BU sorunun farklı cevapları var.Herhangi birinden yola çıkarak, -sanki çok ihtiyacımız varmış gibi- yeni tartışmalar çıkarabilirsiniz.
O cevaplar arasında sadece birisi var ki...
Kabul etmeyecek, farklı düşünecek tek bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yoktur.
Bu kanaatimde hiç mütevazı değilim.
Son derece iddialıyım.
Aynı belgenin altına kolay kolay imza atmayan Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da bu cevabın altına tereddütsüz imza atarlar.
O cevap şudur:
Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın ilişkileri bugünkü gibi olmamalıdır!
* * *
İlişkinin türü önemli değil.
Herhangi bir ilişki, eğer bu hale dönüşmüşse...
Haklıyı, haksızı aramanın artık bir anlamı yoktur.
Hele sayılı gün kalmışsa, en iyisi beklemektir.
Sık sık, her iki taraf da bu ilişkiden "neler çektiklerini" hissettiriyor.
Ya da açık açık söylüyor.
İki taraf da, yapamadıklarının vebalini karşı tarafa yüklüyor.
Bu, vicdanlarını rahatlatıyor olabilir.
Ya kamu vicdanı ne olacak?
Oysa bu münasebet bozukluğunun zararını, sokaktaki vatandaş ödüyor.
Örneğin TRT...
Genel müdürlük kulislerinde, bu satırların yazarının da adı geçtiği için bugüne kadar elim kaleme gitmedi.
Aday olmadığımı müteaddit defalar açıkladığıma göre, açık açık yazayım.
Türkiye’deki televizyonlar arasında herhangi biri, faaliyet zararında TRT’ye yaklaşabilir mi?
Bu gidişe kim dur diyecek?
* * *
Dört koca yıl geride kaldı. Çoğu konuda işin esasına sıra bile gelmedi.
TRT, bunlardan sadece biri.
Bugünkü haliyle, tam bir hilkat garibesi.
Türkiye’nin dört büyük televizyon kanalının kárlılık rekorları kırdığı bu dönemde, TRT’nin sokaktaki vatandaşa yüklediği toplam yük, 2 milyar dolara yakın...
İzlense, gam yemem.
Pazar gecesi ekran karşısında olanların sadece % 2’si(yüzde ikisi!)TRT 1’i izlemiş.
İlgili Devlet Bakanı Beşir Atalay’ın, bu işlerin neresine, ne kadar "baktığını" bilmiyoruz.
Bildiğimiz, Başbakan, Çankaya’yı "by-pass" etme derdinde.
Cumhurbaşkanı’nın derdi de hemen hemen aynı.
Cuma günü gazetelerde birkaç satırlık bir haber vardı.
Çankaya’nın Dış Politika Başdanışmanlığı’na ve Özel Kalem Müdürlüğü’ne Büyükelçi Zergun Korutürk atanmış.
Korutürk, seçilecek cumhurbaşkanının hem sağ kolu, hem de sözcüsü olacakmış.
Acele edilmesinin sebebi, makama da, seçilecek cumhurbaşkanına da saygıdan olmalı...
Söylenecek söz çok olsa da, biz sadece iyi dileklerimizi seslendirmekle yetinelim.
"Kul taifesi" olarak, "devletlu büyüklerimize" hayırlı işler diliyoruz!