivalin adı.
Hollanda’da düzenlenen festival, 29 Ocak’ta Sezen Aksu Konseri ile açılacak, 21 Nisan’a kadar sürecek.
Türkiye’nin kültürel mirasını Hollanda’ya taşıyan festivali, Amsterdam’daki Kültür ve Sanat Vakfı (KULSAN) ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) birlikte düzenliyor.
Ajanslara düşen haberlere baktım. Önceki günkü basın toplantısında, Mercan Dede yaptığı gösterinin ardından konuşmuş.
"Siyasi ve dini çatışmaların yaşandığı günümüz dünyasına, Anadolu’da farklı kültürlerin bir arada hoşgörü içinde nasıl yüzyıllarca kardeşçe yaşadıklarını, bu festivalin anlatacağını" söylemiş.
Sonrasında sahneyi Amsterdam Türk Sanat Müziği Korosu almış, verdiği konser büyük ilgi toplamış.
Ajansların haberleriyle yetinmeyip katılanlarla konuştum ki, basın toplantısı bile, festivalin görkemine yakışır derecede etkiliymiş.
* * *
Geçen hafta İstanbul’da da iki farklı toplantıya katıldım.
İlkinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2007 yılında Türkiye’nin dış tanıtımını yapacak Almanya ve Rusya’dan seçilen iki ajansın çalışmalarını gösterdi.
Bakan Atilla Koç’un iyi niyetinden kuşkum yok.
Ama Almanlar da bir álemdi, Ruslar da...
Rusya’dan seçilen ajansın sunum yapan profesyoneli, Urfa’ya ait bir fotoğraf sahneye yansıtılınca, "İstanbul" demez mi?
Başımdan aşağıya kaynar sular dökülüverdi...
* * *
İkincisi DYP’nin bir paneliydi.
Şehirlerin güvenlik sorunu üzerine yapılan paneli DYP İstanbul İl Başkanlığı düzenlemişti.
İl Başkanı Faik İçmeli’nin iyi niyetinden de hiç kuşkum yok.
Hele Genel Başkan Mehmet Ağar, açış konuşmasında, tartışılmaz birikimine rağmen "dinlemeye" geldiğini özellikle vurguladı, az ve öz konuştu.
Panelin konuşmacılarını ise epeyce beklemek zorunda kaldık.
Hayri Kozakçıoğlu, görevinin paneli yönetmek olduğunu, ancak uzun konuşması sonrasında hatırlayabildi.
Dikkat ettim; hemen yanında oturan konuşmacı Prof. Dr. Bengi Semerci, panelin diğer konuşmacısı Doç. Dr. Adem Sözüer’in adını, Sayın Kozakçıoğlu’nun tek bir kez bile doğru söyleyememesinin şaşkınlığını bir türlü gizleyemedi.