Futbolun ıskaladığımız tarafları

FENERBAHÇE, Randers’ı UEFA Kupası’ndan eledi.

Karşılaşmayı Başkan Aziz Yıldırım’ın konuğu olarak izledim.

Mücadelenin ayrıntılarını yazacak değilim.

Yazacağım başka ayrıntılar var.

Futbolun ıskaladığımız taraflarını yazmak istiyorum.

Öncelikle futbol ve daha geniş anlamıyla spor, Danimarka’da hayatın bir parçası.

Karşılaşmaların televizyonlarda izlenme oranlarına bakarak, hemen "Bizde de öyle" demeyin.

Ben futbolun "izlenmesinden" söz etmiyorum.

Uzun yıllar yaşadığım Hollanda’da ve diğer Avrupa ülkelerinde, futbol hayatın gerçek anlamda bir parçası.

Seyircinin ve hatta spor yazarlığı yapanın, sadece televizyondan izlediği bir spor dalı değil.

Kulüplerin tesislerini ya da altyapıdaki takımların antrenmanlarını görünce, o zaman farklı "taraflarını" daha iyi anlıyorsunuz.

Kızlı erkekli cıvıl cıvıl çocuklar ve yemyeşil sahalar.

İnanılmaz bir görüntü.

Genç kuşakların enerjisi, doğru ve dengeli bir biçimde kanalize ediliyor.

Eğitimden de, sanattan da, kültürden de, spordan da, eğlenceden de nasiplerini alıyorlar.

Böylece sağlıklı, kompleksiz ve kişilikli yetişiyorlar.

Önce onları düşünen "bakanları" var...

Önce "çoraplarını" değil!

* * *

Fenerbahçe’de, 1989’dan itibaren dört Danimarkalı forma giydi.

Hendrik Nielsen, Brian Steen Nielsen, Frank Pingel ve Jes Hoegh.

Kendisi de uzun yıllar Danimarka’da yaşayan Ali Şen, karşılaşmadan iki gün önce bu futbolcularla yemek yiyor.

Hem de nerede biliyor musunuz?

West Ham’da top koşturmuş Mark Riper’in şık restoranında. Ne var bunda diyebilirsiniz.

Ali Şen yıllar önce Mark Riper’i izlemeye gidiyor. İlginçtir; onu izlerken gördüğü Hoegh’ü alıyor.

Mark Riper bozuluyor.

Ali Şen’i biliyorsunuz.

Kalbindeki dilinde olan "dobra dobra" bir adam.

Riper’e o günkü oyununu beğenmediğini, Hoegh’ü alacağını açıkça söylüyor.

Dostlukları böyle başlıyor.

Daha ilginç bir ayrıntı:

Hani Ali Şen, Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman’ı Fenerbahçe’den ayırmıştı.

O gece dört Danimarkalıyla sohbet ederken Türkiye’de hem oyuncu, hem de insan olarak en beğendikleri ismi soruyor.

Aldığı cevap Oğuz Çetin olunca, sekiz yıl aradan sonra hiç duraksamadan onu arıyor.

Bu da futbolun bir başka "tarafı" değil mi?

Ali Şen, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına da aynı yerde yemek verdi.

Bir gün önce biz de aynı yerde yedik yemeğimizi.

Türkiye’ye gelemediği için kendisine İngiltere yolu açılan Mark Riper’in restoranında.

İşte sporun kültür ve sanat gibi "sel gider kum kalır" diyeceğimiz böyle bir "tarafı" da var.

* * *

Avrupa kupalarında yolumuza Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’la devam edeceğiz.

Elbette önümüzdeki karşılaşmalarda sportif başarı bekliyoruz.

Ancak sonuç her şey değil.

Dilerim futbolun çoğu zaman ıskaladığımız bu taraflarını da görürüz.
Yazarın Tüm Yazıları