BÜYÜK kentlerimizdeki "hemşeri" derneklerini bilirsiniz. İstanbul’un, Ankara’nın caddelerinde tabelalarına rastlamışlığınız vardır. Çoğu zaman kent estetiğinden nasibini almamış tabelalardır.
Şehre göçülmüş, ama köyden kopulamamıştır. Koca şehrin içinde, gelinen köye, kasabaya uzanan bu kılcal damarlar, bin bir zorlukla canlı tutulmaya çalışılır. Buna, başka hiçbir ülkede rastlamazsınız.
Bu satırları uçakta yazıyorum. THY’nin Bangkok-İstanbul seferindeyiz. Endonezya’dan, Aceh’ten dönüyoruz.
Turgut Özal’ın, zamanın THY Genel Müdürü Cem Kozlu’yu, büyük uçaklar alıp bu bölgelerde olmaya yönlendirdiği hatıralar aklıma geliyor. Okuduğumla yetinmeyip daha ayrıntılı dinlediğim hatıralar.
O vizyonun sahibini rahmetle anıyorum.
Kısa adı PASİAD olan, PasifikÜlkeleri Sosyal ve Kültürel Dayanışma Derneği’nden, dünyanın bir diğer köşesinde açılacak okul için davet aldığımda, şaşırmadım dersem yalan olur.
Açılış töreninde, hemen her vesileyle etrafımı süzüyorum.
Bu insanlar, o insanlar.
İstanbul’daki hemşeri derneklerini kuranlar da...
Sanki "köyünden bahsedercesine" Pasifik ülkelerinden söz edenler, PASİAD’ı kuranlar, aynı insanlar!
Ama arada ufak görünen bir nüans, bir vizyon farkı var...
* * *
Dönüş yolunda, Salih Yaylacı’ya Thomas Friedman’ın son kitabını anlatıyorum. Friedman, New York Times’ın ünlü köşe yazarı. Yaylacı, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın genel sekreteri.
Bu kitap, Amerika, İngiltere ve dünyanın pek çok ülkesinde, kitapçıların çok satanlar raflarını aylarca süsledi.
Kitap adını, yazarın yaptığı bir keşiften alıyor.
Friedman, Hindistan’a yaptığı bir iş gezisinin ardından, sarsıcı keşfini eşine bile ancak fısıltıyla söyleyebiliyor:
"Dünya düzdür!"
* * *
Bugünün dünyasında, kabuğunuza çekilip yaşamak, sizin için de, şirketiniz için de, ülkeniz ya da inancınız için de mümkün değil.
Çağın ritmini yakalayabilirseniz, varsınız.
İki yıl önce yaşadığı tsunaminin yaralarının yeni yeni sarıldığı Aceh, hiç de yabancısı olmadığı Türk bayraklarıyla süslenmiş.
Türkiye, Aceh’e yardım elini uzatan ülkelerin tartışmasız en etkilisi.
Endonezya’da Sumatra Adası’nın kuzey ucundaki Aceh’e Türklerin ilk ayak basışları oldukça eski.
Osmanlı Sultanı II. Selim, 1569’da Kurtoğlu Hızır Reis’i göndermiş.
Aceh’te bize ait hatıraların unutulmamasını sağlayan ise Ertuğrul Firkateyni’nin ziyareti.
Yıl 1889, tam da aralık ayının son günleri. Ertuğrul Firkateyni, Sumatra Adası açıklarında demir atar. Üç ay boyunca orada kalır. İşte o üç ayda, bölge halkıyla sıkı bir bağ kurulur.
O kadar ki, Aceh’in bağımsızlık mücadelesindeki bayrağı, kırmızı zemin üzerinde beyaz ay ve yıldızdır!
Osmanlı Devleti, tam da o tarihlerdeki Sultan Abdülmecid döneminde, kırmızı üzerinde beyaz ay ve yıldızlı bayrağı kullanmaya başlamıştır.
Ertuğrul Firkateyni, o üç ayın sonrasında Japonya’ya gider. Ancak dayanıp direnemez, dönüş yolunda batar.
Ardında, bugüne kadar uzanan, unutulmaz hatıralar bırakarak...
O gün, Pasifik’te şehit olan mürettebatı rahmetle anıyor, onlara gönül rahatlığı içinde "Gözünüz arkada kalmasın" diyebiliyorum.
Sizin de, Kurban Bayramı’nızı tebrik ediyor; sağlık, mutluluk ve başarı dolu güzel bir yeni yıl diliyorum.